Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Hanne
Hanne
@Hannekitap
Kitaplara sığının
Samsun
69 okur puanı
Ocak 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Kerem ile Aslı
Kerem, Aslı'nın yolunda bir ömrü feda etmiştir, gelen gidene hep ondan haber sormuştur. Ahları vahları her menzilde kat be kat artmıştır...Ne yollar bitmiştir ne de Keremin sabrı. Görenin saygıyla buyur ettiği bir makama ulaşmıştır Kerem...
Yarını bilmeden varlığı, yokluğu bilmeden sabrın en sert kuyularında yol almak onunkisi .Benden vazgeçerek "ona" varmak..
Okurken bile biz Aslı 'yı aramaktan sıkıldık bunaldık, yeter be dedik ama Kerem ne yoluna duranlardan sıkıldı ne de Aslı "yı aramaktan. Kitabı halk hikayesi olduğunu unutmayarak okumak lazım ,günümüzde böyle hikayeleri pek dikkate almıyoruz.böyle aşkların varolabileceği umudunu taşıyor sadece yürekler; taşımasa bile keşke olsa diye söyleniyor...
Bizim kültürümüz, özümüz, aşk anlayışımız bu, kim ne söylerse söylesin. Bizim dilimiz hala Kerem ile Aslı yı söyler durur. Aşk deyince onlar ve niceleri akıllara gelir.
Buda benden birkaç satır olsun :
Kavuşmak derken mekan bildiren de kim ?
Yarınlar dediğimizde günlerden bahseden de kim?
Bizim görebileceğimiz ancak bizde olan...
Varmak derken dünyadan bahseden de kim ?
Alemleri âlimler bilir ancak
Alemlere kavuşmayı aşıklar yaşar ancak .
Hayat güzel midir?
Mustafa Kutlu'nun birçok hikayelerinin bir arada olduğu ilk kitabını okudum.
Genel olarak hayat neyse işte bize de o kadar yakın hikayelerdi . Kutlu,hiçbir zaman bizden kopmuyor. Gelenek neyse o .
Sokakta, yanımızda, karşımızda bulunan insanların hayatlarıyla başbaşayız. Basit diyemeyeceğim kadar değerli, çok edebi diyemeyeceğim kadar hayattan. Bu sade dilin nasıl bu kadar fikrimizi genişletmeyi başardığını bilemiyorum. Okudukça içimin ısındığı hissettim. Özet olarak şu cümleyi kurabilirim
Yazar;"kaçırdığımız yerlere nokta koymuş gibi."
İçindeki hikayelerin hepsi okunmaya değer ama bazılarını daha ön planda denilebilir.
En beğendiklerim arasında ;Karga ,çiğdem güzeli, karpuz hikayeleri.
Kitaptan altını çizdiğim yerleri şuraya bırakıyorum;
-Yahu baba,eller her geçen gün büyüyor, biz küçülüyor.
Babası acıyla gülümsedi.
- Oldu oldu. Küçük güzeldir.
- Hıh ! Küçük güzelmiş, ne yani,laf mı bu şimdi.
-Sen bırak dükkanı, bir şey soracağım.
-Buyur
-Laleler açmış gördün mü?
- Ne Lalesi ya !
...
Hiç yoktan işte oluyor böyle şeyler.
Kimsesi olmayanın, garibanın üzerine yıkılıyor suç. Suçsuz yere yatan çok.
...
Güzellik böyledir; çocuk da olsa ,yaşlı da olsa, dilinden anlayanı yüreğinden vurur.
...
Tehlikeli Oyunlar
Başlarda sıkıcı geldi diye başlarındayken yazıyorum bu satırları.
Yer yer beni ironik benzetmeriyle güldüren, şimdi de neyden bahsediyor diyerek hafifçe belirmeye başlayan bir kitap. Yazar kendiyle konuşuyor galiba, ben de kendini bile anlayamayan birini anlamaya çalışıyorum .
"Anlamak için, insanın bazı eksik yönleri olmalı" imiş
Ne
Okur Takip Önerileri
Hayat bazılarımızı yoklukla bazılarımızı varlıkla sınar.
Bu kitapta küçük bir kız ve onun dünyasıyla başbaşayız.
Hep içimizde anlatamadıklarımız var deriz, ama o küçük kızın içinde kızgınlıkları, üzüntüleri, korkuları, başarısı hepsi ama hepsi içinde saklı. Bazen de o kızda olup bizde olmayan bir çok şeyi de gördüm. İçimizde bir müzik var ama duyan gören pek yok.
Birçok kelimemiz olmasına rağmen içinde sevgi cümlesi çok az sanki onlar bize bir ücret karşılığında verilmiş gibi onları hep tasarruflu,temkinli kullanıyoruz. En yakınlarınıza bile söyleyemiyoruz sevdiğimizi... fiziksel engelimiz belki yok ama kalbî engellerimiz var.
ah momo
Başlıkta olduğu gibi ah Momo diye başladım. Kitabı bitirdiğim baya olmasına rağmen çok beğendiğimi dile getirmek için inceleme yazmak istedim. Çok beğendiysem eğer günler geçmesine rağmen hatırlamam gerekirdi değil mi ? Üslubum farklı olduğunu düşünüyorum çünkü Oğuz Atay okuyordum biraz önce o yüzden kafamın karışıklığı bir takım saçmalamalar doğurabilir.
Evet kitaba dönecek olursam hiç alışkın olmadığım ve olmadığımız bir kızın hikayesiyle başlıyor kitap. Çünkü kızın ismi bir garip ve hayatı hakkında pek bir bilgiye sahip değiliz. Birazda mantık dışı olaylar gerçekleşiyor. Ama bir dakika, zaten kitap mantıklı matık dışı. Başlangıç olarak vermesi de çok doğal.
"Zaman " ana konu bu aslında ve bunu yazar bize en basit ve bizim en anlayacağımız ( herkesin kendi anladığı tabiki de) dilden "buz devri" izlermişcesine anlatıyor. Ama böyle dediğime bakmayın olaylara kapılıp bir anda kitabın sonunda buluyorsunuz kendinizi. Sonrada biraz, hatta baya bir düşünüyorsunuz
- vay be zamanda neymiş ? Bu kadar da değerli miymiş ? Biz hangi oyunun içerisindeyiz ?
Velhasılkelam zaman akmakta olan, yaratılmış bir şey ve bizde içindeyiz. Ya zaman bize ayak uydurur ya da biz ona. Kim kimi yiyip bitirirse o kazanır. Keyfimiz, sevdiklerimiz yerindeyse neden değerlendirmeyelim.
Gelecek nesiller bizim vakit harcayıp mutlu olamadığımız şeyler ellerine geçince ne olacak ? Dünya aynı dünya,ne sorunların ne de eksiklerin sonu gelmeyecek olan bir yer.
Hayallerimiz en güzeli ne kadar zamanımız varsa onlar için ,"şimdi için" harcayalim .
Çocuk kalabilsek keşke ...diyerek bitirdim.
Her şeyi en saf haliyle görebilsek, kendimizi düşünmeden ekmeğinizi , duygularımızı paylaşabilsek. İnsan olmak en çok çocukken mi yakıştı bize ? Ölümün öldürmenin kötü olduğunu sadece çocuklara mı yasakladılar. Bu kurallar dünyasında herkes kendi kurallarıyla mı oynayacak ? Kim kimin nefesine karar verebilir ki ?
Bu sadece yıllar öncesi bir hikaye değil . Bugün hala dünyada çocuklar öldürülüyor... birbirlerinin elinden tutarak.
Zamanın tam bu kitabı okumak için ayrılmış olması beni altüst etti. Bu mükemmel hikaye beni alıp savurdu al işte sen busun, senden öncekiler de aynısını yaşadı. Dava dediğin gençlik bir heves idi dünya geldi bırakıp gittin dedi . Yaşanmış , yaşanacak ve yaşanan bir çok hayatı anlattı.
Mustafa Kutlu'nun şuana kadar en sevdiğim hikayesi oldu. Kurcalamak yerinde kalsın beni söküp yerinde bıraktı . Keşke iyi bir örneğide bıraksa idi yanımıza ne olmamalıyızdan ne olabilirizi anlatsaydı biraz bize. Belki de hala ne olmamamız gerektiğini tam idrak edememişizdir. O yüzden cümlelerin ortasına boşluklar bırakmıştır. O boşluklar için ne çok çaba harcıyoruz,harcıyouruzda geriye yine o boşluklar kalıyor. Bir heyecan arıyoruz kendimize gerçeklerle yüzleşince olduğu yerde bırakıp kaçıyoruz. Olan makamın mevkinin ötesini gören "Kerim" gibilere oluyor. Onlar hep ümitli... sahiplenecek ,kulu kölesi olacak bir "Murat Abi" bekliyor sadece.
Daha önce okumalıydım dedim kendi kendime böyle dediğim kitaplar pek azdır. Abartmıyorum, geçmişten geleceği gören bu hikaye beni çok etkiledi. Hikayenin ardından sonumuzun böyle olmaması için dua ettim.
Hanne...
Yazarın ilk okuduğum kitabı. Uzun zamandır takip ettiğim ama kitabını alıp bir türlü okuyamadığım bir yazarı son çıkan kitabını okuyarak tanışma fırsatı buldum.
Kitaba başlamadan önce bu isme olan ilgimin etkisiyle çok büyük beklentiyle ve hevesle başladığımı not düşmeliyim.
Başlarda herhangi bir roman gibi başlayan kitap,Hanne adındaki kahramanımızın ruhsal süreciyle giriş yapar. Her ne kadar başları durgun bir şekilde devam etsede azmimizi kaybetmeden kendimizi Hanne 'nin ruhsal yolculuğuna ve yaşadıklarından ötürü kendine ve çevresine yabancılaşması süreci bizi içine alır. Romanda zaman zaman kendimi bulduğum, anlatılanları yaşadığım zamanların duygularına kapıldım.
Ayrıca romanda günümüze yabancı kalmayıp, güncel sosyal ortamlardan parçalar bulmak beni mutlu etti.
Romanın sonunda aslında daha yeni bir hikaye başlayacakmış izlenimi uyandırdı bende.Son 70 sayfasına doyamadığımı söyleyebilirim.
Kısacası birinin acılarla başladığı bir hayatı kendinden uzaklaşarak çözüm üretmeye çalıştıkça daha da dibe batması,gerçeklerden ne kadar kaçarsa en olmadık yerde onunla yüzyüze geleceğidir. Sonunda aynadaki yansımayı bırakıp ,kendine varma yolculuğudur.
İffet...
Günümüzde anlamını bile bilmediğimiz, duyduğumuzda bize neydi acaba derdirten, artık bırak yaşamayı,lugatımızda bile bulundurmadığımız bir kelime.
Ve bu kitap iffetin hayat bulmuş şekli, hali, tavrı kimdir? sorusuna somut bir şekilde karşılık veren ,her satırında; iman, hakikat,dua , tevekkül, sabır bulabileceğiniz Hz Meryem'in eşsiz hayatını anlatan bir gönül kitabıdır.
Küçük yaşlarda okumayı önermediğim bir kitap.Okuma alışkanlığı kazanmış belli bir seviyeye gelmiş kişilerin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Ben bu hatayı yaparak küçük yaşlarda okumuştum ve pek birşey anlayıp saçma bulmuştum
İnsan,her yerde insan ,insan, küçükken de insan yaşlıykende insan.
Fıtrat bu ,güzelin yanında çirkin, kötünün yanında iyi olacak elbet.
Başlarda neyle karşılaştığımı anlamadığım bir kitaptı daha sonra alıp götürdü.Her ne kadar çocukların davranışlarına anlam verememiş olsamda sonunda kitap beynimde daha da pekişti.
