Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bahar

Bahar
@kendimekendimcenotlar
Psikoloji
Hezex(İdil), 5 Mayıs
84 okur puanı
Eylül 2019 tarihinde katıldı
141 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter." Devlet yönetimini ve bu düzendeki kişilerin çıkarları ve rahatları uğruna halktan hakkını savunamayacak mazlum bireylere karşı haksız tutumlarının eleştirilerini içeren öykü ve masallardan oluşuyor. Bu yüzden yayımlandıktan kısa bir süre kitap yasaklanmış. "Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" misali. 1947 yılında yayımlanmasına rağmen kitapta ele alınan düzenin şimdiki devlet düzenininden çok farklı olduğu söylenemez bu yüzden anlamlı bir o kadar da acı gerçekleri içerdiği için etkileyici bir kitap. Kesinlikle okunmalı!
Sırça Köşk
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,6bin okunma
Reklam
480 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
1970-80'li yıllarda Bulgaristan'daki Türklere, Rusya'nın destek verdiği Bulgar hükümetinin uyguladığı insanlık dışı durumları konu ediniyor. Bu anlatılanlar her ne kadar Türk, Bulgar milletleri üzerinden ele alınsa da aslında çok evrensel ve güncel bir tema. Günümüz toplumlarda bile bu insanlık dışı muameler devam ediyor. İnsanı, insan diye sevip saymak niye bu kadar zor? Bu zulümlerin tüm dünyada son bulması ve artık günümüz insanlarının, insanlığın ne olduğu farkına varıp bu şekilde yaşayama başladıkları günlerin en kısa sürede gelmesi dileğiyle, keyifli okumalar
Çiçekler Büyür
Çiçekler BüyürEmine Işınsu · Bilge Kültür Sanat · 2012925 okunma
147 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Martı Jonathan Livingston, alışılmışın çok ilerisinde bir martı. Tek gayeleri yemek bulmak olan diğer martıların aksine Martı Jonathan'ın isteği olabildiğince uzaklara, sınırların ötesine doğru, özgürce uçmak. Bulunduğu martı kabilesine boğun eğmeyerek kendi benliğini bulmak amacıyla kendi özgürlüğünü seçip kendi yolunda ilerlemeye başlar. Sonuç olarak da başarır. Bir martı hikayesinden ziyade toplumda var olmaya çalışan bir bireyin hayat hikayesi aslında. Kitap başından beri bu gerçeği yüzümüze çarpar. Yaşamın ilk yıllarından itibaren toplum tarafından hayallerimiz engellemelere maruz kalır. Yeteneklerimiz, gayretlerimiz ve düşlerimizin çok altında bir yaşamla yetinmek zorunda kalırız. Ömür boyu başkalarının bize seçtiği rolleri oynarız. Zamanla taktığımız maskeler benliğimizi ele geçirir ve kaybolmaya başlarız. Peki tüm bunlara boyun eğmeyip kendimizi bulmak ve kendimiz olmak için özgürlüğü seçersek bizi nasıl bir hayat bekler? Toplum tarafından dışlanır, yalnız kalırız. Ama tüm bunlara rağmen mücadelemizi sürdürdüğümüz vakit bizim için başarı kaçınılmaz olur. Özgür bir yaşam sürmeniz dileğiyle iyi okumalar.
Martı Jonathan Livingston
Martı Jonathan LivingstonRichard Bach · Epsilon Yayınları · 201967,3bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
479 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Oğuz Atay İçin
Öyle kitaplar vardır, baştan sona dek bir serüveni izlemez. Yaşamı verir, insanı verir, bir çağın görüntüsünü, anlamını verir. "Tutanamayanlar" öyle bir romandı. "Tehlikeli Oyunlar" da öyle. Uslub, Türkçesiyle biçem, ağır basıyordu bu romanlarda. "Kendini" anlatıyordu yazar. Öyle denilebilirdi, dışarıdan bakan bir okur olarak. Olsa olsa baş kahraman, yazardır. Öyle midir acaba, kendimizi tanıyabilir miyiz iyice? Ne denli, ne ölçüde, nereye dek? Büyük yazarlar kendilerini anlatarak tüm insanlığın gerçeklerini ortaya çıkarmışlar. Bir ucundan başlamışlar işe, ne kadar ortaya koymuşlarsa, işte o kadarıyla bir insan gerçeğini öğrenmişiz onlardan. Atay'ın kahramanı da kendi sandığı bir kişiydi. Onun için ve dış evreniydi baş konusu. Kolay okumalar, hızlı sevgiler, beğeniler, alışkanlıklardan koptuğumuz, kopabildiğimiz, rahat ve geniş zamanlarımızı güç bir kitabı çözmeye, sevmeye, ondan bir şeyler almaya, öğrenmeye ayırabildiğimiz bir gün Atay'ın romanlarını çok seveceğiz. Onlarla çağımız insanının, daha doğrusu büyük kentte yetişmiş kentsoylu bir aydının tüm duyarlığı, iç muhasebesi, kendi kendisiyle tartışması, kendini eleştirmesi, çok değişik bir güldürü havasıyla bizlere ulaştırması, sunması var... Yeri olan, degeri olan, edebiyatımızda önemi olan romanlar bunlar... Oktay Akbal( Cumhuriyet, 19 Aralık 1977)
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202231,1bin okunma
170 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Bir hükümdarın filozof olması mı, yoksa bir filozofun hükümdar olması mı daha güç; ikisi de kolay görünmüyor. Ama bildiğimiz bir şey var ki Marcus Aurelius hem filozof hem de bir hükümdardı. Düşünceler kitabı ,kendi kendine söyleşi tarzındadır. Marcus Aurelius kendi kendisine öğütler veriyor, uyarılarda bulunuyor. İdeal insan olabilmek için Roma hukukunun, Stoa kökenli olduğu kabul edilen üç ana ilkenin üzerinde duruyor kitap boyunca. Bu ilkeler; 1. Dürüst yaşamak. 2. Hiç kimseyi incitmemek. 3. Herkese hakkını vermek. Anlaşılacağı üzere bir insanın "nasıl davranmalı" üzerine Düşünceler. Bu ilkelerin daha çok önemsediği bir toplum dileğiyle iyi okumalar:)
Düşünceler
DüşüncelerMarcus Aurelius · Yapı Kredi Yayınları · 202215,2bin okunma
Reklam
118 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık.
Toplumsal ve ahlaki normların senteziyle "Akakiy Akakiyevic" adlı sıradan bir devlet memurunun trajik hayatını ele alıyor Gogol'un Palto'su. Kısaca özetlersek kitap toplumun sınıfsal sistemini ve karakterin ekonomik çöküşünü sadece bir "palto" üzerinden gözler önüne seriyor. * "Başkalarının gözünde önemsiz olanı önemli sayan insanlar her zaman bulunur." * "Çarpık bir buruna değil, sakat ve sahte ruha gülelim." * "Yalnızlık, soğuktan daha soğuktur." * "İnsanın her şeyden bezmesi modern bir hastalıktır." Okumalı! Kitapla kalın:)
Palto
PaltoNikolay Gogol ·  İlke Kitap · 200837bin okunma
114 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitabın tamamlanmamış olduğu gerçeği buruk bir hissiyat ile kitabı bitirmeme neden oldu. Tamamlanmamış bir kitap ve cümle.. Fikrimce tamamlanmamış olması bile bir eksikliğe yol açmamış. Sonu okurun düşlemek istediği gibi bitebilir. Akademisyen olan Server Gözbudak'ın gözlerinden 70'li yıllar olayları ve üniversite, hocalar ve gençler üzerindeki tesirleri anlatılmaktadır. - "Sevgili Oğuz, .. Sana kısaca şunu söylemek istiyordum: Eylembilim'le bize, tamamlayamamış da olsan, anlattığın olaylar ve çizdiğin kişilerle, gene de kendi içinde belli bir bütünlüğü olan unutulmaz bir başyapıt bıraktın. Sahte sağduyuya, yapay aydınlara, basmakalıp kavramlara, kof duyguluklara Eylembilim'in intikam kılıcını korkusuzca çeken Server Gözbudak aracılığıyla, çok dolaylı bir biçimde ve kendine özgü inceliğinle çekilen acıları da eski ustalar gibi yerli yerine yerleştirmeyi başardın. Binlerce teşekkür. Gözlerinden öperim." (Cevat Çapan) Okuyun, okutturun!
Eylembilim
EylembilimOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 20205,4bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Palyatif sözcüğü Latince "palto" ve TDK sözlüğünde ise "geçici" anlamlarına denktir. Anlamları itibariyle de sorunu değil belirtileri ortadan kaldıran yüzeysel çözüm olarak tanımlanır. Palyatif toplum ise günümüz toplumdur yazara göre. Sorunun temellerine inmekten ziyade sorunu ve sorunun verdiği duygudan kaçınırlar, üstünü örterler. Acı karşıya olan duyarlılık da bunun bir eseridir. Acı korkusu toplumu sürekli anestezi yönlendirmiştir. Oysa ki acı biz insanların varoluşunun bir göstergesidir. Acı duyabiliyorsak varızdır ve yaşıyoruzdur. Her ne kadar mutluluk insan ruhu için gerekliyse acı da gereklidir. Ama günümüz toplumu acının sesini kesmeye çalışır. Toplum sürekli iyi ruh halini aşılar. Birey acısından kaçınarak, duygularını bastırarak daha da acı bataklığına girer ve kurtulması güçlenir. Her ne kadar hacim olarak küçük bir eser olsa da her cümlesin üzerinde düşünülmesi gerektiğini düşünüyorum. İçerik pandemi dönemi ile ilişkilendirilmiş bu da ortaya konulan görüşlerin daha da ciddileştiriyor. Kitaptan alıntılar: -"Like" günümüzin imi, hatta ağrı kesicisidir. - Yapabilmenin hükum sürdüğü aktif toplumda acı çekmenin pasifliğine yer yoktur. - Düzeltilmesi gereken toplumsal değil kişisel durumlardır. -Hayatı yaşanır kılan ne varsa hepsini hayatta kalma uğruna seve seve feda ederiz. -Ödemeyecek kadar canlı ve yaşamayacak kadar ölüyüz. -Katlanılmaz acıların ödüldür yazmak. KİTAPLA KALIN :)
Palyatif Toplum
Palyatif ToplumByung-Chul Han · Metis Yayınları · 20241,915 okunma