Anlaşılan tehlikenin ne demek olduğunu bile bilmiyorlar. Tehlike deyince, gazetelerin abartarak yazdığı fiziksel anlamdaki yaralanma, biraz kan akması gibi şeyleri getiriyorlar akıllarına. Bunun tehlikeyle hiç ilgisi yok. Gerçek tehlike yaşama eyleminin ta kendisidir. Hiç kuşkusuz, yaşamak, varoluşun farklılaştığı bir kargaşadır. Fakat varoluşu her an aslında olduğu düzensiz haline çözümleyip ortaya çıkaran endişeden hareketle, her an ilk kargaşayı yeniden yaratmaya çalışan kaçık bir eylemdir yaşamak. Bu denli tehlikeli başka bir iş daha olamaz. Varoluşun kendinde hiçbir korku ya da hiçbir örtülü yan yoktur, bu korku ve tedirginliği yaratan yaşamak eylemidir. Ve toplum, kökende anlamsızdır; kadın erkek bir arada yıkanılan Roma hamamları gibidir.
Ünlü bir tüccarın kızı olan Fable'ın tüm hayatı denizde geçmiştir. 13 yaşındayken güçlü bir fırtına sonucu gemileri batar ve babası onu hırsızlarla dolu bir adaya bırakır. Bu adada yaşam mücadelesi veren Fable 4 yılın sonunda parasını biriktirip tekrar Ceros'a dönerek babasının karşısına çıkacaktır. Ama bazı olaylara karışarak soluğu West'in gemisinde alır. Ve böylece hikaye başlar..
Konu ve akıcılık bakımından kitap güzeldi. Ama bazı karakterler yüzeysel işlenmişti. West esas erkek karakter olmasına rağmen varla yok arasındaydı. Arada sağolsun saçlarını savurmaya güverteye çıkıyordu da görebildik kendisini. :D Ama bunların ötesinde West'in daha karanlık bir geçmişi vardı keşke yazar kitabı sadece Fable'ın anlatımından yazmasaydı da West'i daha iyi çözebilseydik. Bunun dışında kitapta o kadar denizcilik terimleri vardı ki bi an ADB sınavına hazırlanıyorum sandım.
Romantizm ise neredeyse hiç yoktu sadece son sayfalara doğru o da artık niye zahmet etti ki yazar zaten kitap bitiyordu dedirtti. Eleştiri faslını bitirip biraz da Fable'dan konuşacak olursam Fable okuduğum en güçlü kadın karakterlerden biriydi. Kendini mürettebata kanıtlamak adına yaptığı o dalış..
Genel olarak çok fazla beklentiye girmediğiniz sürece keyifle okunabilecek bir kitap. · ⋆
FableAdrienne Young · Yabancı Yayınları · 2022947 okunma
Daha önce Çılgın Kalabalıktan Uzak ve Adsız Sansız Bir Jude eserlerini okuyup çok sevmiştim. Tess’te Thomas Hardy’ye hayranlığım arttı. Tess, Hardy’nin son dönem eserlerinden, başyapıtlarından sayılıyor. Gerçekten de Çılgın Kalabalıktan Uzakta’da işlediği fikirlerin daha oturmuş hâlini, Jude karakterinin de din ve ahlâk başta olmak üzere
Kitap Arasında Çiçek Kurutangillerden ‘e nazik daveti ve muazzam kitap seçiminden dolayı teşekkür ediyorum. Yakın okur arkadaşlarımın şikâyetçi oldukları listende neden “yerli” yazar çok az isyanını bir nebze bastıran bu kitabı okumamı sağlamış oldu. :) Facebook gruplarında takılırken bana kitap önerin de gideyim
Viktoria Çağı bittikten sonra, Modern Çağda; herşey de olduğu gibi edebiyat alanında yeni bir akım başlar. Bu değişimi başlatanlar Virginia Woolf, James Joyce, ve T.S.Eliot gibi yazarlardır...
Amaçları romanlarda gerçekçilik geleneğini yıkmak, onun yerine ruhsal dünyayı, düşünceleri duyguları ön planda tutmaktır.
Virginia Woolf'a göre
Konusu ve ana düşüncesiyle beni derinden etkileyen, sonuyla kahreden bir kitap Erdem Yılı...
Öncelikle kitabın günümüzün neredeyse bir uyarlaması olduğunu söyleyebilirim. Yani şu an Türkiye'deki kadınların gördüğü muamelenin hepimiz farkındayız, buna birçok örnek verebilir herkes. Tabii bu olaylar sadece Türkiye'de de yaşanmıyor. Başka
Colleen Hoover / Layla
Akıcı ve merak uyandıran aynı zamanda gizemi ve aşkı yaşatan paranormal bir kurgu #Layla. Verity kitabıyla birlikte kurgularında bilinmezliğe ve gerilime yer vermeye başladı yazarımız. Zaten ne yazsa okurum dediğim, kitaplarına bayıldığım bir yazarın bir de sevdiğim tarzda yazması, okurken büyük keyif almamı sağladı.