Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.29
Bir okurun notdefteri
Bir okurun notdefteri
@bir_anidefteri
ogretmen
Edmonton, Alberta
45 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Herkese merhaba Guzel gunesli bir 1 Mayis gunu Ben de cok yakin zamanda bitirdigim kitabim icin guzel bir gorsel cekme alani ariyordum Tam da gunesin cok guzel yansidigi su guzel saatleri degerlendirmek istedim Hem de kitabimi yorumlamak istedim.
Turk edebiyati klasiklerinden birisi olan Halid Ziya Usakligil'in Mai ve siyah adli eserini kisa bir sure once okudum. Once kisaca konusundan bahsetmek istiyorum. Ahmet Cemil, sair olma hayaliyle yasayan universite ogrencisi bir genctir. Aslinda gayet siradan orta halli bir ailede buyumustur. Ancak babasi erken yasta vefat edince hayatin zorluklariyla basbasa kalirlar. Zaten kitabin esas konusu da burdan sonra basliyor. Ahmet Cemil'in hayati bir anda degisir. Genc yasinda hem okumak hem calisip ailesini gecindirmek zorundadir. Onun bu zorlu hayatindan bir kesiti okuyoruz bu kitapta.
Kitabi okurken hissettigim duygu sanki bir turk filmi izliyorum hissiydi. Daha cok Ahmet Cemil'in duygularina agirlik verilmisti. Ondan dolayi biraz agir gitti. Yani cok kisa bir ani sayfalarca betimlemisti yazar. Bu durumdan dolayi kitabin yarisina gelmeme ragmen sanki hala giris bolumunu okuyorum gibi hissettirdi. Ama yarisindan sonra olaylar gelismeye basladi ve sonrasi daha surukleyiciydi.
Dogdugun ev kaderindir diye meshur bir soz var ya bu kitap da sanki onu anlatir gibiydi. İki arkadastan birisi zengin bir ailede dogar digeri ise fakir bir ailede. Birisinin hayati hep kolayliklarla gecerken digerininki hep zorluklarla ve acilarla doludur. Bu yonuyle okurken insanin icini acitan bir cok sahneye maruz kalmamak elde degil...
Herkese iyi okumalar dilerim
Bitirir bitirmez hemen yorumumu paylasmak istedim Turk edebiyatinin ilk romanlarindan olmasi dikkatimi ceken yonlerinden olmustu. Ve tabiki kitap kapaginin dikkat ceken bir resim olmasi da beni okumaya tesvik eden yonlerinden biriydi #işbankasıkültüryayınları
Ailesi tarafindan ozenle yetistirilmis Ali bey, gerek kisiligi gerek yetistirilme tarzi sebebiyle dis dunyadaki kotuluklerden ve kotu karakterli kisilerden bihaberdir. Arkadas cevresinin baskisiyla bir gun camlica tepesine gider ve orada onun aksine hayatin tum kotulukleriyle karsilasmis ve kisiligi geregi de kurnaz ve kotu niyetli olan mehpeyker adindaki kadinla karsilasir. Bu karsilasma hayatinin mahfolmasina ve bir omur boyu pismanlik cekmesine neden olur.
Kitabin konusu bizim turk dizilerine tas cikarir nitelikteydi entrika, ask, ihanet, pismanlik hepsi vardi bu kitapta. Dolayisiyla hic sklmadim okurken sizlere de tavsiye ederim. Hem Turk edebiyati klasiklerinden birisi oldugu icin hem de hayata dair alinacak guzel dersler verdigi icin bence okumalisiniz
Merhabalar Uzun suredir yorumlamayi cok istedigim bir kitaptan bahsedicem size. Joanne Greenberg'in Sana gul bahcesi vadetmedim kitabi ile ilgili dusuncelerimi paylasmak icin buyuk bir heyecan duyuyordum nezamandir. İste simdi sirasi geldi
Kitabi okumadan once isminden herhalde bu bir ask romanidir diye dusunuyordum. Ama hic de dusundugum gibi cikmadi. Cok farkli bir konusu vardi. Bir sizofreni hastasinin akil hastanesinde gecen gunlerini anlatiyordu. Evet kitap psikolojik bir roman. Benim psikolojiye karsi herzaman ayri bir ilgim olmustur. Hem konusundan dolayi hem de psikolojiyle alakali oldugu icin kisa bir zamanda bitirdim. Bir solukta okudum diyebilirim. Kitap beni oyle etkilediki okurken sanki ben de sizofreni hastasiydim ve sanki o kizin yasadiklarini ben de yasadim. Agir dram iceriyordu. Eger bunu kaldirmaya hazir degilseniz pek de onermem Ama anlatilanlar o kadar gercektiki uzun sure etkisinden cikamadim. Akil hastalarinin dunyasina girmek farkli bi deneyim oldu benim icin. Hayata tutunmak icin ve normal bir insan olmak icin o kadar mucadele ediyorlarki. Sadece akil saglimiz yerinde oldugu icin binlerce kez sukretsek yine de az olur herhalde. Bu deneyimi siz de yasamak isterseniz kesinlikle okumalisiniz
Kitaplarla kalin...
Okur Takip Önerileri
·
Puan vermedi
Eveet geldik bu serinin son kitabina. Livaneli'nin okudugum son kitabi huzursuzluktan bahsetmek istiyorum biraz.
Kisaca konusundan bahsederek baslayalim. Amerikada mardinli bir pizzaci genc oldurulur. Gazetede calisan ibrahim bu gencin cocukluk arkadasi oldugunu anlar ve olayin ic yuzunu arastirmak icin oraya gider. Arkadasi Huseyin'in aslinda sevdigi kizin yakinlari tarafindan olduruldugunu ve bu kizin ezidiler denilen insanlardan oldugunu ogrenmesiyle saskinligi bir kat daha artar.
Ezidiler diye bir grubun oldugunu bu kitabi okuyunca ogrendim. Farkli bir inanclari var ve toplumca dislanilan bir grup. Kitapta yine kendi gibi olmayani dislayan otekilestiren insanlar goruyoruz. Sadece inanclari farkli diye onlarin oldurulmesi ya da onlara eziyet edilmesinin hak goruldugu horlandigi bizim toplumumuzun malesef aci gerceklerinden birisi. Bu kitapta da ozellikle bu konuya deginilmis. Bu bakimdan hem yine toplumsal duyarlilik acisindan hem de farkli inanclari anlamak acisindan guzel bir kitap oldugunu dusunuyor. Cunku insan okudukca kendinden farkli insanlari kulturleri daha iyi anlayip hosgoruyle karsilamayi ogreniyor. Kitap okumanin insana ogrettigi guzek seylerden birisi bu da.
Kitabin anlatimi oldukca akiciydi. Dili sade ve konusu insana sonunu merak ettiren ve okuma boyunca acaba ne olacak diye dusunduren dolayisiyla surukleyici bir kitapti. Okumayi dusunenlere tavsiye ederim.
İyi okumalar dilerim.
·
Puan vermedi
Livaneli'nin bu kitabinda da yine toplumsal sorunlarimizdan birkacina yer verilmis. Olaylarin bir kismi doguda geciyor dolayisiyla tore cinayetleri de islenmis. Bulunduklari koy tarafindan seyh diye kabul edilmis amcasi tarafindan cinsel istismara ugramis bir genc kiz ve namusunu temizlemesi gerektigi soylenip boyle agir bir gorev (!) omuzlarina yuklenmis bir genc delikanli. Kitapta gecen butun insanlarin hayalleri umutlari var hepsi mutlulugu ariyor ama yasadiklari onca zorlu olaylardan dolayi birturlu buna ulasamiyorlar.
Malesef Livaneli'nin bu kitabinda da yine dindar bir figur goruyoruz. Kendini seyh olarak addederek aslinda hic de dinle bagdasmayan seyler yapiyor ve bu sekilde insanlarin hayatlariyla oynuyor bir yerde. Ama yine dusunmeden edemedim. Sevgili yazarimiz neden hep dindar toplum icinden olumsuz ornekleri konu aliyor da dinle alakasi olmayan insanlardan ornekler sunmuyor. İnsanlara sanki sunu dusundurme amaci guduyor: din gericiliktir yobazliktir. Dindar insanlar insanlarin dini duygularini somurur ve kendi kisisel amaclari icin kullanir. Ama bunun tam tersi modern (!) olarak adlandirdigi kesim herzaman iyi insanlardir. Onlar ahlaklidir her zaman adaletten yanadir hic olumsuz ornek yoktur aralarinda. Ben bunun hic de oyle olmadiginin bilincinde olarak kitaplarini okudum cunku nekadar katilmadigim yonleri bulunsa da her tur gorusten insanin fikirlerini anlamaya acik olmak gerektigini dusunuyorum. Yoksa nasil birbirimizi anlayip taniycaz yanlisi dogruyu nasil ayirt edicez.
Kitaplarda bulusmak dilegiyle...
·
Puan vermedi
Livaneli serime devam ediyorum yine. Bugunun kitabi Son Ada.
Cesitli sebeplerle ulkesinde barinamamis bir grup insan son adaya yerlesir. Orayi kendilerine mesken edinirler. Basta hersey cok guzeldir. Kendilerine gore bir duzenleri vardir. Kimsenin kimseye zarari yoktur ve huzur icinde yasayip giderler. Ta ki eski burokratlardan biri, esi ve torununu da yanina alip buraya yerlesmeye karar verene kadar..
Hikaye oldukca etkileyiciydi. Karakterler de cokca manidardi. Konusu itibariyle hayvan ciftligine benzettim ben. Cunku sisteme karsi cikan bir grup var. Sonradan bu sistemin icinden cikmis birisi geliyor. Aslinda iyi niyetlerle onlara yaklasiyor amaci oraya bir duzen getirmek ve demokratik bir ortam olusturmak ama zamanla hic de oyle olmadigi anlasiliyor.
Bu kitabin bana dusundurdukleri sunlar oldu: duzen yanlis da olsa sistemin carklarina destek verip sesini cikarmayanlar gayet guzel bir sekilde hayatlarina devam edip giderler. Ama nezamanki birileri cikip da burda bir yanlislik var boyle olmamali deyip bu duzeni degistirmeye calisirsa hayati altust olur ve yasanmaz hale gelir. Ve nereye giderse gitsin o insanlar, bu boyledir.
Bol okumali gunler...
·
Puan vermedi
Merhabalar. Yine bir Livaneli eseriyle karsinizdayim.
Maximilian wagner alman bir profosordur. Yahudi olan Nadia'ya asik olur. Ancak o donem Almanya'da nazi hakimdir ve yahudilere zulmetmektedir. Profosor neyapip edip Nadia'yi ordan kurtarmalidir. İste tam burada konu İstanbul'da geciyor ve Nadia'nin profosorun yanina İstanbul'a gelme cabalarini soluksuz okuyorsunuz. Ayrica Maya Duran adinda bir universite calisani var ve yillar sonra İstanbul'a gelen profosorle ilgilenmek durumunda kaliyor. Onun agzindan profosor ve Nadia'nin etkileyici hikayesini dinliyorsunuz.
Acikcasi kitabi bir solukta bitirdim diyemem. Konu cok merak ettiren bir konuydu ama anlatimi uzun tutulmustu. Ama sonuna dogru giderek heyecani artti ve son kismi beni derinden etkiledi. Nadia'nin insanin icini burkan sonunu okurken etkilenmemek elde degildi.
Livaneli'nin kitaplarinda toplumsal konulari sikca goruyoruz. Tespitleri cok yerinde gercekten. Degisik insan tiplerinden bahsediyor. Bu kitapta da mesela bosanmis, yalniz basina ayakta durmaya calisan, cocuguna hem anne hem de baba olmak icin gayret eden bir kadin goruyoruz. Ve bu kadina toplumun zorbaca tutumu da eklenince isi iyice zorlasiyor. Bir cok yerinde malesef evet oyle ama keske oyle olmasaydi diye dusundum.
Herkese bol okumali gunler dilerim.
·
Puan vermedi
Herkese merhabalar. Bu aralar biraz Liveneli'den gitmek istiyorum. Seri gibi olsun. Onun bir kac kitabini yorumlayalim.
Livaneli'nin diline baya asina oldugumu daha onceki yorumumda da belirtmistim. Akici, sade ve yalin bir dili var. Bu kitabi da oyle. Diger kitaplarindan farki polisiye tarzinda olmasi. Bir cinayet var ve nasil cozulecegini son sayfalari okuyana kadar kestiremiyorsunuz. Hatta sonu insanda sok etkisi yapiyor. Asla beklemedigim bir sekilde cozuldu olay. Oyuzden uzun sure etkisinden cikamadim.
Kitap hakkinda spoiler vermek istemiyorum. Kisaca konusundan bahsedeyim. İki kardes var. Ahmet ile Mehmet. Ahmet yalniz yasayan ve biraz da tuhaf birisi. Kardesi Mehmet'i uzun zaman once kaybetmis. Kitapta kardesinin hikayesini dinliyoruz onun agzindan.
Sonuna kadar merakla okudum. Ondan dolayi kisa surede bitirdim. Gercekten etkileyici bir kitapti. Sonunda nasil yani ya demekten kendimi alamadim
Keyifli okumalar dilerim.
·
Puan vermedi
Bir cogunuzun belki de bildigi bir kitaptan soz edecegim sizlere. Hayvan ciftligi kitabi cok merak ederek okudugum bir kitap oldu. Cunku daha onceleri cok defa duymustum adini. Bekledigimden daha cok etkilendim diyebilirim. Cunku yillar oncesinde yazilmasina ragmen oyle muthis tespitleri ve benzetmeleri var ki insan hayret etmekten kendini alamiyor. Yazar bu kitapta Stalin doneminden bahsediyormus. O doneme genel bir elestiri aslinda.
Konusu ise su sekilde; Bir ciftlik var. Ordaki hayvanlar sahipleri tarafindan ezildiklerini dusunuyorlar ve ciftlikteki domuzlar diger hayvanlari da ayaklandirarak bir isyan baslatiyorlar. Bunun sonucunda sahiplerini ciftlikten kovuyorlar ve yonetimi ele aliyorlar. Amaclari aslinda daha adil bir duzende yasamak ama sonrasinda yasananlar aslinda hic de oyle olmayacagini gosteriyor.
Gercekten okurken cok etkilendim. Her bir hayvanin bir kisilik yapisini temsil etmesi ve soylenilenlerin aslinda bir nevi gunumuzde de yasaniyor olmasi beni daha da etkiledi diyebilirim. Beni en cok etkileyen soz su oldu: "Butun hayvanlar esittir fakat bazi hayvanlar digerlerinden daha esittir." Kitabin ozeti niteliginde bir soz. Keyifli okumalar dilerim.
Zulfu Livaneli'nin bir cok kitabini okudum. Onun icin yazarla ilgili genel bir kanaat gelistirdim diyebilirim. Genellikle yalin, sade ve akici bir anlatimi var.
Leyla'nin hikayesi gercekten beni derinden etkiledi. Livaneli'nin tanidik konularindan biri vardi yine. Surgun edilen ya da zorla evlerinden goc ettirilen azinliklarin hikayelerinden
·
Puan vermedi
Kitabin konusuyla baslamak istiyorum. Distopya denilen bir toplum turu hayal etmis yazar. Herseyin kontrol altinda tutuldugu bir ortam dusunun. Her aniniz izleniyor, yaptiklariniz kaydediliyor, hatta dusunceleriniz bile kontrol altinda tutuluyor. Bir cok seyi yapmak yasak. Buna karsi cikan ya da yasaklari delip de yakalanan insanlar cok aci bir sekilde cezalandiriliyor iskenceye tabi tutuluyor. Kimisinin ailesi birden ortadan yok oluyor. Kisacasi tuyler urpertici bir hayat bicimi. Bu ortamda one cikan iki tane karakterimiz var. Onlarin bu yasaklari delmek icin verdikleri mucadeleye tanik oluyorsunuz okurken.
İlk bolum biraz agir gitmisti cunku bu bolumde kullanilan kelimeler ve ortam tanimlaniyordu. Sonraki bolumlerde olaylar gelistikce daha akici hale geldi hatta sonunu merakla okudum acaba ne olacak diye. Ben okurken keyif aldim. Hala okumayanlar varsa mutlaka okumali bence cunku insanin dusunce dunyasini gelistiren kult kitaplardan birisi.
Keyifli okumalar dilerim.
Okudugum bir cok Dostoyevski kitabinda yasadigim duyguyu bu kitapta da yasadim. Okuduklarimi sanki kendim yasiyor gibi duygusu... Yoksullugu oyle guzel anlatmiski sanki o insanlarin duygularini iliklerinize kadar hissediyorsunuz.
Kitap iki dostun birbirine yazdigi mektuplardan olusuyor. Aslinda aralarinda belli belirsiz bir ask da var ama toplum baskisindan dolayi gizlice mektuplasmayi tercih ediyorlar. Yoksul insanlarin hayati anlatiliyor. Nasil zorluklarla yasadiklarini, aclikla, hastaliklarla nasil basa cikmaya calistiklarini ben de onlarla beraber yasadim sanki okurken. Bir de ask hikayesi var sonu cok acikli biten bir hikaye. Okurken gozyaslarimi tutamadim.
Degerli klasiklerden biri oldugunu soylememe gerek bile yok bence. Dili cok akiciydi. Once mektuplardan olustugunu anlayinca sıkılırım sanmistim ama hic dusundugum gibi cikmadi. Kisa surede bitirdim. Herkese bu yolculuga cikmayi tavsiye ederim. Keyifli okumalar
Kitabi bitirdigimde aklimda kalan tek sey "gizem" oldu sanirim. Cunku okurken anlamlandiramadigim seyleri sonunda anlarim diye dusunurken kitap pat diye bitti Galiba bir sure acaba dogrusu nasildi diye dusunup duracagim.
Konusu askla ilgiliydi. Farkli turden asklardan soz ediliyordu. Farkli turden diyorum cunku hissettikleri askmiydi yoksa hayranlikmiydi pek ayirt edemedim. Boyle dusunmemin sebebi ise her karakterin cocukluklarinda ayri ayri travmalara maruz kalmalariydi. Bunun sonucunda belki de orada bulamadiklarini bu asklarda ariyorlardi. Tabiki bu kitaptaki bilinmezliklerden sadece bir tanesiydi.
Kitabi izlerken sanki mini dizi izliyorum hissi birakti bende. Anlatimi oldukca akiciydi. Merak duygumu sonuna kadar canli tuttu. Bu nedenle klasik diyebilecegimiz turden bir kitap olmasa da okumasi gayet keyifliydi. Herkese iyi okumalar dilerim
Gustave Flaubert'in Uc Hikaye adini verdigi yapitinda yer verdigi hikayelerden birisi olan #safbiryürek adli hikayeden bahsetmek istiyorum.
Félicité, bir ailenin yaninda hizmetkar olarak calismaktadir. Hikayenin adindan da anlasilacagi gibi Félicité, son derece saf niyetli, etrafindakilere guclu hislerle baglanan, hassas yapili birisidir. Hikayenin basindan sonuna kadar onun hayatini okuyoruz.
Okurken sıkılmadım. Zaten 50 sayfalik incecik bir kitap. Diger kitaplarin arasinda cerez niyetine okunabilecek nitelikte. Sakin bir anlatimi vardi. Bana kisa bir surelik icin bile olsa arkadaslik etti Size de tavsiye edebilirim. Keyifli okumalar
Baharin ilk gununden herkese merhaba Yeni bitirdigim ve hala etkisinde oldugum bir kitaptan soz etmek istiyorum sizlere. #sabahattinali nin #kuyucaklıyusuf kitabi.
Yusufun hikayesini dinliyoruz bu kitapta. Annesi ve babasi gecenin bir yarisi gozlerinin onunde oldurulen ve onlar yalniz kalmasinlar diye baslarinda sabaha kadar bekleyen yusufun hikayesi. Daha 10 yasinda kucuk bir cocuk olmasina ragmen yasadigi bu trajedik olay karsisinda nasil bukadar dirayetli olduguna sasirip kaliyorsunuz. Hikayenin devaminda olayi arastirmaya gelen iyi yurekli kaymakam onu yanina alarak evlatlik edinir ve kaymakamin da kucuk bir kizi vardir. Muazzez...
Basindan sonuna kadar heyecanla ve merakla okudugum bir kitap oldu. Sabahattin ali bu kitabinda da kalemini konusturmus. Kitapta gecen karakterler sanki tanidiklarimmis gibi hissettirdi bana. Kitap bitince onlardan sonsuza kadar ayrilmisim hissi birakti. İyiki okudum dedigim kitaplar arasinda yerini aldi bu kitap da benim icin. Okumayi dusunenler varsa tereddut etmeden okuyabilirler. Keyifli okumalar dilerim
Anna karenina kitabinin 2. Cildini bitirmemle beraber hemen yorumlamak istedim. Sicagi sicagina Oncelikle sunu soylemeliyim. İkinci kitap birinciye nazaran kesinlikle daha surukleyiciydi. İlk kitabi biraz nazlanarak okumustum Sonuna dogru olaylar gelismeye ve daha heyecanli olmaya baslamisti. Onu bitirince hemen ikinciyi okumak istedim. Cok merak ettim cunku Anna ile Vronskinin bundan sonraki iliskilerini.
İkinci kitap beklentimi buyuk oranda karsiladi. Bicok sarsici olay vardi.
Spoiler vermek istemem Olay anlatmayacagim ama anlatiminin beni etkiledigi birkac minik sahneden soz etmemde sakinca yoktur sanirim
Birisi Anna'nin uzun suredir gormedigi oglu ile bulusma sahnesiydi. O yasta benim de oglum oldugu icin mi bilmiyorum. Okurken gozyaslarimi tutamadim.
Diger sahneyse Levin'in oglunun dogumuydu. Bir erkek gozuyle dogum okadar guzel ve detayli anlatilmiski eminim bi cok erkek ayni duygulari yasiyodur. Ama biz kadin olarak bunu anlayamiyoruz ve tabiki onlar da bizi
Kitap sadece bir ask hikayesinden ote insan duygulari uzerine kurulmus mukemmel otesi bir eserdi diyebilirim.
Bir diger soylemem gereken onemli detay Tolstoy'un karakterler uzerinde Tanri inancini anlatmasi. Oyle sadelikle ve guzellikle yapiyor ki bunu etkilenmemek elde degil. Bu bakimdan kitabin sonu surprizli
Okurken buyuk keyif aldim. Zaten cok kisa surede bitirdim. Herkesin okumasi gereken efsane bir eser oldugunu soyleyebilirim
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Anna kocasinin mektubunu aldiktan sonra, herseyin eskisi gibi kalacagini, icinde bulundugu durumu kucumseyecegini, oglunu birakip asigina gidemeyecegini, ruhunun derinliklerinde biliyordu. Prenses Tverskaya'nin evinde gecirdigi sabah bu inancini daha da kuvvetlendirmisti. Ama bu bulusma onun icin yine de son derece onemliydi. Bu bulusmanin onlarin durumunu degistirecegini, onu kurtaracagini umuyordu. Bu haberi verdiginde Vronski bir an duraksamadan, kararli, tutkulu bir tavirla, "Herseyi birak, bana gel!"deseydi oglunu birakip hic dusunmeden ona gidecekti. Ama haber onun uzerinde, Anna'nin bekledigi etkiyi yapmamisti."
.
.
Onemli klasiklarden birisi olan Tolstoy'un kitabi Anna karenina'nin 1. Cildini okudum. Kitap bende bekledigim etkiyi birakti diyebilirim. İnsan iliskileri uzerine bir cok ornegi bulabiliyorsunuz bu kitapta. Kitabi okurken the affair ve aski memnuyu izliyormusum gibi bir his olustu ben de
.
.
Levin Kiti'ye olesiye asiktir. Ama Kiti Vronski'yi beklemektedir. Ancak Vronski'nin Anna ile arasinda koparilamayacak bir bag olusur. Bunu anlayan Kiti olumcul bir hastaliga yakalanir. Vronski ile Anna'nin arasindaki engelse Anna'nin sevgiden yoksun ve gormeye bile tahammul edemedigi kocasidir
.
Kisacasi bir cok iliski agi ve onlarin iclerinde yasadiklari duygulari sanki siz de yasiyormussunuz gibi hissettiren bir kitap... Okurken buyuk keyif aldim. Zaten kitaplarda beni en cok etkileyen orda okudugum duygulari bana sanki ben yasiyormusum gibi yasatmasidir. Bu kitapta da ayni etkiyi hissettim. 2. Cildini okumayi merakla bekliyorm. Okuduktan sonra onun da yorumunu yazacagim buraya. Bir de bu kitabin filmi varmis onu da izlemeyi dusunuyorum. İzledikten sonra dusuncelerimi paylasirim
Merhabalar herkese Orhan Pamuk'un "Kirmizi Sacli Kadin" kitabinin yorumuyla geldim Cok kisa surede bitirdim zaten 195 sayfalik ince bir kitap. Hem de gercekten cok surukleyiciydi. Farkli bir konusu vardi. Kitapta sık sık Sophokles'in Kral Oidipus'una ve Firdevsi'nin Şehnamesi'ne deginilmis. Onceleri anlam veremistim buna. Sona dogru gelince anladimki aslinda kitabin konusunun bu kitaplarin konusuna benzerlikleri nedeniyleymis. Kisaca konusundan bahsedeyim. Kucuk yasta babasi evi terkeden ve bir daha hic arayip sormayan bir kisinin bir kuyu kazicinin yaninda cirak olarak calismasi ve kotu bi olay yasayip orayi terketmesi, yillar sonra tekrar oraya donup sasirtici seyler ogrenmesini anlatiyor. Ve bu olaylar sonucu butun hayati degisiyor. Hem anlatimi akiciydi hem de konusu farkliydi. Yazarin daha once bir kitabini daha okumustm. Onda da en cok hosuma giden eski İstanbul'dan bahsetmesiydi. Sanki siz de o yillara gidiyorsunuz. İstanbulun tarihi yerlerini, eski mahallerini, sokaklarini geziyorsunuz. Bu kitapta da ayni seyi yasadim. Gercekten cok severek okudum. Eger okumadiysaniz mutlaka okumalisiniz diye dusunuyorum
Cicikov gozuacik, firsatci ve uyanik biridir. İkna kabiliyeti sayesinde akil almaz bir fikre bircok kisiyi inandirir. Olu canlari para karsiligi onlardan satin almak...
Oncelikle sunu demeliyimki kitap bastan sona garip bir kitapti. Ceviriden kaynaklimi yoksa yazarin anlatimindanmi bilmiyorum ama kitabi bitirdikten sonra aklima gelen sey suydu: Ben ne okudum simdi
Konusu merak uyandiran bir konuydu. Ancak bir sona baglanmadi. Bitirdim ama sanki daha bitmemis hissi uyandirdi bende. Galiba anladigim kadariyla yazarin bu kitabi yazmasindaki amac Rusya'nin sistemsel carpikliklarini elestirmek. Oyuzden de boyle bi kesit sunmus bize. Amac bir hikaye anlatip sonlandirmak degil de o doneme bir elestiri getirmek.
Evet onemli klasiklerden birisi. Ama beni tam olarak tatmin etmedi. Biraz elimde surundu, isteksizce okudum. Yine de iyiki okudum diyorum cunku klasiklere karsi ozel bir zaafim var Okumasaydm eksikligini hissederdim.
Gerek dunya klasiklerinin gerekse Turk edebiyati eserlerinin insana onemli seyler kattigini dusunuyorum. Onun icin bence okumalisiniz bu eseri de bence
Nalan anneannesi ve dedesi tarafindan hic sevilmeden hatta nefret duyularak buyutulmus bir insan. Sonrasinda birisiyle evleniyor ama bu evlilikte de ne seviyor ne seviliyor. Daha sonra karsisina aslinda hic de ona uygun olmayan birisi cikiyor ama ona hem sevmeyi hem de sevilmeyi ogretiyor. Ancak bu sevgi nalana zarar veriyor cunku aslinda
Daha once İstanbullu Gelin dizisinin bu kitaptan uyarlandigini duymustum. Okumaya baslayinca da hep dizideki karakterleri ve olaylari aradim. Ancak sunu gordumki dizide sadece bazi karakterler var. Olaylar da cok farkli. Esma Sultan, Sureyya, Adem ve Sureyyanin kizi Ala karakter olarak kitapta var. Zaten kitabin bas karakteri Sureyyanin kizi Ala.
