Şeyh Sadi Şirazi, talebelik yıllarına ait şu ibretli
hatırasını nakleder:
Nizamiye Medresesi'nde tahsilde bulunuyordum. Arkadaşlarımdan biri, bana haset ediyordu. Durumu hocama arz ettim. Baştan aşağıya edep numunesi olan hocam, bu maruzatımı işitir işitmez fevkalade hiddet göstererek dedi ki:
Ger o râh-i dûzah girift ez-hasî Ezîn râh-i diğer tü der-vey resî (Eğer o arkadaşın, alçaklığından dolayı sana haset ederek Cehennem yolunu tutmuş ise sen de bir başka yoldan o arkadaşına kavuşacaksın; grybet ederek, sen de ahlâkî olmayan bir harekette bulunmuş oluyorsun.)
Gel , bak , güller bağı şeklinde hakikat gülleri açılmış . Böyle hakikat bahçesinde hiçbir bülbül, böyle şirin, hoş nağme etmemiştir.
Nasıl oluyor ki , böyle bir bülbül öldükten sonra onun kemiklerinden güller açılmasın...