“İntikam değil de... hınç, belki. Ya da ödeşme güdüsü... Bilemiyorum. Nefret ediyordum senden, bir o kadar da seviyordum. Aklımdan çıkaramıyordum bir türlü. Saçmalık işte. Hiçbir mana taşımıyordu benim için. Zaten çok kısa sürdü. Ve bir faydası olacaksa söyleyeyim, vicdan azabından ölüyordum...”
“belki de mühim olan geleceği değil, geçmişi görebilme yeteneğiydi. belki de, hayatın kontrolsüz bir düşüş olduğunu kabul edip ona mutlu bir son aramak yerine, iyi bir hikaye olmasına gayret etmeliydim.”