“Ne yaptıklarını bilmeyen insanları cezalandırmak barbarlıktır.” cümlesiydi. Kız arkadaşının amcası eline bir İncil tutuşturduğunda, özellikle İsa’nın şu sözleri dikkatini öekti : “Bağışla onları çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar.”
Doğru konuşarak onları değiştiremezsin, kendileri öğrenmek istemelidir, onlar öğrenmek istemiyorlarsa bir şey yapamazsın, ya çeneni kapar ya da onlar gibi konuşursun.
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyadan ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim .
Ama öte yandan, çocuklarda şu garip duygu yoğunluğu vardır, büyüdüğünüzde erişilmesi mümkün olmayan bir şiddetle bir şeylere özlem duyarsınız, zamanın önünüzde uzadıkça uzadığını ve ne yaparsanız yapın, sonsuza dek böyle devam edebileceğinizi hissedersiniz.
Gerçek mutluluk, yavaş yavaş, azar azar gelir ve bu bizim hayata bakış açımızla, çevremizle, çevremizdekilere karşı davranışımızla doğrudan doğruya ilgili ve orantılıdır. Mutluluk, birbirini tamamlayan ufak tefek şeylerin birikmesinden doğuyor.