Zülfü Livaneli'nin muhteşem romanı "Huzursuzluk," derin bir etki bırakarak bizleri kendi iç dünyamıza davet ediyor. Sayfalarda kaybolurken, kahramanların acılarına ve sevinçlerine ortak oluyor, nefes alıp verirken de onlarla aynı duygusal dalgalara yelken açıyoruz. İbrahim'in çocukluk arkadaşı Hüseyin'in beklenmedik
Ben küçük bir çocukken evimize her gün Hürriyet Gazetesi girerdi. Kelebek ekindeki Alpago çizgi romanı başta olmak üzere, spor sayfaları ve hatta köşe yazarları ilgimi çekerdi. Bu durum liseye başladığım döneme kadar sürdü ve biz, ben liseye geçtiğimde Hürriyet’i bıraktık. Livaneli’nin adını ilk defa oralarda okumuş olmalıyım. Özellikle
"Dışarda
bir bayrak gibi dalgalanırken adı,
içerde O
ihtiyarladı.."
Benerci için yazılan bu satırları Nazım kendi için de yazmıştır. Dışarıda, hem ülkesinde hem dünyada ünü artarken o yıllarca demir parmaklıkların ardında bekledi. Beklerken umudun adı, devrimin savaşçısı, aşkın da temsilcisi oldu. Nazım Hikmet'in tüm eserlerini okuma
*Biyografi kitabı olduğundan mütevelli üst düzey spoiler içerir !
Sevemiyorsan, dayanışmıyorsan, bir şiirden bir kitaptan, bir müzikten keyif alamıyorsan, türkü mırıldanmıyorsan, dostluk geliştiremiyorsan, canı yananların sesine sağır kesilmişsen, aklı başında olmanın ne manası var?" diyen Ali Şeriatı ile giriş yapmak istiyorum. Sizleri
~~~~~~~~~~KİTÂB-I AŞK~~~~~~~~~~
Türk ve Dünyâ Edebiyatı’ndan aşka, sevdâya, muhabbete dâir alıntılar... Katkıda bulunmak arzu eden sevgili okurlar davetlidir; lütfen buyrunuz!..
1
Sevgiliye sadakatin özü ve özeti, aşkını sır gibi saklamak, iyilik gördüğünde de, kötülük gördüğünde de bu tavrı değiştirmemektir...
Kitab-ı Aşk, İskender Pala
"Düşünce kültürden türer. Kültürün beslediği düşünce ise üretime dönüşür. Gelişmiş ülkelerin sadece tüketimini, teknolojik seviyesini ve refahını görmek,meyvelerin gözünü dikerek ağacı görmemek demektir. Ağaç kültürdür.
Zülfü LİVANELİ
Senin şarkılarınla büyüdük; yeri geldi leylim ley dedik,yeri geldi bu bizdeki sevda değil dedik
Kara sevda,gözleri bağlı olarak bir uçurumun kıyısında yürümek değil miydi?
Birine sevdalanmak,donmuş bir gölde nerede ve ne zaman kırılacağını bilmene imkan olmayan ince buzlar üzerinde yürümek anlamına gelmiyor muydu?
Toplumlarda öne çıkmış bazı kişilikler ya da gruplar toplumla bağ kurmak için kendilerine göre bazı aletler seçerler. Müzisyenler alet olarak müziği, diktatörler zorbalığı, dinciler dini, siyasetçiler yalanı.... Edebiyatçılar da yazıyı seçer. Bana da en yakın gelen alet de edebiyatçıların aleti, ancak bunları okuyan, anlayan ve daha sonra da ona