“Yaşamı sürdürme zorunluluğu insanları birbirinden uzaklaşmaya zorlarken bütün güçlü duygulanımlar onları birbirine yaklaştırır. İnsanlardan ilk sesleri çekip alan açlık ya da susuzluk değil aşk, nefret, acıma, öfkedir. Meyveler elimizden kaçmazlar, konuşmadan da onları besin olarak kullanabiliriz; yiyeceğimiz avı sessizce izleriz; ama genç bir kalbi heyecanlandırmak için, haksız bir saldırganı püskürtmek için doğa vurguları, çığlıkları, yakınmaları dayatır: işte en eski sözcükler böyle bulunmuştur ve bu nedenle ilk diller basit ve yöntemli olmaktan önce şarkıyla söylenen ve güçlü duygulanımlarla dolu dillerdir.”
#DillerinKökeniÜzerineDeneme, Cenevreli filozof ve yazar, #JeanJacquesRousseau'nun ölümünden üç yıl sonra, 1781'de yayınlanan bir denemesidir.
Adından da anlaşılacağı üzere eser dillerin kökenini, ortaya çıkış nedenini, biçimini ve evrimini konu alır.
Eminim birçoğunuz bana katılacaktır ki dillerin nasıl oluştuğunu, bir nesneye verilen adın neden verildiğini, nasıl bu kadar çok dallanıp budaklanabildiğini merak ederiz. Eser bu sorulara tam olarak yanıt vermese de hepsine birer ışık tutuyor diyebilirim.
Çok fazla söze gerek olduğunu düşünmüyorum. Okuyucuya zevk verdiği kadar bilgi de veren bu eser, dile merakı olan okuyucular, özellikle de filoloji alanıyla ilgilenenler için mutlaka okuması gerekenlerden
“Acı çeken kişiyi görerek ağlayacak kadar etkilenmeniz zordur; ama ona bütün hissettiklerini size anlatması için zaman verin, o zaman kısa sürede göz yaşlarına boğulursunuz.”