Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Didem Gök
Didem Gök
@Didemgk
Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni
Yüksek Lisans
43 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Bazı kitaplar vardır ilk okumada anlamazsın bu kitapta benim için öyle bir kitaptı.Üç kez okudum sanırım bu kitabı; ilk okuyuşta topluma yabancılaşan bir birey, ikinci okuyuşumda toplumdan kendini soyutlayan bir birey ve son okuyuşumda nihayet topluma bile isteye uymak istemeyen bir birey olarak tanıdım "B" ve "C" karakterlerini, sanırım bu sebepten ötürü son okumamda daha çok keyif aldım.
Psikojik açıdan bakmak gerekiyor kitaba "Oidipus Kompleksi" çok güzel anlatılmış; C 'nin çocukluğu, babasıyla sorunları, teyzesine düşkünlüğü, babasına benzemekten korkması, hayatına aldığı kadınların teyzesinden izler taşıması derinlemesine incelenecek psikojik konular. Sürekli sokaklarda bir arayış peşinde karakterimiz, kendisi gibi olan birini arıyor o kişiyle defalarca karşılaşıyor ama ne yazık ki farkına varamıyor, farkına vardığı zaman da artık bir şeyler için geç kaldığını görüyoruz.
Atılgan'ın başarısına gelirsek; şehirli yalnızı köyde büyüyüp yaşamasına rağmen çok güzel işlemiş, bu bence en büyük dehası Atılgan'ın; Canistan'da köylü yalnız, Anayurt Oteli kitabında da kasabalı yalnız gerçekçi bir yaklaşımla işlenmişti.
Çok ilginç bir kitaptı, Aylak Adam'da gördüğümüz varoluşsal yalnızlık teması bu kitapta kişinin kendisi tarafından bile isteye seçilmişti. Yazarın ifadeleri sanki okuyucunun sesi gibiydi. Ona kızması vs çok güçlüydü.Bir insan anca tanıdığı kişiye bu kadar kızabilir ya da kendine sanki yazar kendine kızıyor gibiydi. Yazarın kitapları hayatından izler taşıdığı için belki böyle düşündüm, bilemiyorum. Bana çok değişik bir bakış açısı kattı. Okuması zor bir kitaptı, en küçük dikkat dağınıklığı yaşandığı zaman kitap bir süreliğine kenara bırakılmalı. Keyifli okumalar dilerim
Kitabı farklı bir yayından okudum başta biraz yordu, ama daha sonra ilgimi çekmeye başladı. Gülme eylemi nedir ? Neden güleriz ? Gülme eyleminin özünde ne vardır ? Okudukça sorular artıyor. Her şeyden önce insan vardır gülme eyleminin içinde, gülmek doğanın bir hediyesidir biz insanlara. Başta kötü olan gülme eylemi zamanla yerini iyiliğe ve denge kurma görevine bırakmıştır.
Bu hediyenin kıymetini bilelim..
Okur Takip Önerileri
Turgenyev'in okuduğum ilk kitabı olur kendisi, Babalar ve Oğullar bir kuşak çatışmasını konu alır. Farklı kuşaklar farklı görüşler kitabın en önemli zıtlığıdır. Bir dönem romanı da diyebiliriz bu kitap için, Turgenyev roman kahramanı Bazarov'u benim sevgili çocuğumdur diye takdim eder, benim de romanda en sevdiğim karakterlerdendir. Bazarov, Nihilizmin ve değişen toplumun temsilcisidir, aynı zamanda romantik olan babaya karşı daha nihilist bir yaklaşımdadır. Roman soylulara karşı bir duruş sergiler. Farklı iki kavramın savaşı da diyebiliriz; Romantizm ve Nihilizm. Kitabı okurken kim haklı sorusunu soruyor insan kendisine. Dil açık, okurken güçlük çekilmiyor, keyifle okunuyor ve sürekli okuyucuyu merak içinde bırakıyor. Turgenyev okumak isteyenlere ilk olarak bu kitabı okumalarını tavsiye ediyorum.
Uzun zaman önce okuduğum bir kitaptı. Keyifle okumuştum. J. Jack Rousseau'nun soylu vahşi kavramına dikkat çeken bir eserdir. J. J Rousseau etkisi betimlemelerde dikkat çekicidir. Kasaba hayatı bunaltıcı olarak anlatılırken, köy hayatı daha refah anlatılır. Öyle ki herkese öfkeli olan Yusuf kasaba dışına çıktığı zaman daha sakin ve rahatlamış şekilde döner. Köylü insanının yaşadığı zorluklar kitabın asıl anlatmak istediği konudur. Köylü ve kasabalı, devlet adamı ve köylü işlediği konulardır. Devlet adamlarının yaptığı haksızlıklar kitapta önemli ölçüde yer alır. Köylü saf ve temizdir. Kasaba hayatına uyum sağlayamaz. Yusuf bu düzene uyum sağlayamadığı için kasabadan uzağa dağa taşa çıkar.
Kitabi okuduğum süre boyunca karakterleri karıştırmamak adına notlar aldım, çok şükür karışıklık yaşamadım. Kitap bir ailenin tarihi sürecini bu sayfalara sığdırmaya çalışmış, başarılı da olmuş. Büyülü gerçekçilik mükemmel bir şekilde işlenmiş gökyüzüne uçan güzeller güzeli Remedios, ölülerin geri gelmesi gibi belli başlı büyülü gerçekçilik örnekleri bulunuyor kitapta. Rebeca, toprak yiyen kız, önemli bir karakter Marquez bu kızla Amerikan yerlilerine gönderme yapmıştır. Amerikan istilasının sonucu elinde kemiklerle bu kız onların evine sığınmaya geliyor, kitapta o şekilde bahsedilmiyor nereden ve neden geldiği kitapta söylenmiyor. Onlar kızı sorgulamadan evlerine alıyor. Kitabın devamında kasabaya tren geliyor. Bunun sonucunda, yeni insanların kasabaya yerleştiğini görüyoruz. Zamanla kasaba eski halinden farklı bir hal alıyor ve bütün güzelliğini kaybediyor. Unutkanlık hastalığı insanlara her şeyi yapabileceklerini düşündürüyor. Muz fabrikası ile kapitalizm kasabaya geliyor. İşçiler zor şartlarda az bir ücretle çalışıyor. Bu eser tam anlamıyla bir başyapıt. Bir Ailenin tarihi yanında aynı zamanda bir yüzyılı anlatıyor.
Hak edilmiş bir başarı kutluyorum. Umarım bir gün bu kasabanın gerçek adı olan Aracataca'ya gitmek ve Marquezi mezarının başında ziyaret etmek nasip olur.
Son Yeniçeri adından da anlaşılacağı üzere yeniçeri ocağını, onun sistemini anlatan keyif aldığım tarihi romanlardandır. Kitap bize Yeniçeri Ocağı'nın düşünce yapısının ve ilkelerinin hangi sebepler doğrultusunda değiştiğini anlatıyor. Kitapta Son Yeniçeri diye takdim edilen kişi bana göre Arif Ağadır. Arif Ağa Yeniçerilerinin ilkelerine bağlı bir adam ve sevilen bir kişidir. Tam bir Osmanlı Askeridir. Romanda Yeniçerilerin içerisinde ki sistemi ve Bektaşiliğin önemini görüyoruz. Kurgu ve dil çok başarılı bir şekilde işlenmiş, özellikle Sarı Abdullah'ın(Petru) değişimi bölüm başlıklarında bile görülüyor. İlk olarak Yeniçeri ve Osmanlı'dan korkan ve onları sevmeyen Petru daha sonra Arif Ağa'dan gördüğü hoşgörü karşısında onu, ailesini ve onların evini kendi evi biliyor. Kitapta sürekli bir değişim söz konusu Petru, Osmanlı Devleti ve Yeniçeri ocağı sürekli değişim halinde. Osmanlı'nın çöküş yılları, Yeniçeri askerinin ilkelerini kenara atması gibi olayları farklı bir bakış açısı ile görüyoruz tarihi kitap okumaktan keyif alıyorsanız kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum.
Spoiler içerir.
Bir yıldan fazla oldu bu kitabı okuyalı, ama etkisinden bir türlü çıkamadım. O yüzden incelemesini yapmak istiyorum. Öncelikle kitabın ilk sayfasından başlamalıyım; "Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, Piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 05:30'da kalkmıştı." Kitabın daha en başında yazar bize kitabın sonunu
Nazlı Eray'ı okumanızı tavsiye ediyorum, benim en sevdiğim kitabıdır. Kitabı incelerken önce ismine bakmak gerekir neden Aydaki Adam Tanpınar ? İsimden de anlaşılacağı üzere Tanpınar'ın Aydaki Kadın romanına dikkat çekilmiştir. Peki neden bu roman ? Bilindiği üzere Tanpınarın bu romanı yarım kalmıştı. Bu isimle Tanpınarın yarım kalmışlığına, yaşadığı maddi ve manevi sıkıntılarına, hayatının açığa çıkmayan taraflarına dikkat çekmiştir. Kitapta büyülü gerçekçilik sayesinde Tanpınarın hayatına farklı bir pencereden bakabiliyoruz. Kitap kendini okutuyor keyifle okuyacağınızı düşünüyorum.
Othello
Shakespeare okumaya başlamama sebep olan ve tragedya türüne ilgimi arttıran bir kitaptı. Bu kitapta gerçek manada insanı görüyorsun iyilikleriyle , kötülükleriyle, hırslarıyla, araya fitne sokma çabaları vs. İnsanı anlamak istiyorsanız bu kitabı okumanızı tavsiye ediyorum olayları dehşet içinde okudum.
Ve anlatım o kadar güzeldi ki sanki sahne karşımda gibi bir hisse kapıldım. Gerçek hayatta olabilecek şeyler olduğu için böyle hissettim belki de ama bence bu Shakespeare'in başarısıydı.
Yol arkadaşım.
Bir arkadaşımın hediyesiydi, bugün yarın diye diye en sonunda okumak nasip oldu. Kitapta birbirinden kopamayan Tanabay ve Gülsarı'nın dostluğunu görüyoruz. Kitap bir yandan dostluğa dikkat çekerken bir yandan da Kırgız halkının siyasi yönünü, alt üst ilişkisini, partisi için elinden geleni yapan bir adamın daha sonra partiden atılması ile yaşadığı psikojik durum, sosyolojik ve siyasi açıdan güzel bir eleştiri örneği diyebilirim. Kitapta bir önemli hususta hayvan psikojisini çok iyi anlatması çocukluktan yaşlılığa kadar biz Gülsarı'nın duygularına yaşadıklarına şahit oluyoruz; Sahibinden kopamaması, çocukluğu,gençliği,yetişkinliği, yaşlılığı, özgürlüğüne düşkün olması, hatta dişi bir ata karşı duyduğu hisler...
Aytmatov kitabında Gülsarıyı bir attan ziyade duyguları olan bir canlı olarak anlatmış, işte bu anlatım kitaba ayrı bir güzellik ve farklılık katmış.
