Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

DERYA

192 syf.
·
Puan vermedi
Rıza-i İlahiye götüren navigasyon...
Es - selam DİKKAT !!! Yıllar önce okuduğum bu kitabı o vakitlerde inceleseydim birazdan okuyacaklarınızı yazmazdım. Önce bunu belirteyim ki ileride yazacaklarım hakkında ön yargı olmasın. İlk okumam yaklaşık 6 yıl önce falan olmalı Allah-u âlem, o zamanlar bana sıkıcı, makale tarzı, birbirini tekrar eden şeyler diye düşündürürken bu gün çok
Yol Haritamız Kur'an
Yol Haritamız Kur'anAbdullah Yıldız · Pınar Yayınları · 200880 okunma
Reklam
48 syf.
·
Puan vermedi
Size 2 hece 4 harf anlatayım, Ö LÜM.
Ölüm, her şeyi ve herkesi aynı kefeye koyan gerçek. Ne kadar güzel, özel tasarım, pahalı, kaliteli elbiselerimiz olursa olsun o gün hepimiz beyaz bir kumaş giyeceğiz üstelik ayak parmaklarınızın altından bir düğüm kafamızın üstünden bir düğümle tutturulacak. Hanifi şu hayalini kurduğumuz belki yıllarca çalışıp para biriktirerek aldığımız arabamız var ya o gün geldiğinde oda bir işe yaramıyor, alıyorlar seni tahta bir kutu içinde omuzlar üstüne bir kamyonetin arkasına koyup götürüyolar yine omuzlar üstünde evine geliyorsun. Evin dediysem şu özene bözene temizlediğin halısını koltuğuna perdesini penceresine uydurduğun ev değil... hepimizin bir gün gireceği 2 metre uzunluğunda ki sağa sola dönemeyeceğin ufacık bir çukura bırakıcaklar. Ne iş yaparsan yap kim olursan ol az sevil çok sevil hepimizin sonu aynı çukur ve işin ilginç yanı o çukura girene kadar senden önce girdiğine şahit olduklarına arkanı dönerken bir gün aynı yere geleceğini idrak edemeden yaşayışın... Kitapta farklı hayatlardan farklı insanların son günleri anlatılmakta ve ÖLÜM gerçeğini bir kez daha önümüze seriyor.
Nasıl Ölünür
Nasıl ÖlünürEmile Zola · Can Yayınları · 202015,5bin okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
Spoi olsa da okunur
Dedikodu anlayışımızı değiştirmeliyiz sanırım kitaptan anladığım bu :)) Küçük bir kasabada herkesin tanıdığı biri hakkında ciddi bir dedikodu var ve bunu annesi ve kendisi dışında herkes biliyor. Ah Santiago belki o kadar çapkın olmasan senin öldürülmeyi hakkettiğini düşünmezlerdi.
Gabriel Garcia Marquez
Gabriel Garcia Marquez
'i
Yüzyıllık Yalnızlık
Yüzyıllık Yalnızlık
kitabı ile tanıdım gerçekten zor ve akıcı bir kitaptı buda aynı tadı bıraktı diyebilirim. O kadar güzel kurgulanmış ki hem kitabı elinden bırakamıyorsun hem güçlü imgelerle olayı canlandırman keyifli oluyor. Kendimi bir sorgu odasında karakterleri sorgularken buldum hep ve bu beni daha dikkatli okumaya itiyordu. Çünkü bulmak istediğim cevaplar vardı. Yazar Santiago'nun beyaz giymesine neden dikkat çekti onun masum olduğunu mu düşünmemizi istedi..? Diğer yandan aşçının kızını köşelerde sıkıştırdığını belirtip çapkın olduğu mesajını da verdi bu neydi? Hem sonra vahşice katledilişini anlatırken neden “İşin tuhafı, bıçak her defasında tertemiz çıkıyordu,” diyor ..? Böyle soruların cevabını ararken kitabı elinizden düşüremiyorsunuz evet kitap sondan başlıyor ancak olay örgüsü ve bir soruşturma tarzında giden kurgu sizi kitaba konsantre ediyor. Keyifle okudum. Okumak isteyenlerin mutlaka karakterleri not almalarını tavsiye ederim ;) Filmi olduğunu biliyor muydunuz? Kitabın baya canlandırılması olmuş bence içinde kitap dışı bir kurgu yoktu. youtu.be/IpTfICG24KU
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202177,9bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
196 syf.
·
Puan vermedi
Okumadım, Dinledim.
Okumakta zorlandığım şu günler de dinlemeyi denedim ve şansa bakın ki karşıma bu kitap çıktı ben pdf okumayı bile sevmem ama zamandan tasarruf olsun okuma hevesim kabarsın die şu sesli kitap işine girdim ve gerçekten iş yaparken falan müthiş iyi geldi mizahının yüksek olması ve güldürürken üzmesi büyük bir başarı. Kelime oyunlarından belli ki çok
Gelirken Ekmek Al
Gelirken Ekmek AlŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20196,6bin okunma
520 syf.
·
Puan vermedi
Eskiden buralar hep dutlukken İnci hanım vardı inceleme ve iletileri ile akışımızı bir üst levele taşırdı bayadır yok özlendi. Bana bu kitabı İnci abla tavsiye etmişti bay Edeni bana benzettiğini söylemişti. Bu izlenimin dışında okumak için epey ara versem de baya yakınlaştık karkterle. Kitap ve yazar için detaylı incelemeler mevcut o yüzden ben bendeki Martin Eden izleniminden bahsedeyim. Özgüveni eksik, kendini yetersiz ve dışlanmış hisseden genç delikanlı. Bana bende ki 'kendini birilerine kabul ettirme' çabasını hatırlattı ki Eden de öyle. Evet başta böyle bir gazla yola çıkıyorsun sonra yolun tadı araçla değil yürümekle çıkar diyip yürüyor ve tüm güzellikleri zorlukları yaşayarak hazmederek geçmek istiyorsun. Eden öyle yapmadı bastı gaza ve amacına odaklandı yolu kısa sürede katedince enerjisini atamadı yorulmadı ve başarmış olmanın hazzını tam anlamıyla yaşayamadı. İnsanoğlu herşeyi istiyor ve elde edince hevesi kaçıyor basitleşiyor. Aslında amaç yolu güzel yürümek ve amaca ulaştığında kıymet bilmek.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,3bin okunma
Reklam
104 syf.
8/10 puan verdi
Az daha zorlasam 1 yılda okurdum kitabı herhalde :) talihsizlikler ve kitabı okumak için aşıranlar sonucu ancak ayık kafa ile okuyabildim. Zincir öyküsünü kaç kez tekrarladım bilmiyorum. Hakan abinin güvercinler hakkında anlattıklarına ise epey şaşırdım sahi nerden biliyorsun yoksa sende mi kuşcusun:). Hele şu cilt bakımı ile ilgili tüyosu mükemmeldi. Yakın çevremde kuş besleyenler var sırf bu yüzden evini değiştirmeyen ailesi ile tartışan, cidden var bu işte bir iş bağımlılık gibi olmalı. Satılık Melek Tüyü muhteşem bir hikayeydi gerçekten kurgusu falan bayıldım ama bitişi biraz kursağımda kaldı :) Leyla Kokusu, sanki bu hikaye pek
Hakan Sülün
Hakan Sülün
abinin kaleminden değil gibi yani burda yazdığı öyküler ve hikaye tamamlama etkinliklerin de okuduklarım onun tarzı bu değilmiş gibi hissettirdi. Çok naif ve zarif bir öykücüktü. Leyla ve Hikmet'in tanışmalarında tepede açan mor çiçekler bana Harry Potter'ın bir öpüşme sahnesinde üstlerine doğru açan çiçekler sahnesini anımsattı. Kuyruk Acısı, soluk soluğa okudum nie o kadar heycanlandım anlamadım. Kelebekler, yorum yok :( Evde Unutulan Bir Çift Göz,
1984
1984
karınca... Atlı Karınca, deneme tadındaydı her duygu ve durumdan bir tutam gibi. Hikayeye ismini veren öyküye geldim kitabı kapattım önce
İshak
İshak
okumalıyım. Millete "ben bu yazarı tanıyorum hatta bana kitap hediye etti sohbet ettik falan. İlerde çok ünlü bir yazar olucak görürsünüz" diye diye elimdeki kitaplarını kaptırarak aldığım 5. Kitabı nihayet bitirdim. Dilerim okuyucusunu bulur kıymetli kitaplıklar da yerini alır.
Cıs
CısHakan Sarıpolat · İthaki Yayınları · 2021369 okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
Kendimi bir fotoğraf serginsinde hissettim, her fotoğraf duygular, hisler ve yaşanmışlıklarla dile geliyor ve Gökhan beyin kaleminden süzülüyor. Bazı denemelerde ise kendimle konuşurken buldum kendimi güçlü kalemi varolsun.
Gözağrısı
GözağrısıGökhan Özcan · Vadi Yayınları · 2017788 okunma
112 syf.
10/10 puan verdi
Uzun zamandır keyifle kitap okuyamıyordum bir abim tavsiye etmişti bunu, aylar önce almıştım. Dün başladım bu gün bitti öyle keyifliydi ve akıp gitti. 33 kadar şiir var ve her şiirin bir hikayesi bir gerçekliği var. Okuyan anlayacaktır muhakkak sırf kafiye olsun yahut duygulara dokunsun die değil de tamamen hissettikleri ile yazılmış. Ben çok beğendim. Öyle yersiz zirve cümleler ile ahkam kesmemiş tamamen hissin edebiyatı.
Aşk Buzlu Bir Yanardağ
Aşk Buzlu Bir YanardağFerman Karaçam · Yediharf Az Kitap · 20198 okunma
8/10 puan verdi
Abdülkadir Geylani, ismi bile manen doyurucu. Görmedik lakin okuduklarımızdan duyduklarımızdan canlanan heybetli, vakarlı ve dik duruşlu bir zat. Hakkında biraz okumanız yada bir kaç sohbetini okumanız kafi. Ben bu güne kadar onu tanımayan ismen dahi olsa bilmeyen kimseye rastlamadım. Bir kaç nasihatını dile dökünce etkilenmeyeni... Bana göre Geylan'ın Sultanı tasavvuf da zirve bir isim. Hani derler ya insan amel etmediği şeyi dile getirse pek tesir etmez diye, demek ki o ne diyorsa yapmış ve geçmiş ordan ki tesir ediyor okuyana ve dinleyene. Nefsi ile şeytanla birebir mücadele etmiş ve önce ben demiş. Kendi yanmış pişmiş hatta kızarmış ve öyle insanları irşad etmeye başlamış. Böylece ben yaptım sizde yapabilirsiniz diyip bize hakka giden yoldan konum bildiriyor. Tasavvuf öyle bir şey ki gerçek mana da asla kelimelerle ifade edilemez, anlamak istemeyene anlatılamaz, hissetmeyene dolu gözle bakılamaz. Bir kez ateşe dokunmayan, yananın acısını tahayyül edemez. Sanki Allahu alem o lezzeti bir kez tattırıyor ve sen kalan ömrünü tekrar o lezzete ulaşabilme çabası ile geçiriyorsun yahut kaybetmemeye... Vesselam.
Gaybın Dili
Gaybın DiliAbdülkadir Geylani · Kitsan Yayınevi · 20009 okunma
120 syf.
6/10 puan verdi
Yazar hakkında kitapta da internette de pek bir şey bulamadım o yüzden girişte ki şu notu paylaşayım sizlerle. ▪️ "Aliah Schleifer, Kur'an tefsirlerinden hadislere, fıkıhtan Moriskoların tarihine ve tasavvufa kadar çok geniş bir alanda İslami ilimlerle ilgilenmekte ve eser vermektedir. Daha önce yayımladığımız İslâm'ın Kutsal
İslam'da Annelik
İslam'da AnnelikAliah Schleifer · Gelenek Yayınları · 01 okunma
Reklam
93 syf.
8/10 puan verdi
Hikaye/öykü  nedir? Karakterlerin ve mekanın belli olduğu bir olay örgüsu mü? Bence öykü az lafla çok şey anlatmaktır, hele ki açıklarımıza ve eksiklerimize dokunuyorsa. Zaten edebiyat bu değil mi herkes acıyı, sevgiyi, ihaneti ve mutluluğu yaşadığının en uç duygusu gibi anlatır ve  mühim olan kelimelerin arasına gizlediğini abartmadan okura
Yeraltı Bulutları
Yeraltı BulutlarıBünyamin Demirci · Şule Yayınları · 201920 okunma
124 syf.
·
Puan vermedi
Beğenmedim desem değil beğendim desem değil. Hem sorgulatan, net ve altı çizilecek yerler vardı hem de gereksiz açıklamalarla uzatılan okuyucuyu bunaltan yerler vardı. Yani gerçekten bir deneme kitabıydı ve yazarı bu kitapla tanıdığım iyi oldu bence beklentim çok yüksek değil.
Hz. İnsan
Hz. İnsanDücane Cündioğlu · Kapı Yayınları · 20092,486 okunma
104 syf.
9/10 puan verdi
Bir Not
Bazen insanın içi çok daralır etrafında paylaşabileceği kimse olmaz. Bazen insan içinde ki huzursuzluğu yada bir anlık bir duyguyu dile dökemez tarif edemez ya. Sanki Rasim bey o duygulara tercuman olmuş. Kitap o başı sonu belli, karakter ve mekanlar belli, hiç olmazsa bir olay örgüsünün olduğu cinsten değil. Öyle öyküler değil yani, 2 en fazla 3 sayfalık "an öyküsü" bu da sevgili Rasim beyin tarzıymış. Öykülere girişler genelde uzun tasvirler oluyor ve bu tasvirler bende tefekkür izlenimi bıraktı. Yani ağaçlar çiçekler böcekler öyle derin ve güzel anlatılıyor ki insan bir kez daha hayran kalıyor yaratanın sanatına. Yapılan incelemelerde pek beğenilmemiş olsa da ben çok beğendim. Umarım okurunu bulur.
Toz
TozRasim Özdenören · İz Yayıncılık · 2018267 okunma
344 syf.
·
Puan vermedi
Bardağın dolu tarafını gösteren kitap diyebiliriz bence, hatta kesinlikle insanı Polyana yapacak cinsten.  Kendinizi çaresiz hissettiğiniz, çıkmaz sokak veya derin bir kuyuda gibi hissettiğiniz de bu sıkıntınızı kimseyle paylaşamadığınızda açıp size uygun olan 2 sayfalık teselliyi okuyun. Göreceksiniz ki aslında içinde olduğunuz çaresizlik hissi sizin oluşturduğunuz melenkolik bir durum ve kimseye ihtiyaç duymadan kendi sırtınızı sıvazlayıp "hadi kalk üzülme buda geçer" dersiniz. Kitabın bende ki etkisini şöyle anlatayım; Eşimden beni sabah gün doğarken sahilde ki camiye götürmesini isteyecektim bunu kafamda düşünürken onun erken saatte kalkmak istemeyeceği ihtimaline cevabımı hazırladım "bir günde benim için erken kalk" ve o onda bu cevabımın ne kadar ağır olabileceğini düşündüm ve kendi kendime şöyle kızdım. "Bu adam zaten senin için her sabah sıcak yatağından çıkmıyor mu, aylarca ailesinden ayrı kalıp bayramsız tatilsiz çabalamıyor mu, tabi ki sadece benim için değil ama en az %10 benim için bu fedakarlıklar..." diye epey söylendim ve burdan eşimin beni sevdiği sonucunu çıkarıp mutlu mutlu dolandım. İşte böyle şeyler yaptırdı bana dilerim size de küçük şeylerle  mutlu olmayı aşılar ve geçici hüzünleri geçmeyecekmiş gibi hissetmekten kurtarır. Selam ve dua ile...
Dervişin Teselli Koleksiyonu
Dervişin Teselli KoleksiyonuMecit Ömür Öztürk · Hayykitap · 20176,8bin okunma
166 syf.
·
Puan vermedi
UMUT EDELİM ÜMİDİMİZİ KESMEYELİM. (dolar bile düşecek inan ki :))
Kitap ve yazar hakkında kolayca  ulaşabileceğiniz bilgileri bir kenara bırakıp kitabın bendeki etkisine geçmek istiyorum. Öncelikle kitabı okumama vesile olan sevgili
Emre Bulut
Emre Bulut
'a teşekkür ederim. Kitap öyle bir zamana denk geldi ki kendimi mutsuzluk, huzursuzluk, yalnzlık ve çaresizlik duyguları içinde cebelleşirken ve bunu dışarıya yansıtmamak için maskeler takarak üzerime daha çok yük yüklerken buluyordum.   Ve Frankl bana haddimi bildirdi nerdeyse. Evet durumlar farklı, hayatlar farklı, kişler farklı ama sonuç UMUT ve ÜMİT kavramlarını yaşatmak. Yani en zor anlarda bile geleceği sevildiğini yada sevdiğini düşünmek, hayal kurmak ve belki imkansız gibi görünsede amaç belirliyip sadece ona odaklanmak. İşin ilginç yanı ne biliyor musunuz? Sanki bay Frankl oraya bu kitabı yazabilmek adına gitmiş ve bir piskiyatr olarak kendi duygularını gözlemleyip değerlendiriyor piskolojik olarak ne durmda olduğunu adım adım kaydediyor. Bu durum bana
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche Ağladığında
kitabını anımsattı bilmem sizde aynı fikirdemisiniz? Belki üzerine yazabileceğim daha bir çok şey varken uzatıp bunaltmak istemiyorum. Lakin okuyan birini bulursam uzunca sohbet etmek isterim. Bir kez pdf olarak bitirdim hemen ardından kitabın kendisi ulaşınca elime ikinci kez sindire sindire okuyorum satırların altını çizip not alarak. Mutlaka notlar alınmalı ve kitap hep göz önünde tutulmalı die düşünüyorum. Unutmayalım ki, nefes aldığımız sürece herşey bir gün düzelecek...
İnsanın Anlam Arayışı
İnsanın Anlam ArayışıViktor E. Frankl · Okuyan Us Yayın · 202335,4bin okunma
488 syf.
·
Puan vermedi
Şiir kitaplarına inceleme yazılamaz diye düşünüyorum. Ancak şairi tanıyabilir  veya şiir dilini değerlendirebiliriz. Çünkü şiirlerin hissettirdikleri herkes için farklıdır. Okuyucunun yaşı, cinsiyeti, duygu durumu, maddi durumu bile bu durumu etkileyebiliyor kitaptan ne çıkardığını, beğenip beğenmediğini etkileyebiliyor. Bu sebeple ben şiir nasıl anlaşılırı tartışmaktan yanayım. Yakın zaman da okuduğum Şükrü Erbaş şiirlerine bir türlü odaklanamıyordum içinde çok beğendiğim cümleler olsa da şiirin tamamını sindiremiyordum hatta bu sadece bende mi var diye bir kaç okura da sordum. Ama konumuz bu değil konu şu başkalarının hayranlıkla okuduğu satırlarda ben düşünüyordum. Bu kitapta ise belki bir çok kişiyle aynı cümlede hasretlerimize iç çektik, belki de aynı cümleyi birimiz kendi yazmış gibi benimsemiş diğerimiz okumaktan bile haz etmemiştir. Bazı şairler çok açık neye yazdıklarını  belli ederken bazıları sır gibi saklayıp okuyucuyu zorlar.  Bunları yazarken aklıma şuda geldi insan duygularını paylaşmayı bu şekilde, kelimeleri bir araya getirmekle yapıyorsa ve bu ona özel olan şeyi bizler okurken zaman zaman aynı hissiyatlarla sahiplenip benimsiyorsak bu, şairin duygularımızı kelimelere döküşünün en güzel hali değil midir. Bence herkes şiir yazabilir ama herkes okuyamaz. Herkes sevemez şiirleri, seslendiremez. Çok beğenerek okudum ve okumaya devam edeceğim.  "Çiçeklerin akşamlarını Akşamların çiçekleri Aydınlatır.. Çiçeklerin adlarını Birbirlerine benzemezlikleri Adlandırır."
Çiçek Senfonisi
Çiçek SenfonisiÖzdemir Asaf · Yapı Kredi Yayınları · 20216,9bin okunma
Reklam
424 syf.
8/10 puan verdi
Bir kaç güzel öykü...
Bu kitabı bir sahafın açık arttırması ile uygun bir fiyata aldım. İsmini çok duyduğum ama hiç tanımadığım yazarı bu kitabı ile tanıyabilirim diye düşünmüştüm. Uzun süre kitap okuma hevesim yoktu ki yeniden başlayınca elime aldım bu kitabı. Yazarla ilgili bir biyografi yoktu kitapta o yüzden google sordum. Begrengi, 1939 da Azerbaycan'nın
Seçme Eserleri
Seçme EserleriSamed Behrengi · Yakamoz Yayıncılık · 2019133 okunma
304 syf.
8/10 puan verdi
Kitabın ortalarına kadar  biraz ite kaka geldim, konudan çok çabuk kopabiliyor ve içinde olduğumu hayal etmek zor oluyordu. Lakin yazar bir yerden sonra okuyucu ile heycanlı sohbetler yaparak öylesine çekti ki içine gözlerimi ayırmakta zorlanmaya başladım. Artık bilmediğim kelimelere çokta takılmadan devam ediyor ve heycanla devam ediyordum. O kadar iyi tasvir ediyordu ki duyguları, adeta hissediyordum bazılarını. En çokta karakterlerden Bert'in, bir kadının, bir annenin hayal kırıklığını anlattığı yer: "Haydi, azizim, bana son bir hediye olarak şu maskeni ver, onu yadigâr diye saklayabilirim,  ben onu sevdim, onu tanıyorum ve o senin yüzünden birdenbire düşünce, altından çıkan fizyonomi bana çok yabancı geliyor, gayri beşeri olacak derecede yabancı geliyor, bu yeni yüzü tanımıyorum, .... " "... çocuğum ve ben, maskenizi bavuluma koyarak efendi, yarın erkenden gideceğiz."  Gibi hayranlıkla okuduğum satırlar oldu. Bunu tek başına paylaşmak anlam ifade etmiyor olabilir o yüzden okumalısınız eminim sizde beğeneceksiniz. Kitabın sonunda yazarın karakterlere dahil olması da ayrı bir heycan vericiydi. Başta sıkılsanızda iyi ki okudum diyeceksiniz.
Bir Akşamdı
Bir AkşamdıPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 20201,812 okunma
168 syf.
8/10 puan verdi
Pek alıntı paylaşamadım ama kitabı çok verimli buldum. Niyetiniz evladınızın minik kalbine Kuran-ı Kerim nakşetmek ise bu konuda kollarımızı sıvamak yerine duygularımızı ve ruhumuzu hazırlamak gerekir. Merve hanım bu konuda hem eğitim almış hem yaşamış bize bu sürecin gerek bir eğitimci gerek ebeveyn olarak nasıl işleyeceğini tecrübesi ve deneyimleri ile aktarmış. Şu bir kesin ki çocuklarımız aynalarımızdır biz neyi ne kadar seviyor saygı duyuyor isek onlarda da böyledir. Merve hanımdan şunu kendime bir ders olarak aldım. "Sevdirerek öğretmek" yani ne kadar öğrendiği değil ne kadar severek öğrenmek istediği önemli. Bu konuda bir hevesiniz varsa mutlaka size de bir şeyler katacaktır. Niyeti olan herkesin muvaffak olması duası ile...
Çocuk Kalbinde Kur’an
Çocuk Kalbinde Kur’anMerve Gülcemal · Cezve Kitap · 2017233 okunma
96 syf.
8/10 puan verdi
EĞER BİR DAMLA DENİZ OLURSA HER DAMALANIN GENİŞLİĞİ SAHRA OLUR
Sevgili
Mutâlî’
Mutâlî’
hocam beni üçüncü kez müthiş bir kitap ve yazarla tanıştırdı kendisine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Daha önce bu şairden bir haber yaşayışımdan sebep kendime öfkelensem de bir yandan da belki uygun zamanın gelmesini beklemişimdir diyorum. Kalemi bana
Sezai Karakoç
Sezai Karakoç
ve
İslami Benliğin İç Yüzü
İslami Benliğin İç YüzüMuhammed İkbal · Hece Yayınları · 201933 okunma
226 syf.
·
Puan vermedi
BENİ SEVMİYOR MU?
Kitabın ilk sayfalarında şu cümlenin altını çizdim "İçten olmak yetmez. Eğer sevgi iletişiminde etkili olmak istiyorsak, öncelikle eşimizin baskın sevgi dilini keşfetmek ve öğrenmek zorundayız." Bence bu sadece eşler için değil sevdiğimiz herkes için geçerli şayet aynı dilde ifade edemiyorsak anlaşmazlık kaçınılmaz oluyor. Kitap size çeşitli metodlar veya testler sunmuyor sadece insanların sevgi gösterme ve hissetme durumlarının kişiden kişiye değiştiğini ve sizin bunları keşfetmenizi sağlıyor. En basit örnek şu olabilir ; her anne baba evladını sever ama buna rağmen çocuk beni sevmiyorsunuz diye isyan eder ve bunu yaramazlık yaparak, öfkelenerek, kendine veya çevresine zarar vererek belirtir. Kitabı okuyarak kendinize yapacağınız iyilik ise tamda burda beliriyor siz seviyorsunuz ama o hissetmiyor, neden...?  Cevabı okuyunca keşfedeceksiniz sadece çocuğun değil aynı zamanda eşinizin ailenizin de sevgi dilini keşfedip (onlarada kendi dilinizi öğreterek) çok daha sağlıklı ilişkiler kurabilirsiniz.  Selâmetle...
Beş Sevgi Dili
Beş Sevgi DiliGary Chapman · Koridor Yayıncılık · 20128bin okunma
246 syf.
10/10 puan verdi
Dikkat! Dikkat!
İnsanlığa Son Çağrı! Evet, insanlığa din, dil, ırk ayırmadan tüm insanlara yapılmış bir çağrı ‘’yavaşlayın’’! Bir durun ya bir durun nedir bu acelemiz nereye koşuyoruz hangi amaç bizi içinde bulunduğumuz anın tadını ve rahatlığını yaşamaktan alıkoyuyor. Neden durup doğayı ve insanları izlemeyi tefekkür etmeyi denemiyoruz. Daha kitabın önsözünde yazar dürtmeye başlıyor sizi kaldır kafanı ekranlardan hatta bazen kitaplardan dur ve dinle kendini, duygularını sen bir robot değilsin. Kendimizi kaybettiğimiz o ekranlar, arabalar teknolojinin ilerlediği insanlığı robotlaştıran her şeye ve en önemlisi paraya olan bu bağlılığımız ve rekabetimizin sonu nereye gidiyor. Birçoğumuz farkındayız aslında ne kadar hızlı yaşadığımızı her gün geçtiğimiz yollarda ki nesneleri bile fark etmeyecek kadar körleştiğimizi. Peki, ne zaman kendimize bir DUR deyip uzun bir yürüyüşe çıkarak kendimizi dinleyeceğiz. Ben dinliyorum ve düşünüyorum, yaşımın kadını mıyım, bilmem gerekenler ve yaşadıklarım yaşımın verdiği olgunluğun üstünde mi altında mı? Peki ya on yaşında ki yeğenimin ‘’istediğim tableti almazsanız intihar ederim’’ demesi o yaşta ki bir çocuğun cümlesi mi… Ya evde varlığına tahammül edemediğimiz geçmişimiz, çocukluğumuz, anılarımız ve varlığımızın emektarları olan yaşlılarımızı koca evlerimizin bir köşesine sığdıramayışımız. Onları kabul etmemekle aslında neler kaybettiğimizi bilememek. Kitabı okurken fark ettim de meğer ne kadar boş ve anlamsız bir ömrüm var. Neyse ki hala geç sayılmaz. Okunup okutulması gereken bir kitap istifade edebilene.
Yavaşla
YavaşlaKemal Sayar · Kapı Yayınları · 20209,5bin okunma