Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Talha

Talha
@zygomaticus
Editör
NEÜ
Isparta
Karaman
952 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Dinsel törenlerde baştan çıkarmayı kullanan, barokun dünyevi ve estetik baştan çıkarıcılığını kullanarak Roma Katolik topluluğunu kendine çeken, uçarılıkları ve kadınları kullanarak hatırı sayılı kişilerin aklını çelen Cizvitler bu tutumlarıyla büyük ün kazanmışlardı. Gerçekten de onlar. kitleleri baştan çıkarmaya dayanan, toplum ile kitlelerin arzusuna uygun strateji oluşturma düşüncesinin çağdaş anlamda ilk örneği oldular. Üstelik bu konuda başarısız kaldıkları söylenemez. Politik iktisadın ve üretime dayalı kapitalizmin soğuk cazibesini ortadan kaldırdıktan; sermayenin püriten çevrimini durdurduktan sonra yumuşak ve iyimser semiürjiye ve baştan çıkarmanın yumuşak teknolojisine meydan veren bir çağın; Katolik, Cizvit bir çağın başlaması mümkündür.
Sayfa 221 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
Yumuşak teknolojilerin, kalıtsal ve zihinsel software'lerin kullanıldığı bir çağda yaşıyoruz. Sanayi çağının protezleri olan makineler bedene uyarlanarak onun görüntüsünü değiştiriyorlardı -onlar da imgelemin metabolizmasına katılmışlardı ve bu metabolizma beden imgesinin bir parçasıydı. Ancak simülasyon dönüşsüz bir noktaya ulaşınca, protezler de bedendeki mikro-moleküler anonim kalbe sızınca ve kendilerini bedene bir matris olarak kabul ettirince, böylelikle sonradan kurulacak simgesel devrelerin tümünü yakınca ve her olası beden onun değişmez bir tekrarından ibaret kalınca hem bedenin hem de bedenin kendi tarihinin sonu geldi: Bundan böyle birey, bedenin ana formülünün kanserli bir metastazı olmaktan ibaret kalacaktır.
Sayfa 216 - AyrıntıKitabı okudu
Renkli televizyonun ABD'de başarı kazanması için epeyce beklenmesi ve çok çaba gösterilmesi gerekti. Büyük kanallardan biri televizyon haberlerini renkli olarak yayımlamayı akıl etti: Tam bu sıralarda Vietnam Savaşı sürüyordu ve yapılan araştırmalar, bu yenilikle gelen renk "oyun"larının ve teknik hilelerin savaş görüntülerini izlemeyi kolaylaştırdığını ortaya koydu. Hakikatin "fazla"laştırılması, bir tür oyuncul mesafe yaratılmasını sağlıyordu.
Sayfa 202 - AyrıntıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hepimiz Yasa'nın kurduğu düzen içinde bir arada yaşıyoruz, Yasa'yı ortadan kaldırma fantazması da bu düzenin bir parçasıdır. Yasanın ötesinde hayal edebildiğimiz tek şey onu ihlal etmek ya da yasakları kaldırmaktır. Çünkü Yasa'nın ve yasağın şeması, ihlalin ve özgürleşmenin ters şemasını yönetir. Oysa yasanın karşıtı yasanın var olmaması değil, Kural'dır. Kural, keyfi işaretlerin içkin zincirlenişine dayanır; oysa Yasa gerekli işaretlerin aşkın zircirlenişine bel bağlar. Birincisi, itibari süreçlerin çevrimi ve geri dönüşüdür; öteki ise tersinmez bir sürekliliğe dayanan bir mercidir. Birincisi zorunluluk düzeyindedir; öteki ise baskı ve yasak düzeyinde. Yasa, belli bir ayırım çizgisi oluşturduğu için ihlal edilebilir ve ihlal edilmelidir. Buna karşılık oyunun kuralını ihlal etmenin hiçbir anlamı yoktur..
Sayfa 168 - AyrıntıKitabı okudu
Aynalar, görünümün sadık köpekleridir. Ancak onların sadakati de sahtedir; tek yaptıkları nesneleri yansımanın tuzağına düşürmektir. Hepimize nasıl yan gözle baktıklarını akıldan çıkarmamalıyız: Bizi hemen tanır ve şaşkınlık anımızdan yararlanarak beklemediğimiz bir anda bizi yakalayıp tuzağa düşürürler.
Sayfa 134 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
Tanrının kararıyla değil çağdaş ideolojinin buyruğuyla, sermayenin yeniden üretilmesi sürecinde bedeniyle köleleştirilmiş tüketime yönelik dişilik fuhuş olarak görülmektedir. "Dişilik, kadının yabancılaşmış varlığıdır." "Dişilik, soyut bir toplamdır; içi, kendine ait olan her tür gerçeklikten boşaltılmıştır; söylem ve reklam belagatinden oluşan düzenin toplamıdır." "Güzellik maskeleri ve her dem taze kalan dudaklarıyla çılgına dönen kadın gerçek hayatında üretken olamaz." vb., vb.
Sayfa 118 - AyrıntıKitabı okudu
Hiç kuşkusuz: İnsan, kendi kaderinden kaçmaya çabalarken ona en kısa yoldan ulaşır. Hiç kuşkusuz: Herkes kendi ölümünü arar ve en başarısız eylemler en başarılı olanlardır. Hiç kuşkusuz, işaretler bilinçdışı yollar izlerler.
Sayfa 95 - AyrıntıKitabı okudu
Baştan çıkarıcı kadınların en önemlileri ve en büyük starlar, yetenekleri ya da zekâları sayesinde değil, yoklukları sayesinde yıldızlaşırlar. Değersizlikleri, makyaj ve ritüelin kıpırtısızlığıyla gelen soğuklukları (MacLuhan'a göre ritüel olan şey cool'dur) onların parlamasını sağlar. Onlar, yanıp sönen işaretlerden ve imgelerden oluşan ağlara yakalanmışlardır ve anlam evrenimize hükmeden buzul çağının eğretilemesidirler -ancak aynı zamanda da, bu tarihin belli bir anında ve bir daha asla gerçekleşmeyecek koşullarda, anlam evreninin görüntüsünü bir baştan çıkarma etkisine dönüştürürler.
Sayfa 122 - AyrıntıKitabı okudu
İşaretler, bütün güçlerini belirip yok olmalarından alır ve böylelikle dünyayı silerler. Makyaj da, yüzü geçersiz kılmanın bir yoludur; daha güzel gözlerle gözler geçersiz kılınır; daha kusursuz dudaklarla, dudaklar ortadan kaldırılır. Baudelaire'in sözünü ettiği "insanoğlunun ilahi bir varlığa benzemesine yol açan soyut bütünlük", "doğaüstü ve aşırı" olan bu hayat, her tür ifadeyi geçersiz kılan şu yalın ve yapay çizginin bir sonucudur. Yapaylık özneyi kendi varlığı içinde yabancılaştırmaz; onu, gizemli bir biçimde bozar. Kadınlar, aynalarının karşısına geçtiklerinde yaşadıkları bu görüntü değişikliğini iyi bilirler; kendilerini ortadan kaldırmadan makyaj yapamazlar ve makyaj yapınca, anlamdan yoksun bir varlığın saf görünümünü elde ederler. "Aşırılığa" dayanan bu işlemi, hakikatin üstünü örtmeyi amaçlayan sıradan bir işlemle karıştırmak ne tür bir yanılgıdır? Yalnızca sahte olan şey hakiki olanı yabancılaştırabilir; oysa makyaj sahte değil, sahteden daha sahtedir (tıpkı, travestilerin oyunu gibi) ve bu özelliğiyle üstün bir masumiyet ve saydamlık kazanır -kendi yüzeyiyle soğurma; tek bir kan izi olmaksızın ve anlama dair tek bir iz bırakmaksızın bütün ifadeleri dağıtma-; bir de, hiç kuşkusuz, acımasız hale getirme ve meydan okuma -burada yabancılaşan kim?
Sayfa 119 - AyrıntıKitabı okudu
Machiavelli'den bu yana gelmiş geçmiş bütün siyaset adamları belki de şunu hep biliyorlardı: İktidarın kaynağı simülasyona uğratılmış bir mekâna hükmetmedir; siyaset gerçek bir işlev ya da gerçek bir mekân değil bir simülasyon modelidir ve o modelin en belirgin icraatı da gerçekleşmiş etkiden başka bir şey değildir. Sarayda bulunan bu kör nokta, mimariden ve kamusal hayattan koparılmış olan bu yer, bir bakıma bütünü çekip çevirir. Doğrudan ifade edilmiş bir karar uyarınca değil de bir tür iç tersinmeyle; ilkel ritüellerdeki gibi gizlice icra edilmiş kuralda bir tür devrim yaparak; gerçekliğin bünyesinde bir tür delik açarak; bir tür ironik görüntü değişikliğiyle yönetir -o, gerçekliğin yüreğine gizlenmiş eksiksiz bir simülakrdır ve bütün işlemlerinde gerçeklik ona bağımlıdır: O, görünümün sırrından başka bir şey değildir.
Sayfa 87 - AyrıntıKitabı okudu
Reklam
Devrim, yalnızca, her şeyin ona karşı olduğu düşüncesinde, özellikle de maymun gibi onu taklit eden kopyasında; Stalinizmde canlı haldedir. Stalinizm ölümsüzdür, çünkü Devrim'in, Devrim hakikatinin olmadığını gizlemek, yani Devrim umudunu canlandırmak üzere hep var olacaktır. "Halk, diyordu Rivarol, Devrim'i değil, Devrim gösterisini istiyordu" -çünkü, Devrim'i, kendi hakikatinde yok etmek yerine, onun baştan çıkarıcılığını muhafaza etmenin tek yolu budur. "Hakikatin örtüsü kaldırıldığında, onun hakikat olarak kalacağını sanmıyoruz" (Nietzsche).
Sayfa 78 - AyrıntıKitabı okudu
Artık, şunu söyleyen de kalmadı: "Senin bir ruhun var ve onu kurtarmak lazım." Bunun yerine şu cümle tercih ediliyor: "Senin bir cinsiyetin var ve onu en iyi nasıl kullanabile- ceğini bulman lazım." "Senin bir bilinçdışın var ve 'o'nun konuşması lazım." "Senin bir bedenin var ve onun haz duyması lazım." "Senin bir libidon var ve onu harcaman lazım." vb. Ruhsalın, cinselin ve bedenlerin akışkanlığını, akışını, hızlandırılmış dolaşımını gerektiren bu baskı, ticari değeri yöneten baskıya verilmiş eksiksiz bir karşılıktır: Sermayenin dolaşıma girmesi lazım, hiçbir sabit nokta olmaması lazım, yatırım ve yeniden yatırım zincirinin hiç durmaması lazım, değerin fasılasız yayılması lazım -bütün bunlar, günümüzde değerin gerçekleşmesinin bir biçimidir ve cinsellik, cinsel model bunun bedenler düzeyinde belirmesinin bir yoludur. Bir model olarak cinsellik, doğal bir enerjiye dayanan bireysel bir girişim biçimini aldı: Herkesin arzusu kendine ve kim üstünse o kazansın (haz bakımından). Sermayenin biçimi de bunun aynısıdır ve işte bu yüzden cinsellik, arzu ve haz alt-değerlerdir. Kısa bir süre önce, bu değerler Batı kültürünün ufkunda gönderme sistemi olarak belirdiklerinde alt sınıfların; burjuva ve daha sonraları küçük burjuva sınıfların düşkün ve tortul değerleri, ideali olarak kabul edildiler; karşılaştırıldıkları değerler ise ya kan bağı ve doğum yoluyla geçerek meydan okumaya ve baştan çıkarmaya dayanan aristokratik değerlerdi ya da dine ve fedakârlığa dayanan kolektif değerler.
Sayfa 55 - Ayrıntı / baştan çıkarma - üretimKitabı okudu
Niçin çıplak yaşadığını soran Beyaz'a Kızılderili şu karşılığı veriyordu: "Bendeki her şey benim yüzüm." Fetişist olmayan bir kültürde (çıplaklığı nesnel bir hakikat olarak fetişleştirmeyen bir kültürde) beden, bizim kabullerimizde ifade bakımından zengin olan ve bakma yetisi taşıyan tek bölgenin, yani yüzün karşıtı değildir: Bedenin kendisi yüzdür ve size bakar. Sonuç olarak beden müstehcen değildir, yani çıplaklığına bakılmak için değildir. Tıpkı, bizim kabullerimizdeki yüz gibi o da çıplak haldeyken görülemez, çünkü o, simgesel bir örtüdür ve bir örtü olmaktan ibarettir. "Olduğu haliyle" bedeni ortadan kaldıran bu örtü oyunu da baştan çıkarmanın kaynağıdır. Baştan çıkarma oyunu, işte burada oynanır; bir arzunun ya da bir hakikatin sızması adına örtünün çekilip çıkarılmasında değil.
Sayfa 49 - AyrıntıKitabı okudu
Müstehcenlik de, kendi nesnesini yakıp tüketir. Her şeye fazlaca yakından bakılır ve o güne dek hiç görülmemiş olan şeyler görülür -o güne dek, kendi cinsel organınızı işlerken hiç görmemiştiniz; bu denli yakından görmek bir yana genel olarak da görmemiştiniz onu; iyi ki de görmemişsiniz. Hepsi fazlaca hakiki, hakiki olamayacak kadar yakındır. Ve cazip olan da budur; yani gerçekliğin fazla olması, nesnenin aşırıgerçekliği. Eğer pornoda fantazma söz konusuysa, olsa olsa o cinselin değil gerçeğin ve gerçeğin başka bir şey -aşırıgerçek- tarafından soğurulmasının yarattığı bir fantazma olabilir. Pornodaki röntgencilik cinsele yönelik bir röntgencilik değil, gösterime ve onun yitirilmesine yönelik bir röntgenciliktir, sahnenin yitirilmesinin ve müstehcenliğin akın etmesinin yarattığı bir sarhoşluk halidir. Anatomiye zum yapılarak yaratılan etkiyle gerçeğin boyutu yok edilir; bakışın mesafesi anlık ve azgın bir gösterime meydan verir. Bu gösterim ise, en saf haliyle cinselin gösterimidir, bu, yalnızca baştan çıkarmanın bütün biçimlerinden yoksun bırakılmış bir gösterim değil, aynı zamanda kendi imgesinin sanallığından da arındırılmıştır -bu, o denli yakında olan bir cinseldir ki, kendi gösterimiyle birbirine karışır, aynı zamanda imgelemin ve fantazmanın da uzamı olan perspektif uzamının sonu; sahnenin ve yanılsamanın sonu.
Sayfa 43 - AyrıntıKitabı okudu
Talha tekrar paylaştı.
kalp kırmaktan çekindiğimiz, herkese hüsnü zan ile yaklaştığımız, kendi iç muhasebemizi yapıp yaptığımız yanlış alışkınlıkları düzeltmek için gayret ettiğimiz, Allah'a yakın olmak için çabaladığımız bir ramazan olsun inşallah
5,2bin öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.