Kitap hakkında yine, adetim olduğu üzere uzun uzun bir yazı yazmayacağım bu defa. Kitapta nişanlısı olan bir kadına aşık olan birinin ona karşı duyguları, bu konuda yaşadığı iç çatışmaları anlatılıyor.
Ama kitapta esasen bahsetmek istediğim tek bir şey var diye inceleme yazmak istedim, tam da bu yüzden kısa keseceğim.
Yazar sürekli kendi ülkesinin dilindeki çeşitli sözcüklerin, birbirleriyle kafiye oluşturmasıyla dillerine yerleşmiş, gelenekselleşmiş kullanımlara referans ediyor. Mesela dillerinde hasret ile hapis kelimeleri arasında 1 – 2 harf değişik o kadar. (1 – 2 harf demişken, çevirmen de Dan’lerin mitolojilerindeki Valhalla’yı Vallaha diye çevirmiş bir dipnotta, gülün ama ciddiye almayın).
Şimdi bu kelime benzerliği aslında şiirde kolaylaştırıcı bir işlev görebilir. Ancak buradan hareketle sanki bütün dünyada böyle bir zihniyet ve kanun hakimmiş gibi hareket etmek, buna dayanarak bazı çıkarımlar yapmak yanlış. Yazarın bu hatalara defalarca düştüğüne şahit oluyorsunuz…
Burada da yine düşünmemiz gerekiyor gerçekten. Bizim kültürümüzde var olan çeşitli anlayışlardan hareketle dünyaya dair çıkarımlar yapmak ve bu çıkarımların da evrenselliğinin zorunlu olduğunu varsaymak ne kadar doğru olur?
Bizler ve bizim kültürümüzdeki çeşitli kabuller, sadece belirli bağlamlarda geçerli olabilirler. Bunu unutmamak gerekli ve bunun hatırlatılmasının gerekli olduğunu düşündüğüm için inceleme yazarak belirtmek istedim.
Keyifli Okumalar…