"Bu sevda bahar gibidir Halil'im; adama her yan güllük gülistanlık görünür, kokulu görünür, hoş görünür. Adamı esrik eder, mahveder. Bir de bunun yazı var, kışı var. İnsan ömrü hep bahar değildir yavrum."
Akıl gücü kaba güçten üstündür, düşünceye gem vurulmaz, özgür düşünce tutuklanamaz, susturulamaz, alt edilemez, olaylar nasıl gelişirse gelişsin, gelecekte egemenlik kaba kuvvetin değil, özgür düşüncenindir.
Bizler, hayatta kalma makineleriyiz. Genel olarak bilinen bencil molekülleri muhafaza etmeye körlemesine programlanmış robotlarız. Bu, beni hâlâ hayrete düşüren bir gerçektir.
Böylece küçük Yusuf, bir sur harabesi üzerinde çıkan bir yabani incir ağacı gibi, biraz sıkıntılı ve şekilsiz, fakat serbest ve istediği gibi büyüyor, gelişiyordu.
Tam böyleydi durum. İnsanların gözünde giderek yükselirken, aynı anda hayat da benden o kadar eksiliyor, ayaklarımın altından çekilip gidiyordu. Madem öyle, ölmeye hazır ol!
Sayfa 71 - İşe Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
...ne kadar anlamsız olursa, öze o derecede yakın ve açık oluruz. Budalalık düzdür, kurnazlıktan yoksundur; zekâ hileye,sinsiliğe başvurur. Akılda namussuzluk; aptallıkta doğruluk, namus vardır. Beni umutsuzluğa vardıran durumu ne kadar budalaca ortaya sersem o kadar kârlı olurum.
Sayfa 313 - İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Halkın sessiz, bitmez tükenmez sabırla dolu bir kederi vardır. Bu keder kabuğuna çekilmiştir, hiç sesi çıkmaz. Bir de gözyaşlarıyla taşan, sonra da kendini kapıp koyveren bir keder vardır. Bu hal en çok kadınlarda görülür. Ama bu da sessiz kederden daha hafif değildir. Sızlanmanın doyurucu yanı içteki acıyı deşip taşırmaktan ibarettir. Böyle bir keder avunma da istemez, çaresizlik onun besinidir. Sızlanmalar, kanayan yarayı büsbütün azdırmak ihtiyacından başka şey değildir.
Sayfa 56 - İş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Sevişirken iç içe geçen, solukları karışan, birbirine en yakın hale gelen insanların, sonradan bu kadar yabancılaşmasına, hatta can yakmaya çalışmasına hep hayret etmişimdir. Önce en büyük haz, sonra en büyük can yakma, ne tuhaf!