Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ay yüzlü kadın

İlim
Senden evvelce takip etmiş olduğumuz yolu takip etmeni, geçmiş olduğumuz denizi geçmeni istiyoruz ki vardığımız yere varasın, gördüğümüzü göresin, şahit olduklarımıza bizzat şahit olasın, ilmimize muhtaç olmaktan kurtulasın. Lakin bu kısa zamanda olacak iş değildir, başka uğraşlardan feragat ve sadece bu fenne ikbâl ile gayret ister. Eğer buna olan azminde dürüstsen ve niyetin canla başla emeline ulaşmaksa, gece yürüdüğün yol için sabah hamdedeceksin, çabalarının bereketini göreceksin, sen Rabbinden Rabbin de senden razı olacak.
Reklam
Gördüğüne tutun, işittiğini terk et. Güneş varken Zühal'e ne hacet. Gazalî_
Sayfa 12
"Eğer bu sözler seni tevarüs etmiş olduğun itikattan şüpheye düşürüyorsa bu kâfi derecede bir faydadır: Zira şüphe duymayan sorgulamaz, sorgulamayan görmez, görmeyen kişi ise kör ve şaşkın kalmaya mahkûmdur." Gazalî_
Sayfa 12

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"İrade ve riyâzet' belli bir hadde ulaştıktan sonra gerçeğin parıldayan nûrunun âdeta şimşekler gibi bir anda çakıp bir anda yok olduğunu görecektir.
Sayfa 6
İnsanın en çok zorlandığı konu belki de gerçekliğe dair dürüst bir duruş sergilemek olsa gerek.
Sayfa 29
Reklam
Hayatımla ilgili bildiğim her şeyi, kitaplardan öğrendim gibi geliyor
Yalnızlaşan, yabancılaşan, bir meta haline dönüştürülen insanı 'kendine yeter' hale getirme çabalarının ürünü olan bu elektronik buluşlar, bu insanı git gide daha yalnız, daha yabancılaşmış bir ortama sokmaktan başka bir işe yaramıyor.
Umutları pohpohlayan bir şiir yazmak benden uzak olsundu, umutsuz bir şiir ise ancak habis ve yıkılmış bir insanın eseri olabilirdi. Benimki, umudun nerede olduğunu düşündüren şiir olsun isterdim.
Yaşıyor olmak, savaşıyor olmaktan başka bir şey değildir.
Kişi kendisini, tarihi haberin hatalı veya bilerek yalan söylemiş olabileceği noktasında hesaba çekmez, gerçekliği ve olabilirliği üzerinde düşünmez ve doğru olup olmadığını araştırıp kabul etmez. Yaptığı tek şey yalan otlaklarında yemlenmesi için dilinin yularını serbest bırakmaktır.
Reklam
Gününü değerlendirmeye bakacaksın.. günün nasıl değerlenir, bak anlatayım: şimdi ömrünü bitmiş say, ömrün bitmiş de sen yalvarmış, yakarmışsın, sana gözyaşların için cabadan bir gün daha vermişler.. işte şu anda da o bir tek son günün içinde bulunuyorsun.. işte o son günde ne yapacaksan, her gün onu yapacaksın. O zaman bu bahçede gezinmem ki, der çocuk. Ne yaparsın ya? Ağlarım. .
Sayfa 18
Takdim
Fikirde, sanatta, anlayışta, anlatışta, buluşta, tutuşta, dağıtışta, toplayışta ve nihayet yaşanmaya değer hayatın ölçülerini billûrlaştırma işinde, dünyanın en büyük adamı olmak isterdim; nefsim için değil de, sırf O'nun ümmetinden en hakîr ferde düşen liyakat payını ve üstünlük derecesini göstermek için...
Hakikatın bile bayatına tahammül edilemez. Hakikat sürekli olarak kendini yeniler. İnsan bu yenilenmeyi doğru yoldan yapmazsa yaradılış onu zıt yoldan yapar. Tırmandığını unuttunsa öyle duracağına düş ve yeniden tırman; durmaktan daha iyi bu. Ot gibi varolacağına öl ve yeniden diril. Allah, sana verdiği nimetleri hükmî olarak da olsa ölü hale getirmene razı olmayacaktır hiç bir zaman. Seni çevreleyen nimetleri, düşünceleri, inançları, özel olarak hayatı ölü hale getiremezsin. Seni çevreleyen ilahî dünyayı gönlünde öldüreceğine sen git ölümde yıkan, ölüm âb-ı hayatında yıkan ve ebedî hayat bularak geri dön.
Sayfa 24
Ancak özgürlük son söz değildir. Özgürlük öykünün sadece bir kısmı, hakikatin ise yarısıdır. Olumlu yanı sorumluluk olan fenomenin olumsuz yanından başka bir şey değildir. Aslında sorumluluklara göre yaşanmadığı sürece tamamen keyfiyete dönüşerek dejenere etme tehlikesini barındırır. İşte bu yüzden Doğu Yakası'ndaki Özgürlük Anıtı'nın karşısına, Batı Yakası'na Sorumluluk Anıtı konulmasını öneriyorum.
Sayfa 136
Taklit eden kişi, taklit ettiği kalıbın hem fikrî hem de ameli düzeyde ne anlama geldiğini bilmeden biçimi ile işlevini dikkate almaya başlar ve içinde bulunduğu anlam-değer dünyasının o temsîle yüklediği sembolik değerle/değerlerle yetinir.
Sayfa 63
"Yaşamak için bir nedeni olan her türlü nasıl'a katlanabilir. ". Nietzsche
Reklam
"Özgürlük" diye kendi kendimize tekrarlıyor ama yine de tam kavrayamıyorduk. Bu sözcüğü, onu hayal ettiğimiz yıllar içinde o kadar çok söylemiştik ki anlamını yitirmişti. Gerçekliği bilincimize işlemiyordu; özgürlüğün elimizde olduğunu bir türlü kavrayamıyorduk.
Sayfa 98
Şüphesiz sonsuz hüzün, daimi tefekkür imdada ve yardıma gelir; işin sonunda murad olan, iradesi ile mürid olur. Mahbub ise.. muhib ve sevilen zatın mahabbeti ile mübtelâ olur.
Kaç kere diyeceğim sana ey Talib, Tanrı'ya inanan adam olmak kolay, ve fakat Tanrı'nın inanacağı adam olmak zor!
Bir yaprak kapatıyorum hayatımın nemli taraflarına Ölümden anlayan, ciddi bir yaprak Unutulacak diyorum, iyice unutulsun Neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı Karlı bir gece vakti bir dostu uyandırmak.
Benim yaptığım, değişen ve birbirine benzemeyen olayları, kararsız ve bazen çelişmeli fikirleri yazıya dökmektir. Acaba benliğim mi değişiyor, yoksa aynı konuları ayrı şartlara ve ayrı bakımlara göre mi ele alıyorum? Her ne hal ise, kendi kendimden ayrıldığım oluyor. Fakat, Demades'in dediği gibi, doğrudan hiç ayrılmıyorum. Ruhum bir yerde durabilseydi, kendimi denemekle kalmaz, bir karara varırdım: Ancak ruhum sürekli bir arayış ve oluş içinde.
Reklam
Mukaddime, giriş
Geçmiş ise geleceğe, suyun suya benzediğinden daha çok benziyor.
Ona ne söyleyebilirim ki? Yaşamak için herhangi bir neden biliyor muyum? Ben onun gibi umutsuz değilim çünkü beklediğim fazla bir şey yoktu. Ben daha çok… bana verilmiş, hem de bir hiç için verilmiş hayatın karşısında şaşırmış haldeyim.