Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülçin Tezcan

Gülçin Tezcan
@GulcinTezcan
40 okur puanı
Eylül 2017 tarihinde katıldı
Reklam
"Hayatta bir kariyerin sağladığı avantajlar, sıkça yapıldığı gibi sırf dolarlar ve sentler üzerinden değerlendirilmemelidir. Insan bir şey ekiyorsa ve kimse ondan birşey biçemiyorsa asıl o zaman pişman olmak için haklı sebep vardır."
Sayfa 205Kitabı okudu
Bu daha önce yalnız yalnızca bir kez denendi ve sonuç tam bir fiyasko oldu, film patladı. Uzun metrajlı çizgi filmlerden herkes nefret ediyor. O halde yapalım.
Sayfa 147Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
1860'lara gelindiğinde, yeni nesil elektrik mühendisleri teller aracılığıyla ses iletimi üzerine deneyler yapıyordu. Bunlardan ikisi, Amerikalı mühendis Elisa Gray (1835-1901) ile ingiliz mühendis Alexander Graham Bell (1847-1922), 1876 yılının Şubat ayında New York'taki ABD Patent Dairesi'ne aynı gün ayrı ayrı patent başvurusunda bulundular. Uyuşmazlık mahkemesi Bell'in lehine karar verdi çünkü avukatı onun patent başvurusunu Gray'inkinden iki saat önce teslim etmişti. Böylece Bell tarihteki yerini almış oldu. Bu arada Grey'e ne oldu dersiniz? Gray'in sonradan ögrendiğine göre meğerse avukatı Patent Dairesi'ne giderken yolda öğle yemeği için bir lokantaya uğramış. İşte, ölümsüzlük ile sıradanlık, şöhret ile tanınmazlık arasında bu denli ince bir çizgi var.
"Başarının mutluluğa götürmediği,mutluluğun başarıyı yarattığı söylenir."
Reklam
"Eğer bir şeyi bütün olarak görebilirsen", dedi, "hep güzelmiş gibi görünür. Gezegenler, yaşamlar... Ama yakından bakıldığında bir dünya yalnızca toz ve kayadan oluşur. Günden güne yaşam daha da zorlaşır, yorulursun, ritmi kaçırırsın. Uzaklığı ararsın-ara vermeyi. Dünyanın ne kadar güzel olduğunu görmenin yolu, onu ay gibi görmekten geçiyor. Yaşamın ne güzel olduğunu görmenin yolu ölümün bakış açısından bakmaktan geçiyor."
Sayfa 166Kitabı okudu
Iyi indirgemecilik (hiyerarşik indirgemecilik de denir) ise bir bilim dalının yerine başkasını geçirmek değil, bu bilim dallarının bağlantılandırılması veya birleştirilmesidir. Bir bilim dalının yapıtaşları, başka bir bilim dalı tarafından mercek altına alınır. Adeta kara kutular açılır ve vadeli senetler nakit paraya çevrilir. Coğrafyacı, kıtaların bir zamanlar birleşik olduğunu ve ayrı kıta sahanları üzerinde bulunmalarından ötürü ayrıldıklarını söyleyerek, Afrika sahil şerifinin Amerika sahil şeridine nasıl şeklen oturduğunu açıklayabilir. Kıta sahanlarının neden hareket ettiği sorusu jeoloğa geçer ve o da magmanın yukarı çıkışının kıta sahanlarını ittiğini anlatır. Magmanın nasıl bukadar sıcaklaştığını açıklaması için fizikçiyi çağırdıklarındaysa, o da Yerküre'nin merkezindeki ve yerkabuğundaki tepkimeleri açıklar. Bu bilimcilerin hiçbirinden vazgeçilemez. Tek başına coğrafyacı, kıtaları hareket ettirmek için büyüye başvuracaktır, tek başına kalan fizikçi ise Güney Amerika'nın şeklini öngöremezdi.
Manu ne demiş: Kadınların saygı gördükleri yerde ilahî varlıklar sevinir; hor görüldükleri yerde Tanrı'ya dua etmek yararsızdır.
Sayfa 353Kitabı okudu
Abbas Beati Martini
O zaman, hekimle başdiyakoz arasında, o devirde âdet olduğu üzere bilginler arasındaki bütün konuşmalara girizgâh teşkil eden; ama birbirlerinen canı gönülden nefret etmelerine de engel olmayan o iltifat ve kutlama fasıllarından biri başladı. Aslında bugün de durum farklı değildir; bir başka bilgine iltifat eden her bilginin ağzı, balla tatlandırılmış bir ödsuyu kâsesidir.
Sayfa 224Kitabı okudu
'ANAГКН' Taşa oldukça derin kazınmış ve yüzyılların aşındırmasıyla kararmış bu Yunanca majiskül harfler, onları oraya yazanın Ortaçağ'dan biri olduğunu ele vermek istermiş gibi biçim ve durumlarına sinmiş gotik hat sanatına özgü belli belirsiz kimi özellikler ve hele içerdikleri kasvetli ve uğursuz anlam, yazarı derinden etkiledi. Eski kilisenin alnında bu suç veya musibet damgasını bırakmadan dünyayı terke razı olamamış bu azap çeken ruhun kim olabileceğini sordu kendi kendine, tahmin etmeye çalıştı. O günden bu yana o duvar badanalandı ya da kazındı ve yazıt da kayboldu. Zira, neredeyse iki yüz yıldan beri Ortaçağ'dan kalma mimarlık şaheseri kiliselere böyle davranılıyor. Yıkımlar, sakatlamalar dört bir yandan geliyor, dışarıdan olduğu gibi içeriden de. Rahip badanalıyor, mimar kazıyor, ardından halk çıkageliyor ve yıkıp geçiyor... Böylece bu kitabın yazarının burada yaptığı mütevazı anıştırma dışında, Notre-Dame'ın karanlık kulesinin duvarına kazınmış o gizemli sözcükten ve bu denli melankolik biçimde özetlediği o insan kaderinden, bugün hiçbir iz kalmamış oluyor. O duvara, o sözcüğü yazmış olan adam, birkaç yüzyıl önce kuşakların içinden silinip gitmişti; şimdi sözcük de kilisenin içinden duvarlarından silindi, belki bir süre sonra kilisenin kendisi de yeryüzünden silinecek. Bu kitap, o sözcük vesilesiyle yazıldı. Şubat 1831
Reklam
Insan, düzen düşmanı
Ölümle yüz yüzeyken herşeyin anlamsız olduğunun görüldüğü o saçma ilham ânı çıkageldiğinde, diyalektik materyalizm matematiksel yapısını birden gösteriverir. Insan, kurnazlıkla kurulmuş köprülerden bir uçuruma düşer ve kendisini ikonların büyüsüne bırakmayı yeğler.
Sayfa 201Kitabı okudu
Beta ya da Mutsuz Aşık
Kendi yaşamını kurtarmak için çocuğunu ölüme bırakan bir kadını kınamak kolaydır. Ama rahat kanepesinde kurulmuş okurken, o şanssız kardeşini kınayan bir kadın, kendisi ölümle yüz yüze gelecek olsa, içinde korkunun sevgiden daha güçlü bir duygu halini alıp almayacağını düşünmelidir. Bunun yanıtı belki evet, belki de hayırdır -ama bunu kim baştan kestirebilir?
Sayfa 125Kitabı okudu
Batı
"Bilindiği üzere en büyük keşifler birçok bilim insanının uzun süreli, herhangi bir karşılık beklentisi olmaksızın sürdürdükleri ve başlangıçta hiçbir somut sonuç getirmeyen emeği sonucu gerçekleştirilir."
"Eğer iki kişi kavga ediyorsa ve bunlardan biri sağlamından yüzde 55 haklıysa, pek güzeldir ve itişip kakışmaya hiç mi hiç gerek yoktur. Ama ya biri yüzde 60 haklıysa? Aman ne alâ, büyük kısmettir ve otursun kalksın da Tanrı'ya şükretsin! Yüzde 75 haklı olana ne demeli? Bilge insanlar, bunun bayağı şüpheli birşey olduğunu söylerler. Peki, ya yüzde 100 haklı olan! Yüzde yüz haklı olduğunu söyleyen biri iğrenç bir zorba, korkunç bir eşkıya, alçağın önde gidenidir." KARPATALTI'DAN IHTIYAR BIR YAHUDI
Birinci Çözüm: Sürmek
1937 ila 1941'de dört kere terfi etti; ondört ay içinde teğmenlikten yüzbaşılığa yükseldi, bunu izleyen birbuçuk sene içinde yarbay oldu. Eichmann yarbaylığa, Ekim 1941'de, Nihai Çözüm'de oynayacağı ve sonunda Kudüs Bölge Mahkemesi'ni boylamasına neden olacak rolün belirlenmesinin hemen ardından yükseldi.
"Bana bak", dedi. "Sen balık olsaydın, Tabiat Ana sana da göz kulak olurdu, değil mi? Tamam mı? O balıklar kış geldi diye ölüverecekler sanma, tamam mı?"
Reklam
Öyle günahlar vardı ki hatırası işlemesinden daha çekiciydi; öyle zaferler vardı ki arzuları değil de kibri besleyip doyurur, duyulara verebileceği keyif ve tatmin duygusundan çok daha fazlasını zihne verirdi.
Sayfa 186Kitabı okudu
Yaşamı arıyorsun, arıyor, ve parlıyor ve taşıyorsun Yerin derinlerinden seni çeken tanrısal ateş, Ve sen ürpertici istekle Etna'nın alevlerine atıyorsun kendini. Kabarcıkları böyle erir şarapta, coşkunun Kraliçesinin, ve ama sen! Ah Şair, salt kendi zenginliğine, Keşke kurban etmeseydin kendini, O içinde kaynayan kadehte! Kutsalsın sen gene de benim için, Seni bizden alan, yiğitçe öldüren dünyanın gücü gibi! Ve izlemek isterdim, o derinliğe değin, O kahramanı, tutmasaydı aşk beni. Hölderlin "Empedokles'in Ölümü"
Sayfa 128Kitabı okudu
Bu dünyada insanların korktuğu tek şey ögrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü ögrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı. Dünyaya olan kayıtsızlıkları bazan o kerteye varıyordu ki, kendilerine altın ve gümüşten, zevk ve safadan, lezzet ve şehvetten bir âlem kurup, keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı. Oysa Uzun Ihsan Efendi, Dünya'nın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi. Her insan şu ya da bu şekilde dünyayı okumalıydı.
Herşeyin esası mantık
- Şu bir şişe suyu bu yere döksem ıslatır mı ıslatmaz mı? -Islatır Müdür bey, ıslatır!
Sayfa 245Kitabı okudu