Balkan Harbinden yorgun çıkan bir ordu, kendisini daha hazır hissetmeden, büyük Cihan Harbinin ortasında buluyor. Hem müttefiklerin Cephesi’nde hem de kendi topraklarında bir çok cephede çarpışmak zorunda kalıyor, Sarıkamış’ta donan asker Sina çöllerinde kavruluyordu. İşte böyle bir ortamda Hicaz bölgesinde Şerif Hüseyin’in isyanı başladı. Bu zor zamanda kutsal topraklarda neler yaşlandı? Yüzyıllarca kutsal topraklara hizmet etmiş bir millet nasıl geri çekildi? Tüm yaşananlar da hükümeti devralan İttihat ve Terakkinin payı nedir? Paşalar arasındaki çekişmeler, yanlış sevkiyatlar ve tüm bu olumsuzluklara rağmen Medine’nin savunması nasıl gerçekleştirildi? Fahrettin Paşa sadece dini duygularla mı hareket ediyordu, yoksa belirli bir stratejisi var mıydı? Bütün zorluklara rağmen şehir nasıl müdafaa edildi? İngiliz casuslarıyla kaynayan Hicaz topraklarında daha neler yaşandı? Tüm bu soruların cevaplarını bu eserde bulabilirsiniz.
Ayrıca yazar hadiselere bizzat şahitlik etmiş bir Kızılay çalışanı aynı zamanda gazeteci. Eserin üslubu gayet akıcı ve çok güzel. Verilen örnek mektuplar ve Telgraflar kitaba ayrı bir üslup katıyor. Osmanlı’nın bu son çırpınışları ve yukarıdaki soruların cevaplarını merak edenler için şiddetle Tavsiye ederim.