Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Buse Türkmenoğlu

Buse Türkmenoğlu
@buseeturk
Öğretmen
16 Kasım 1995
11 okur puanı
Kasım 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Uyku onun için unutmak demekti; uyandığı her sabahı kederle karşılıyordu. Hayat onu kaygılandırıyor ,sıkıyor, zaman ise eziyet gibi geliyordu.
Reklam
"Sen kitapları okuyarak kendi yolunu kendi başına buldun. Bundan sonra yalnız kalmayasın diye seni bu akşam kitap okuyan diğer adamlarla tanıştıracağım." "Hayat, ancak böyle insanlarla bir araya geliyorsan yaşanmaya değer olur."
Kendini akıntıya bırakıp sürüklenmek, en azından hareket etmek, hayatta kalmak demekti ki içini acıtan şey de zaten buydu; yaşamak.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Dünyanın güçlülere ait olmasında şaşacak bir şey yoktu. Köleler, kendi köleliklerine saplantıyla bağlıydı. İş, önünde secde edip tapındıkları altın putuydu onların.
Ruth'a göre yoksulluk, nahoş bir varoluşu niteleyen bir sözcüktü. Konu üzerindeki tüm bilgisi buydu.
Reklam
Ne toprak kavgasıdır bu, ne din, ne iman. Ne alınacak var ne verilecek. Ne düşmandır, ne talan. Nasıl bir çılgınlık ki bunlar hiç mi sevmemişlerdir insanı, kuşu böceği, uçanı koşanı, suyu toprağı, yağmuru güneşi, otu çiçeği? Sevmemişler midir ki el vurur ateş salarlar? Kimdir bunlar ki kimi kimin üstüne salar?
1919 İlkyazı, Samsun'a salt doğa güzellikleri değil başka güzel, umutlu bir şeyler de getirdi: Direğinde ordu kumandanı forsu dalgalanan Bandırma vapuru, limana demir attı. İçinden sarışın bir Osmanlı paşası çıkarak umutsuzluğun kömür dumanı gibi kararttığı kente umut çiçekleri serperek Havza'ya geçti.
Yarın göğüs göğüse çarpışacak bu iki asker, hiç şüphesiz dünya Türklüğünün ve Müslümanlığın kaderini çizeceklerdi; ama gelin görün ki ikisi de yine Türk ve yine müslümandı.
Sayfa 202Kitabı okudu
Bir insan hakkındaki hüküm ancak onun tabutu geçtikten sonra verilebilir.
Reklam
Ağrıdağı dünyanın üstüne oturmuş ayrı bir dünya gibidir, ağır, heybetli. Çok zaman Ağrı'nin başı dumanlıdır. Bazı da bulutların yerini savrulan yıldızlar alır. Top top, dönen, bir boranda esen yıldızlar. Güneş uzun gecelerden sonra Ağrı'nin böğründen bir kıpkızıl ateş harmanı gibi çıkar.
Niçin hep onu düşünüyor, niçin o geliyordu gözlerinin önüne? Uykuda, düşte hep o vardı. Her nereye baksa onu görüyordu. Kime,neye dokunsa,önce ona dokunuyordu.
Koca bir toplumu mu yok edecekti? Onca ülkeye dağılmış bir halkı? Milyonlarca insanı? Hangi imkanlarla? Hem de yirminci yüzyılın ortasında!
1789'da şafağı gördüğünü zanneden ve 2 Ağustos 1914'e kadar Aydınlanma çağı ilerlemeleriyle, bilimin keşifleriyle güçlenen batı insanının 18. Yüzyılda tasarlamış olduğu hayal benim için, küçük çocuklarla doldurulmuş bu vagonların karşısında yok oldu.
Kadın gidince evin dokusu bozulur, Susuz kalmış çiçeğe benzer,solar. Küçük şeylerin izi silinir. Eşyanın dili tutulur,ev sağırlaşır.
Beni neyin beklediğini bilmiyorum. Ama beni güzel günlerin beklediğine inandığım günler çoktan bitti.
Reklam
Evet, çocukluk, cennetin ta kendisiydi ve cennet de seyredilmeye değerdi.
Sayfa 241Kitabı okudu
Benim dünyada tattığım en büyük lezzet, hayat değil, insanlık! Her zaman olduğu gibi şimdi de, yaşıyor olmanın değil, insan olmanın zevkini çıkarıyorum.
Sayfa 137Kitabı okudu