Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Düşük Puanlı Bahar Karları Yorumları ve İncelemeleri
Düşük Puanlı Bahar Karları sözleri ve alıntılarını, düşük puanlı Bahar Karları kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
8.210 üzerinden
Büyük bir umutla, istekle aldığım; okurken güzel bir hisle kafa karışıklığı yaşadığım, bitirdikten sonra da hayal kırıklığı yaşadığım bir kitap oldu. Nerdeyse her cümleyi iki kere okudum. Çeviri kötüydü, anlaşılması zordu. Yazar oldukça betimlemeli bir metin yazmış ama çevirmen bunun altından kalkamamış. Karmakarışık betimlemeli cümleler var.
Uzakdoğu edebiyatına ilk adım: Bereket Denizi Serisi 1
Uzun zamandır girmek istediğim bir dünyaydı Uzakdoğu edebiyatı benim için. Aslında bir açıdan ürkütücü, çünkü gerek inançlar, gerek kültür, gerek sosyolojik yapı olarak bizlerden alabildiğine farklılar.
İlk adımımı Bereket Denizi serisi ile atmak istedim. Doğru bir tercih miydi? Aslında önceleri çekiniyordum bana çok farklı gelebilecek Uzakdoğu
“Bir başıma kaldım. İstek içimi yakıyor. Başıma gelenlere dayanamıyorum. Yolumu yitirdim, nereye gideceğimi bilmiyorum. Yüreğim istek duyduğu şeye asla sahip olamayacak… Küçük, özel sevinçlerim, özürlerim, kendi kendimi kandırmalarım… hepsi bitti ! Şimdi elimde kalan yalnızca geçmiş günlere,yitirdiklerime duyduğum özlemin alevi. Büyümek, peki ama ne için ? Korkunç bir boşluktayım. Hayat artık bana acıdan başka ne sunabilir ? Odamda yapayalnız… Geceler boyu bir başıma… Dünyadan ve herkesten uzak, acılar içinde. Haykırsam sesimi kim duyar ? Bu arada başkalarının yanında benliğim her zamanki inceliğini koruyor. Bomboş bir soyluluk… İşte benden geriye kalan. “
İnsanın ne istediğini bilmeden kendini oradan oraya sürüklemesinin, insanca duyguların güzel aktarıldığını düşünüyorum. Yazar, o dönemki batı hayranlığı ve batılılaşmayı tümden reddediyor ve hatta bu yüzden hayatına son veriyor. Hastalıklı bir aşk hikayesi etrafında o dönemin japonyasını okuyoruz. Son sayfalara gelene kadar kendi kendime ehh diyordum ama kitabı kapattığımda bende buruk ve güzel bir tat bıraktı, kitapta en sevdiğim şey ise kitap boyunca müthiş doğa tasvirleri, doğaya bakıştaki şiirsellik…
Kitap bölümlere ayrılmış gibiydi, bazı yerler su gibi akıp geçerken bazı yerler oldukça sıkıcıydı.
Ana karakter Kiyoaki’nin içsel sıkıntılarından neredeyse her bahsettiği yerde kendimi gördüm. Kitabı asıl sevmemin sebebinin de bu olduğunu düşünüyorum.
Aşk kitabı olarak geçse de bana kalırsa karakterler arası duygusallıklar çok yoğun değildi. Kiyoaki ve Satoko arasındaki diyaloglar az gibiydi.
Honda ve Kiyoaki’nin dostluklarının gelişimini görmek beni en çok duygulandıran şeylerden biri oldu.
Sonuna gelecek olursak böyle bir senaryoda olabilecek en güzel sondu, birlikte olamamış olmaları ve iki tarafın da aşkları için hayatlarından farklı şekilde de olsa vazgeçmeleri etkileyiciydi.
Uzun zamandır bu kadar farklı hissettiren bir kitap okumamıştım. Öncelikle Japon geleneksel kültürü ve batı etkisinin amansız çekişmesi hakim kitapta, imparator ise kutsal bir mit. Bu çekişmeyi anlamaya başlarken birden ego ve aşk çekişmesine karşı hazırlıksız yakalanıyorsunuz. Japon kültürüne dair ilk defa bir kitap okudum bu benim için bir keşif oldu. Herkese tavsiye edebileceğim türden, sıkmadan, betimlemeleri ile yaşatan türden bir keşifti. Çok fazla '' Spoiler'' vermek istemiyorum fakat aynı zamanda oldukça hüzünlü ve melankolik bir kitap olduğunu düşünüyorum. Kitabı bitirdikten sonra kalp kırıklığı ve edebi açıdan doygunluk hissediyorsunuz. Japon kültürüne ve buruk aşk hikayelerine ilginiz varsa kesinlikle tavsiye ederim.
Betimlemeler çok iyi oku
Beni betimlemeleri ile şaşırtan kitap. Karakterlerin duygularını o kadar iyi aktarıyor ki, bu duygular kısa kesilmiş kelimelerle imkanı yok bu kadar güzel anlatılamazdı. Onun dışında okuma sırasında düşüncelere sokan bir çok kısım vardı bu kısımlar genelde Honda nın konuştuğu kısımlar. İkincisi falan var da ona da bakarız bir ara
Kitapla ilgili ilk düşüncem Japon halkıyla ilgili bildiğim bazı genellemelerin yanlış olduğunu anlamaktı. Bizler Japonların tarihleri boyunca geleneklerine sıkı sıkıya bağlı bir halk olduklarına inanıyorduk. Oysa okuduğum kitap hiç de öyle olmadıklarını anlatıyordu. Sanki Osmanlının son dönemlerinde yaşamış bir yazarın kitaplarından birini okuyor gibiydim. Olabildiğince batı hayranı bir toplum ve o toplumun geleneklerinden uzaklaşan haline içerleyen bir yazar. Öyleki kitabının kahramanlarında somutlaştırdığı bu bozulmaya olan nefretini, onları kötü bir son ve ölümle cezalandırarak gösteriyor. Kitabın kahramanının yaşadığı hayatın gerçeklerinden kaçma ve boşluk duygusu çok iyi anlatılmış. Yalnızca sanırım çeviriden kaynaklı bazı anlam kopmaları var. Bunu yazarın daha önce okuduğum kitabındada görmüştüm.İlgimi çeken bir başka şey ise ,her ne kadar o dönem büyük bir İngiliz hayranlıkları olsada kraliyet ve soylular arasındaki hiyerarşik düzene sıkı sıkıya bir bağlılık göstermeleri bunun için gerekirse ölümü göze almaları . Yazar ile ilgili çok övgüler okuduğum için bu 4 kitaplık seriyi alıp okumak istedim ama ilk kitap bana pek o mükemmellik duygusunu vermedi. Belki çeviri kaynaklı belkide Japonların yaşadıkları olayları yorumlama şekilleri o duygusal yoğunluğu aktarmada yeterli gelmedi bana. Japon kültürü ve yaşam şekillerini merak edenler için okunabilir bir kitap ama daha iyilerini okudum diyebilirim.
Japon modernleşmesini konu alan Bahar Karları, Bereket Denizi serisinin ilk kitabı. Yazar, serinin son kitabını yazdıktan sonra Japon intihar yoluyla, harakiri yaparak yaşamına son veriyor. Yazarın intiharı ile kitabın konusu aslında birbirine çok paralel. Modernleşip özünü unutan Japonya'yı Mişima eleştiriyor ve ölümün yüceliğini savunuyor. Son kitabı yazıp hemen intihar etmesi oldukça sansasyonel görünse de aslında kitabı okuyunca yazarın düşünceleri ile tutarlı bir eylem olduğunu da görüyoruz.
Japon modernleşmesi tarihsel bir anlatı şeklinde karşılamıyor bizi. 1912 yılında geçen bir trajik bir aşk öyküsü aslında. Aristokrat bir ailenin çocuğu olan Kiyoaki ile yine üst sınıf bir ailenin kızı Satoko'nun gurur ve aşk, hırs ve ölüm aralarında gidip gelen hikayesi anlatılıyor. Onların hikayesi bir yana, Kiyoaki'nin en yakın arkadaşı Honda'nın ara ara verilen fikirsel altyapısı aslında Mişima'nın da düşüncelerini ve Japon Modernleşmesinin erken dönemlerinde ikilemde kalan aklı yansıtıyordu bir bakıma.
Bahar Karları eğreti duran yanlış Batılılaşmayı da eleştiriyor. Geleneksel Japon mimarisinde Batı tarzı mobilyalar, kültürsel alışkanlıklar ve Batılı gözükmeye çalışma halleri ironik ve satirik bir şekilde ele alınıyor.
Kiyoakinin - belki de Japon erkeğini yansıtan- gereksiz gururu ve Satoko'nun aşk uğruna mantıktan uzak hareketlerini eleştirdiğim aşk hikayesinden ziyade, Japon Modernleşmesine dair ipuçları ilgimi çekti. Tarih derslerinden Türk modernleşmesi ile Japon Modernleşmesinin birbirine benzer olduğunu duymuştum. Bahar Karlarını okuyunca da kendimce benzerlikler ve farklılıklar buldum.
Bahar Karları Bereket Denizi serisinin ilk kitabı. Yukio Mişima'nın muhteşem bir anlatımı var. Duyguları ve fiziksel dünyayı ifade ederken kullandığı betimlemeler bana göre hayranlık uyandırıcı. İlk olarak serinin ikinci kitabı olan Kaçak Atlar'ı okuduğum için Bahar Karları'nın başkarakteri olan Kiyoaki Matsugae'yi çok daha farklı biri olarak düşünmüştüm. Bu nedenle biraz hayal kırıklığına uğradığımı söylemeliyim. Kitaplar birbirinden bağımsız aslında, belli bir sırada okumanız gerekmiyor ama yine de önerim Bahar Karları ile başlamanız.
Bereket denizi dörtlemesinin ilk kitabı olan Bahar Karları 1900 lü yıllarda Japonya'da başlıyor. Soylu bir gencin yaşamını anlatan bir roman. Başlarda pek hoş gözükmeyen burnu büyük ve kendini beğenmiş olan bu gencin, kendisinden daha alt sınıfta olan bir kıza olan aşkı sonucunda nasıl değiştiğini gösteriyor bu kitap. Bu gencin etrafında geçen olaylar bize japon geleneklerini anlatıyor. Bu kitabın göze çarpan noktaları ise aşka bakış açısı, aşkın ve geleneklerin gereklilikleri, dostluklar ve düşmanlıklar. İlk defa bu yazarın kitabını okudum, diğer kitaplarınıda okuyacağım. Tavsiye edebileceğim bir kitap. Okumanızı öneririm.
Bahar Karları- Yukio Mishima, 2023’te okuduğum son kitabım, “Bereket Dörtlüsü" adındaki roman serisinin başlangıç kitabı. Kitap kulübümüzde seçtiğimiz kitaplardan olup öncesinde yazar hakkında hiç fikrim yoktu. Benim gibi yazarla yeni tanışacak olanlara Yukio Mishima’nın sıra dışı hayat hikayesini ve Japonya’nın anlatılan döneme ait kısa
Yukio Mişima’nın Bereket Denizi dörtlemesinin ilk kitabı Bahar Karları. Gelenekselci bir yapıdan gelen yazar, bu kitabında esas olarak I. Dünya savaşı öncesi Japon batılaşmasını eleştirmekte fakat bunu bir aşk hikâyesinin içine ince ince yedirerek, kahramanlarının hikâyeleri üzerinden yola çıkarak okuyucusunu sıkmadan yapmakta.
İlk kitabın
Büyük bir hevesle başlayıp okurken, kitabın sonlarına doğru maalesef deprem olunca, birkaç gün tedirginlik içinde olduğumuzdan kendimi hiçbir şeye veremedim. Bugün nihayet kitabı bitirebildim ancak uzun bir yorum yazma enerjim yok ne yazık ki.
Bahar Karları, Yukio Mişima'nın Bereket Denizi dörtlemesinin ilk kitabı. Kitap, başta hiç ilerlemiyor gibi gelse de kitabın ortalarına doğru okuması daha keyifli oldu.
Japonya’nın batılılaşma sürecindeki toplumsal yapısının da anlatıldığı, başlarda tek taraflı başlayıp daha sonra tutkuya dönüşen iki gencin aşkının anlatıldığı, içinde inanılmaz betimlemelerin olduğu bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Bahar Karları.. Öncelikle bu kitap Mishima'dan okuduğum ilk kitaptı. Japon edebiyatına merak sarmamla birlikte Murakami'den sonra Mishima okumaya karar verdim ve yazarın hayat hikayesinin de bu kararımda etkisi oldu. Kitap, Kiyoaki adlı gencin kararsızlığının korkaklığının duygularını bir türlü adlandıramayışının hazin sonlu bir hikayesi. Kitaptaki betimlemeler, olayların anlatışı çok sürükleyiciydi. Bir film izler gibiydim. Yer yer sinirlensem de Kiyoaki'ye üzüldüm. Serinin devamını bir an önce okumak istiyorum.
Yazar bir dörtleme olan bu seride her kitapta ölen bir sonrakinde yeni bir bedende doğan karakterler üzerinden Japonya'yı geçirdiği değişimleri anlatmıştır. İlk kitabın ana teması aşk. Batılı ünvanlara bürünmüş bir samuray ailesinden gelme karakterimiz hikaye boyunca dönülmez hatalarla kendi sonunu hazırlar.
kanvekuller.blogspot.com.tr/2015/04/zaman-c...