Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Dideralsiz

438 syf.
·
Puan vermedi
·
31 günde okudu
》Yaşar Kemal'in ilk romanı. 1955'te yayımlanmış. Vee Yaşar Kemal efsanesi böylelikle başlamış. 》Roman cumhuriyetin ilk yıllarında Çukurova'da geçiyor. Köylerdeki ağalık sistemine karşı koyan İnce Memed'in destanını okuyoruz. Şunu gördüm ki 100 yılda anadoluda hiçbir şey değişmemiş. Aynı cehalet, aynı fakirlik ve aynı kendi haline bırakılmışlık söz konusu. Maalesef. 》Hikaye çok akıcı. Devamını okumak için sabırsızlanıyorum.
İnce Memed 1
İnce Memed 1Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202357,9bin okunma
Reklam
256 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Canan, Lami, Bedia. Kitapta üç karakterimiz var. Bedia iyiliğin, yüceliğin, temizliğin timsali; Canan aksine hırsın, tutkunun, arzuların kadını. Lami ise ikisinin arasında kalmış bir erkek. Peyami Safa'nın bize aktarmaya çalıştığı bu. Peyami Safayı çok severim ancak biraz eleştireceğim. 》Bedia ile başlamak istiyorum. Bedia evine bağlı,
Cânân
CânânPeyami Safa · Ötüken Yayınları · 20163,946 okunma
225 syf.
10/10 puan verdi
1918 yılının Ekim ayında vuruldu. Bütün cephe boyunca o kadar sakin, kımıltısız bir gündü ki! O günkü ordu bildirisini bir tek söze sığdırabildiler: "Batı cephesinde yeni bir şey yok." Kitabı okurken aklımdan sürekli geçirdiğim Çanakkale Cephesi oldu. Balıkesir Lisesinin tüm öğrencilerinin şehit olması oldu. Daha duygulu daha
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Ciltli)
Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok (Ciltli)Erich Maria Remarque · Everest Yayınları · 20203,284 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
324 syf.
9/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Kaplanın sırtında çok merak ettiğim bir kitaptı. Çünkü II.Abdulhamitin bazı kesimlerce çok fazla ön plana çıkarılıyor olmasını garip karşılıyordum. Hakkında bildiklerim kanuni esasiyi kaldırıp meclisi dağıtmış olmasıydı. Kitabı okuduktan sonraki düşüncem ise onu ön plana çıkaran kesimin de onun hakkında pek bilgi sahibi olmadığı
Kaplanın Sırtında
Kaplanın SırtındaZülfü Livaneli · İnkılap Yayınevi · 20229,7bin okunma
1724 syf.
10/10 puan verdi
·
170 günde okudu
Çok uzun sürede okudum. Ancak iyi ki cesaret edip başlayabilmişim. Çok beğendim.1800 sayfalık bu eserde ailesi için ekmek çaldığından ötürü kürek mahkumu olan Jean Valjean'ın, çocuğuna bakabilmek için saçlarını, dişlerini satan Fantine'nin, mesleğini layıkıyla yapmak için yaşayan Javert'in, çocukluğunu yaşayamadan çalışmak zorunda kalan annesiz büyüyen Cosette, dedesi tarafından büyütülen zengin aynı zamanda da fakir olan Marius'un hikayelerini okuyoruz. Tavsiye ederimmm.
Sefiller (2 Cilt Takım)
Sefiller (2 Cilt Takım)Victor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202187,5bin okunma
Reklam
216 syf.
·
Puan vermedi
·
30 günde okudu
》Japon Edebiyatının önemli yazarlarından Natsume Sosekinin okuduğum ilk kitabı Madenci. Soseki okumaya devam eder miyim, evet. Biraz sıkıldım okurken ama okuduğum için memnun olduğum bir kitap oldu. 》Yazarın hayatında ilgimi çeken bir konu da 49 yıllık kısa ömrünün ardından gelecek nesile kitaplarını bıraktığı gibi bir de incelenmesi için Tokyo Üniversitesine midesini ve beynini bağışlaması oldu. 》Kahraman madene girdiğinde bir görevli onu madenin çalışma şartları ve ortamı hakkında bilgi sahibi olması için madende gezintiye çıkarıyor. Çok genç olmasından ötürü madenciler kendilerinde onu hor görme hakkı görüyorlar ve bu çok rahatsız ediciydi. Asla onu desteklemiyorlar ve onunla sürekli 'sen yapamazsın,beceriksiz' gibi ifadelerle konuşuyorlar. Kendim de o yaşlarda olduğum ve mesleğe yeni başladığım için kendimi kahramanla oldukça bağdaştırdım. Yazar bu rahatsız edici durumu cok iyi aktarıyor. Zor şartlar altında çalışan madencilerin ortamı gerçekten cehennem gibi. Belki de bu yüzden onlar da zebanileşmeyi seçiyor. 》Madende çalışırken çok dar ve alçak yerlerden geçiyorlar. Bu yüzden de sık sık emekleyip eğilmek zorunda kalıyorlar. Bu durum onlara aşağılık komplesi olarak yansıyor. Her şeye boyun eğiyorlar ve kendilerini toplumun alt sınıfı olarak kabul ediyorlar. 》Okurken sıkılsam da kitabı bitirip üzerine düşünmeye başlayınca iyi ki okumuşum diyorum.
Madenci
MadenciNatsume Soseki · Jaguar Kitap · 20181,049 okunma
462 syf.
6/10 puan verdi
·
11 günde okudu
》Merakla okumaya başladım. Cinayetlerin işlenişleri kurgunun işleyişi iyi ilerledi. Ne kadar karmaşık bir olay kesin basit ve zekice bir açıklaması vardır diye bekledim. Son sayfalara kadar da sürekli katil kim diye düşündüm. Neden yaptı diye. Ama finali ve cinayetlerin çözümü beni hiç mi hiç tatmin etmedi. Olaylar karmakarışık gelişip çözümün bir o kadar basit olduğu kitapları seviyorum. Ben bunu nasıl düşünemedim aslında çok basitmiş dedirten romanları. Peter Pan ölmeli, Aklından Bir Sayı Tut gibi. Bu kitapta işlenen cinayetler bana oldukça zorlama geldi. Bir katil bu kadar zahmete girmemeli bence suçu başkalarına atmak için. Ben olsam bu kadar zahmete girmektense paşa paşa teslim olurdum. 》Kitabın ayrıntılarında hiç hoşuma gitmeyen bir kısmı da yine suçu başkasına atmak için cesetin vinçle yerinden kaldırılıp arkadan ateş edilip o an ölmüş gibi gösterilmesi. Evet vinçle. Ahahha. Sonra katilin öldürdüğü kişinin kıyafetlerini giymesi, ona cuk oturması ve herkesin buna inanması. Klasik polisiye senaryosuydu. Hayal kırıklığı oldu benim için.
Tepenin Laneti
Tepenin LanetiJohn Verdon · Koridor Yayıncılık · 20211,884 okunma
280 syf.
9/10 puan verdi
·
11 günde okudu
》Bir cinayet işleniyor ve cinayetin işlendiği topluluk anabaptistler topluluğu yani radikal reformcu Hristiyanlar topluluğuymuş bu topluluk. Topluluğun hiçbir dünyevi bağlantısı yok. Kendi alanlarının içinde para kullanmadan kendi ihtiyaçlarını karşılayacak üretimler yaparak hayatlarını idame ettiriyorlar. Günümüzde de hala kültürlerini korumaya çalışan anabaptistler mevcut. 》Kitapta nesillerdir devam eden bir anabaptist topluluğu içinde yaşanan cinayetler anlatılıyor. Cinayetlerin nedeni anabaptistlerin ayinlerinde yapılan bir tören. Bu ayini tabii ki kıtabın sonunda öğreniyoruz. 》En büyük ipucu ise kitabın arkasında yer alan 'suçlu o toluluktaki tek masumsa' cümlesi. Aynı zamanda insanı okumaya teşvik eden ve merak uyandıran bir cümle. Ancak bu bilgiye sahip olmadan okumayı yeğlerdim. 》Araştıra araştıra zevkle okudum. Tavsiye ederim. Bundan sonrası kitaba dair ipucu veriyor. 》Cesetlerin üzerinde yazılan MLK harfleri cinayetin çözümüne ulaştırıyor. Çünkü bu kelime İbranice'de kral anlamına gelen Ammonların Tanrılarının ismi. Ammonlar kim peki? Eski Ahite göre Lut kavminin yerle yeksan olmasından sonra tek kurtulanlar Lut ve onun iki kızıdır. Anlatılanlara göre Lut'un kızları soylarının devamlılığını sağlamak için babaları sarhoş edip ensest ilişki yaşarlar. Bu ilişkiler sonucu iki çocuk meydana gelir. Bunlardan biri Moab diğeri ise Ammon'dur. Ammonun soyundan gelenler MLK isimli Tanrıya inanmaktadırlar ve MLK Tanrısına ise canlı hayvan veya çocuk adak edilmektedir. 》İslamiyette ise Lut kavminin sapkınlarından dolayı helak olmasından sonra Lut peygamberin kızlarının hamileliğine dair bilgi yoktur.
Küllerin Günü
Küllerin GünüJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap Yayınları · 20212,619 okunma
590 syf.
9/10 puan verdi
·
360 günde okudu
》Ahmet Ümitin okuduğum üçüncü kitabı İstanbul Hatırası. Öncekilerde polisiye yönüyle pek zevk vermemişti ama anlatış tarzını beğendiğimden Ahmet Ümit okumaya devam ettim. Ama bu kitapla beni epey etkilediğini söyleyebilirim. Konusu olsun olayların akışı olsun sonunun bağlanışı olsun oldukça güzel. Hem kısa tarih dersleri veriyor hem de günümüz İstanbuluna yapıldığını düşündüğümüz olayları dile getiriyor. Tavsiye ederim. 》İçeriğine gelecek olursak -ki buradan sonrası kitabı okumayanlar için sakıncalıdır- eleştirmek istiyorum. Tarihteki bazı imparatorları verirken biraz yüzeysel kaldığını düşünüyorum tabii ki tarih kitabı değil, ama bence konunun içine giriyorsak biraz daha bilinmeyen noktaların ele alınması taraftarıyım. Justinyen, Teodosis... ee.. imparator.. ee ne yapmış? İstanbul için önemliymiş. Aklımda hiçbir bilgi kalmadı. 》Bir de tabii ki övgü eklemek istiyorum. Evcil hayvan olarak papağan seçilmesi. Kedi köpek değil de bir papağan. Papağan konusunda kaldırıldığımı söyleyebilirim. Şöyle ki en başından beri bir papağana takmış durumdayım. Papağandan bir şey çıkacağını başından beri bekliyorum ancak papağanın hep ezberlediği bir şeyler söylemesini bekledim. Ahmet Ümit Bey resmen okurun ilgisini, kedi veya köpek değil de papağan seçerek okuru papağanın konuşmasına yönlendirmeye çalıştığını düşünüyorum ki açıkçası ben kandım. Veterineri hiç düşünmedim. Bu yüzden kitabın bu detayını oldukça sevdim.
İstanbul Hatırası
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,4bin okunma
238 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
》Arkadaş tavsiyesi üzerine almıştım bu kitabı ve yine bu kitap sayesinde arkadaşlarımın tavsiyelerini daha çok dinlemeliyim diye düşünüyorum artık. 》Hikayede olaylardan çok karakterlerin nereden nereye geldiklerini, neyken neye dönüştükleri, birbirleriyle nasıl karşılaştıklarını işlediği yerler en beğendiğim kısımlarını oluşturdu. Çünkü karakterler ve onların hikayeleri çok ilgi çekici ve çok heyecanlı. Hepsi de 'bu kadarı da pişmiş tavuğun başına gelmez' denilecek cinsten. Onların kara yazılarını biz kara mizah olarak okuyoruz. 》Ayrıca karakterlerin isimleri oldukça farklı ve hiç aşina olmadığım isimlerdi. Bu yüzden isimleri biraz araştırdım ve ilginç bir şey buldum. Verilen isimler tarihte bulunan kişiler ve hatta bazıları o kişilerin kişiliğini yansıtıyor. Misal Ebrehe. Ebrehe tarihte Kabeyi yıkmak için sefer düzenleyen Yemen Kralı. Kitapta ise kıyamete ve ölüme karşı gelmeye çalışan bir dilenciler kethüdası. Vardapet ise düzenbaz bir din adamı. Tarihte de Vardapet isimli Ermeni bir din adamı mevcut. Efrasiyab ise kitapta arkadaşlarının fethiyle başlayıp tüm dünyayı fetheden bir çocuk. Tarihte ise Firdevsinin Şehnamesinde yer alan bir turan kahramanı. Ve gelelim Uzun İhsana. Uzun İhsan da bilindiği üzere yazarımızın kitaptaki yansıması. 》Kitap Rene Descartesten Rendekar olarak bahsediyor. İlk okuduğumda sesli güldüğümü söyleyebilirim. Uzun İhsan, Zagon Üzerine Öttürmeyi (Metot Üzerine Konuşma) okuyor ve düşünüyorum öyleyse varım değil hayır ben düşünüyorsam siz varsınız diyor ve yine kitabın sonunda bu noktaya ulaşıyoruz. Düşünüyorum öyleyse hepiniz benim aklımdasınız.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,4bin okunma
Reklam
272 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
1961' de basılmış kitap. Geçen 60 yılın ardından hiçbir şeyin değişmemiş olduğunu görmek içler acısı. Zübüklerin taktikleri hiç değişmiyor ama biz de hiç akıllanmıyoruz. Hep aynı yalanlara, ya bu sefer doğruysa, deyip kanmaya devam ediyoruz. Aziz Nesin'in son sözde de dediği gibi, önce kendimizi kandırıp onları da bizi kandırsınlar diye zorluyoruz. Etrafımızda eğer bir zübük varsa onu zübük yapan da yine kendi zübüklüğümüz. Hepimiz birer zübüğüz ve zübüklüğün sonu yok.
Zübük
ZübükAziz Nesin · Nesin Yayınevi · 20126,2bin okunma
285 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Kitaba göre bir marslıyla anlaşabilmenin yolu öneri ya da farklı bir görüş belirtmemek, eleştirmemek ve onu koşulsuz kabul etmek. Ona sürekli güvenmek ve güvenildiğini hissettirmek. Iyi güzel ancak eleştiriye açık olmayan bir tarafla ne kadar anlaşılabilir. Venuslülerin isteği ise kısa ve öz -ki buna katılıyorum- dinlenilmek. Bir marslının sizi dinlemesini istiyorsanız onu sürekli pohpohlamanız gerekiyor. Kitap genel manada kadınlara erkeğe dilenir gibi yaklaşmasını tavsiye ediyor. Kısaca dinlenilmek istiyorsanız dilenin. Naçizane yorumum budur. Bu bakış açısından dolayı kitabı pek de keyif alarak okumadım. Kitapta not aldığım bir bölüm ise '-ebilir misin?' ve '-er misin?' kalıplarını farklı olarak algılayabileceğimizin anlatıldığı bölümdü. 'Yapar mısın' ve 'yapabilir misin' ni bu derece farklı yorumlayabileceğimizi düşünmemiştim. Düşündürdü.
Erkekler Marstan Kadınlar Venüsten
Erkekler Marstan Kadınlar VenüstenJohn Gray · Altın Kitaplar · 20203,050 okunma
128 syf.
10/10 puan verdi
·
6 günde okudu
》Kırmızı zaman'da Mine Söğüt'ün tarzını çok beğenmiştim zaten. Beş Sevim Apartmanı ile de Mine Söğüt gözümde zirveye ulaştı. 》Cinperili beş Sevimin beşinin de kendi gözlerinden anlattıkları masalsı yaşam hikayeleri bile o kadar gerçek ki. Gerçeği öğrenmek istemedim okurken. Masalsı hikaye bu kadar hüzünlüyse hakikat nasıl inciticidir, dokunaklıdır, diyerek okudum hep masalsı kurguyu. 》Nasıl yaşanmışlıklardan nasıl psikolojik travmalar ortaya çıkabilir diye düşünmüş ve iyi düşünülmüş bir kurgu ortaya çıkarmış Mine. 》Çok beğenerek okudum. Sonu biraz hızlı oldu sadece. Elimde kitapla kalakaldım. Tavsiye ederim.
Beş Sevim Apartmanı
Beş Sevim ApartmanıMine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 20196,6bin okunma
392 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
》Kitap, eğitim bilimleri almış bir öğretmen için pek farklı değil. Klasik bilinen durumlar ve ifadeler var. Ben dilinin önemi, yansıtıcı konuşma vb. 》Zaten yansıtıcı konuşmayı hiç benimseyemedim. Ögrencinin bir derdi var diyelim. Öğretmenine anlatıyor ve ögretmenin sadece onu anladığını söylemesi ve olan durumu şunu hissediyorsun olarak cevaplanması isteniyor. Ben sanmıyorum ki hiçbir öğrenci derdini anlatırken karşısındaki öğretmeni ona 'evet bu yüzden sinirli, üzgün, mutlu vs hissediyorsun' dediğinde 'öğretmenim beni anlıyor' deyip devam edeceğini. Kendimden örnek vereyim. Pdr okuyan bir arkadaşıma danışan olduğum sene ona derdimi anlatıyordum ve o söylediğim şeyleri sadece papağan gibi tekrar ediyordu. Ve içimden diyordum ki 'bravo gerizekalı' (bunun için özür diliyorum). Bu yüzden bana fazlasıyla teoriymiş gibi geliyor. 》Gordon Modeli'ne (ya da kazan-kazan yöntemi) gelecek olursam da bu modeli bilimsel araştırma basamaklarının eğitim durumuna uyarlanmış hali gibi görüyorum. Beklentiler içinde okuduğum kitap ne yazık ki bende beklediğim etkiyi yaratamadı.
Etkili Öğretmenlik Eğitimi
Etkili Öğretmenlik EğitimiThomas Gordon · Profil Yayıncılık · 2017387 okunma
448 syf.
8/10 puan verdi
·
22 günde okudu
Aşk mücadelesi değil, mücadele aşkı! 》Kahramanımız Florentino Ariza aşık olduğu kız Fermina Daza'yı onu istemediğini söylemesine rağmen 51 yıl, 9 ay, 4 gün bekliyor. Ama nasıl bekliyor? Karşısına çıkan her fırsatı değerlendirerek. Birçok kadınla hem duygusal hem fiziksel ilişki kuruyor. Ancak aklı hep onu istemediğini söyleyen Fermina Daza'da kalıyor. Bu, elde edemediğini isteme şımarıklığı değil de nedir? Fermina Daza'nın evlenmesinin ardından da Fermina'nın kocasının öleceği günü beklemeye, arzulamaya başlıyor. 51 yıl, 9 ay, 4 gün sonra bu isteği gerçekleşiyor. 70li yaşlarında Fermina Daza'sına kavuşuyor. 》 Ilk başlarda ne kadar romantik, 51 yıl, 9 ay, 4 gün bir kadını bekleyen bir adam, diyordum. Ancak kitap ilerledikçe fikirlerim değişti. Florentino Ariza'yı saplantılı sapkın sapık diye adlandırmaya başladım. Bazı yorumlar Fermina Daza'nın gücün büyüsüne kapılıp Florentino Ariza'yı seçmediği ve bu yüzden mutlu olamadığı yönünde. Ancak ben hiç bu hisse kapılmadım okurken. 》Karakterleri eleştirip kitabı düşürmek istemem. 51 yıl bir adam bir kadını nasıl bekler, niye bekler, diye merak ederseniz eğer okuyun. 》Marquez'in anlatımını açıkçası ben beğeniyorum. Bazen okumak zorlasa da kitap bitiminde yine güzel bir romanın sonuna geldik diyorum.
Kolera Günlerinde Aşk
Kolera Günlerinde AşkGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 20208,9bin okunma
102 syf.
8/10 puan verdi
·
29 saatte okudu
》Yaşar Kemal öyle bir hikaye kurgulamış ki aklı selim hiçbir karakter yok. Herkesin psikolojisi bozuk. Garibim Hasan var 12 yaşlarında onun da başını yiyorlar sonra. 》Filmi de var bu arada. Türkan Şoray yazıp, yönetip, oynuyor. İzlenebilir. 》Olay kısaca şöyle, Halil Esmeye tecavüz ederek evleniyor. Esmenin sevdiği Abbas 12 yıl sonra Halili öldürüyor. Zehra Hanımağa ablamızsa oğlunun kanının Esmede olduğunu söyleyip torunu Hasanı dolduruyor. Köylünün de işi gücü yok. Herkes Esmenin öldürülmesi derdinde. 》Bu tür olaylar ne yazık ki yaşanıyor. Keşke sadece bir kurgu olsa. Okurken bile korkunç. Empati yapmamaya çalıştım yoksa sinirden ağlayasım geliyordu artık. Hele ki Esmeye orospu denilip tecavüzcüye babayiğit denildikçe. Tavsiye edilir.
Yılanı Öldürseler
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019,1bin okunma
Reklam
94 syf.
8/10 puan verdi
·
107 günde okudu
》Dört perde de birbirinden anlamlı. Karakterler tiyatrocu ve oyunun içinde de oyun sergiliyorlar. Okuması oldukça zevkli. Izlemek kim bilir nasıl olur? Gördüğümde koşarak gideceğim. Çok beğendim.
Martı
MartıAnton Çehov · İş Bankası Kültür Yayınları · 201620,3bin okunma
156 syf.
8/10 puan verdi
·
17 günde okudu
》8 hikayeden oluşan bir kitap. Kitabın temel mesajı sınırları aşan kişilerin hayatları. Coğrafi açıdan sınırı aşmakla başlayıp kişinin kendi sınırlarını aşmasına kadar uzanıyor. Kitapta özellikle iki öyküden etkilendim. Onlardan bahsetmek istiyorum. 》İlkinde Almanya'da suç işleyen bir Türkün hapse girdiğini ve karısının onu ziyarete gelmesini anlatıyor. Ancak Türkçe konuşmaları yasak. Almancaları da 'merhaba, nasılsın'dan ibaret. Sadece iç sesleriyle konuşuyorlar ve birbirlerinin söylemek istediklerini hissediyorlar. 》ikinci hikaye daha vurucuydu. Kendimi hep o durumda düşündüm kitabı okurken. 'Acaba ben ne yapardım, ne hissederdim?' diye. Bu hikayede de 12 mart muhtırasından sonra yaşanan olaylardan dolayı kitaplarını yakmak zorunda kalan adamın hikayesini anlatıyor. O dönemde insanların bazıları kitaplarını yakmış, kimileri gömmüş. Şu an kitaplarımı isteyenlere gözü gibi bakmasını tembih eden ben kitaplarımı nasıl yakardım? Bu dönemi anlatan bir Çağan Irmak dizisi vardı 'Çemberimde gül oya' diye. 2004-2005 çıkmıştı. 10 yaşındaydım o zamanlar ama yine de hatırlıyorum diziyi. Yurdagül ögretmenin öğrencilerine dağıttığı 'Küçük kara balık' 'Bir şeftali bin şeftali' kitaplarını, okul müdürünün öğrencilerden toplayıp okulun bahçesinde yaktığı sahneyi ne zaman izlesem gözlerim dolar. Ben de öğretmenim. Sayısal branş sözel branş fark etmeksizin kitap okumayı aşılamak her ögretmenin vazifesi olduğunu düşünüyorum. 》Velhasıl kitapların kısıtlandığını, farklı düşüncelerin suç olduğunu, bırakın kabul etmeyi düşünmek dahi istemiyorum.
Arafat'ta Bir Çocuk
Arafat'ta Bir ÇocukZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20127,9bin okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
·
18 günde okudu
》Kitap 1800'lü yıllarda yazılmış ve 2003'te geçiyor. En çok merak ettiğim kısım da bu nokta oluyor. Neleri hayal etmiş yazar? Misal 2003'te hala at arabasıyla yolculuk yapılacağını. 》Mutluluk ütopyası. Yeni Londra'da herkes eşit. Komünizmi benimseyen bir ülke. Ülkede hiçbir yönetici, sosyal yaşamı düzenleyici kurum, kişi yok. Herkes istediği işi yapıyor ve herkes ihtiyaç olanı üretiyor ve ihtiyacı olanı alıyor. Gerçekten o kadar ütopik ki. Insanlığın hiçbir zaman bu noktaya gelebileceğini sanmıyorum
Hiçbir Yerden Haberler
Hiçbir Yerden HaberlerWilliam Morris · Fabula Yayınları · 2015215 okunma
212 syf.
8/10 puan verdi
·
10 günde okudu
》Jeannete Winterson'un kendi yaşam öyküsünden uyarlayarak yazdığı romanı. Önce kendi hikayesini okuyup başladım kitaba. 6 yaşında misyoner bir aileye evlatlık verilip bir misyoner olarak yetiştiriliyor ancak 16 yaşında kendi ilgilerini keşfedip hem ailesinden hem de misyoner yaşamından tamamen ayrılıyor. 25 yaşına geldiğinde de ilk romanı 'Tek meyve portakal değildir'i yazıyor. 》Misyoner bir ailede, bir misyoner olarak yetişiyorsunuz. Incilden vaazler veriyorsunuz. Ancak kendinizi keşfetmeye başladığınızda, ilgilerinizin, bulduğunuz toplumla örtüşmediğini fark ediyorsunuz. Kadın-erkek ilişkilerinin dahi günah sayıldığı bir toplumdasınız bir homoseksüel olarak ne kadar tutunabilirsiniz? Jeannete de tabii ki şeytana uyduğunu düşünüyor ve durumunu örtmeye devam ediyor. Ancak sürekli kadınlarla iç içe. Ve onun durumunda olan kadınlar da var. Bir süre sonra tabii öz kişiliğine ve isteklerine dönmek istiyor. 》Bir misyonerin lezbiyenliğe uzanan hikayesi. Içinde cinsellik barındırmadan sadece duruma yönelmiş bir kitap. Beğenerek okudum.
Tek Meyve Portakal Değildir
Tek Meyve Portakal DeğildirJeanette Winterson · Sel Yayıncılık · 2015589 okunma
412 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
》Neden bu kadar geç okuduğum dediğim kitap. Insanın fizyolojik ve psikolojik evriminin göz alıcı mı desem, göz boyayıcı mı desem, kaş yaparken göz çıkarıcı mı desem, bilemiyorum, değişimini inceleyen bir kitap. Evrimi sadece eski insan türleri üzerinden değil, tarım devriminden, coğrafi keşiflerden, sanayi devriminden sonra neler yaptığını
Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens
Hayvanlardan Tanrılara: SapiensYuval Noah Harari · Kolektif Kitap · 201936,5bin okunma
200 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Okuduğum Rus yazarlar arasında en sevdiğim Gorki'dir. Daha akıcı, daha yalın ve daha gerçek. Tabii bunun nedeni Dostoyevski, Tolstoy, Gonçarov, Gogol gibi önemli isimlerden yaklaşık yarım asır sonra doğmuş olması da büyük etken. Bu büyük isimleri okuyarak yetişmiş bir yazar. Naçizane görüşüm. Bu kitabında gençlik yıllarını, Bolşeviklerle tanışma hikayesini okuyoruz. Onların, fikirlerini şekillendirmedeki etkinliğini. Her şeyden önce tabii ki köylüyü aydınlatmaya çalışarak başlıyorlar. Rus köylüsü de 20.yy'ın başlarındaki Anadolu halkı ile eşdeğer ruhta. Cehaleti yenmenin hiç de kolay olmadığını bir kere de Benim Üniversitelerim ile görüyoruz. Tavsiye ediyorum.
Benim Üniversitelerim
Benim ÜniversitelerimMaksim Gorki · Atlantis Yayınevi · 20159bin okunma
Reklam
120 syf.
10/10 puan verdi
·
28 saatte okudu
Öncelikle uzun zamandır okuduğum en iyi kitap diyebilirim. II.Dünya Savaşında Almanyadan Rusyaya gönderilen ama Nazi karşıtı olan yazar 26 yıllık olan kısacık ömrünü ya girmek istemediği bir savaşta ya da hapiste geçirerek tüketmek zorunda kalıyor ne yazık ki. Kısacık hayatında bir günü daha olsaydı oyununu sahnede izleyebilecekti. Oyunun sergilenmesinden bir gün önce hayata veda ediyor. Kitabın çevirisini yapan ise Şair Behçet Necatigil. Hasan Ali Yücelin kurduğu Tercüme Bürosuna 1952 yılında istekte bulunmuş. Ancak kitabın antimilitarist olduğu gerekçesiyle yayına alınmamış. 1959 yılında ise İstanbul Üniversiyesi tarafından oyun sergilenmiş. 1962'de de De yayınları tarafından yayımlanmış. Kitabın ana kahramanı yazarımızla aynı kaderi paylaşıyor. Savaş sonrası hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını gösteriyor bize. Peki kim kazanıyor? Planları sıcak yatağında karısıyla sarılıp yatan generaller yaparken, 'hadi koçum gösterelim bizim kim olduğumuzu' deninip savaşa sokulanların hiçbir zaman kazanamadığı kesin. Savaş nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın. Herkesin 'savaşta olur böyle şeyler, bu ne ki' diye konuşup dışarıdan sadece merhamet dolu gözlerle bakıp iç çekmesine karşın kahramanımız emrinde ölen askerlerin sorumluluğu altında eziliyor ve ölü bir asker onun için 'hiç değilse bizi düşünen biri var. Sadece ara sıra kimi geceler uykun kaçtıkça hatırla hiç değilse, mezarımda böyle rahat edebilirim.' diyor. Ve kahramanımız onu hiçbir zaman unutmuyor. Bu oyunu tiyatroda izlemeyi çok isterdim. Tavsiye ediyorum.
Kapıların Dışında
Kapıların DışındaWolfgang Borchert · Can Yayınları · 20216,3bin okunma
268 syf.
8/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Charles Bukowski, Amerikanın büyük yazarı. Sonunda okuma fırsatı buldum onu. Başlangıç olarak da bu kitabını, yani otobiyografik romanını seçmekle başladım. Zor çocukluk yılları, 'yarık' düşkünü olmaya başladığı ergenlik ve gençlik dönemleri. Okumaya başladığımda ilk düşündüğüm şey Gorki'ye ne kadar benzer bir yaşam sürdüğüydü ve sonuç olarak Gorki'yle benzeşen bir yazın. Kitabın sonralarına doğru yaptığı Gorki alıntısıyla Bukovski'yle hemfikir olduğumu düşündüm. Yazıldığı dönem dolayısıyla da Gazap Üzümleri'ni hatırlattı bana. Kara Perşembeyi. O dönemde çocukluğunu yaşıyor. II.Dünya Savaşı zamanı geldiğinde ise gençlik yıllarında. Üniversitede hocaların sol görüşlü olmalarına ve öğrencilerin çekimser kalmalarına karşılık olarak Nazizmi savunmaya başlıyor. Nazizme inanmasa da savunuyor ve diyor ki, "Ayrıca bir yerde, insanın gerçekten inanmadığı ve anlamadığı bir tezi savunurken daha inandırıcı olabileceğini okumuştum, bu da hocalara karşı bayağı avantajlı kılıyordu beni." Siyasetle hiç ilgisinin olmadığını söylemesine rağmen siyasete giriyor ve inanmadığı bir düşünceyi savunuyor. Freud'un Psikodinamik Kuramında açıkladığı gibi babasına olan öfkesinin yönü değişiyor. Sonuna kadar akarak giden, açık sözlü bir kahramanı izliyoruz. Ben beğendim.
Ekmek Arası
Ekmek ArasıCharles Bukowski · Metis Yayınları · 20126,8bin okunma
684 syf.
10/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Oblomovla beraber hayatımıza dahil olan deyim, oblomovluk. Ben de farkında olmadan bir süredir oblomovluk'un içinde dönüyormuşum. Bu dönemimde oblomov yattığı yerden hayatını sürdürürken ben de yattığım yerden onu okumaya devam ettim. Oblomov, hiçbir şey için enerji bulamayan, hayattan beklentisini kesmiş, zaman geçsin diye yaşayan daha doğrusu korkarak yaşayan kahramanımız İlya İlyiç'in ta kendisi. O da bir genç kız edasıyla onu bu hayattan kurtaracak beyaz gelinlikli prensesini bekliyormuş meğerse. Yani Olga'yı. Olga'yla birlikte hayattaki amacını da bulduğunu düşündü tabii. Ama unuttuğu şey hayatın asıl amacının hayatın ta kendisi olduğu. Ne yazık ki bir süre sonra Oblomov kendisinin Olga'nın gerçek aşkı olmadığına; Olga ise Oblomov'un bir gün onu eski bir hırkaya değişebileceğine inandı. Nitekim ikisi de haklıydı. Roman, Oblomov karakteriyle Rusların içinde bulunduğu rehaveti, yarı Alman Şltolz karakteriyle eşleştirilip eleştiriyor. Ve sonuç olarak bu harika klasik ortaya çıkıyor. Oblomov uzun süre başucu kitabım olarak kalacak sanıyorum.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · 200439,4bin okunma
556 syf.
·
Puan vermedi
·
23 günde okudu
Uzun zamandır beni böylesine etkileyen bir kitap olmamıştı. Şiddetle öneriyorum. Kitabın iki bölümlü devam edişine bayıldım. Bir bölümde Joad ailesinin hikayesini izlerken diğer bölümde Joad ailesinin paralelinde hayatta kalmak için yaşayan insanlar, insanların çaresizliklerinden beslenen kan emiciler öyle güzel betimlenmiş ki. Her bölümde ruhum daraldı. Kara perşembeyi yaşadım. 50 milyon insanın işsiz kaldığı, dünya ticaretinin %65 azaldığı (diğer krizlerde en fazla %7 imiş) bir dönemde, fiyatları düşürmemek adına toplanan mahsüllerin bir kısmının yakılıp atılması, ağaçların gazlanması; toplamak isteyen insanlara izin verilmemesi o dönem insanlığın geldiği noktayı gözler önüne seriyor.Insanız, ne kadar doyumsuz ve açgözlüyüz. Kitaptaki ana verilerden biri de 'ne kadar az şeye sahipsek o kadar paylaşımcı olduğumuz'. Varlığımızın kapladığı alanla değerlerimiz ne yazık ki eşitliğin zıt taraflarında değil. Kitabın sonuna ise Hakan Günday'dan bir alıntı yapmak istiyorum. "İnsanları çaresiz bırak. Iç organlarından roket yapar."
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035,4bin okunma