bir namık kemal romanı… nam-ı diğer “sergüzeşt-i ali bey”.
daha doğrusu, bir roman değil bu; uzun soluklu bir öykü ya da gerçek yüzlü bir masal!
değerini türünün kesatlığından alıyor ve osmanlı’da bir çığır açıyor.
üdebâ yeni bir kapıdan giriş yapıyor ve iz takip ediyor; namık kemal’in, şinâsi’nin ayak izlerini; intibah’ı, cezmi’yi, sergüzeşt’i…
intibah, bir çırpıda okunuyor.
olaylar çorap söküğü gibi hızla gelişiyor, içine çekiyor, sürüklüyor.
namık kemal, romanlarını, şiirlerini haddizatında bütün eserlerini araç olarak kullanmıştır. bildiği, gördüğü, düşündüğü ve inandığı doğruları halka ulaştırabilmek için bir araç. yani burada edebî yahut sanatsal kritikler yapmak boşunadır, namık kemal bir dava adamıdır ve davası yolunda kalemini bir silah, bir enstrüman, bir mikrofon, bir megafon olarak kullanmıştır. mamafih namık kemal’i ve hayatını tahlil etmeden, eserlerini tahlil etmeye çalışmak adaletli ve isabetli bir sonuç vermeyecektir!
büyük bir keyifle okuduğum namık kemal eseridir.