Bediüzzaman Said Nursî de okuyun. Ateizm ve evrim kitapları da okuyun, fıkıh ve teizm kitapları da okuyun...
Kitap dünyası bir gökkuşağı gibidir. Nasıl ki gökkuşağından bir renk çıkardığımızda gökkuşağının anlamı kalmıyorsa edebiyat dünyası da böyledir benim için.
İnsanları ötekileştirmememizin elzem olduğu bu dünyada kitaplar da en az insanlar kadar ırkçılığa uğramaması gereken değerlerimizdir.
Nazım Hikmet Ran da okuyun. Bilim kitapları da okuyun, din kitapları da okuyun... Ne kadar farklı görüşlerde kitaplar okursak, kendimizi o kadar çok geliştiririz!
Benim gerçekten sevdiğim insanlar azdır, beğendiklerim ise büsbütün az. Dünyayı görüp tanıdıkça hoşnutsuzluğum artıyor. İnsanların iç yüzünün nasıl hiç göründüğü gibi çıkmadığını; iyi ya da akıllı gibi görünenlere bile nasıl hiç güven olmadığını her gün daha açıkça anlıyorum.
Kavgam’ı okurken dikkatimi çeken iki şey vardı; ilki, Hitler’e ırkçı düşünceleri aşılayan, Holokost’a giden yolun ilk taşı saydığım ilkokuldaki tarih öğretmeni ikincisi, Hitler’in Viyana sanat okuluna kabul edilmemesi sonucu yeni arayışlara girmesi. O tarih öğretmenine hiç rastlamasa, sanat okuluna kabul edilip ressam olsa dünya nasıl bir yer olurdu acaba diye düşünmüştüm uzunca bir süre. Ama kitabın devamından öğrendiğim bir şey daha vardı; tarihe geçmiş her insan gibi Hitler de çok çetrefilli yollardan geçmiş, büyük badirelerle olgunlaşmıştı. Fakat iyinin ve kötünün yol ayrımına geldiği vakit kötü olmayı yalnızca kendi seçmişti. Kötülük onun kaderi değil, tercihiydi. Şimdi yeniden düşündüğümde, senaryoyu en baştan yazdığımda, o tarih öğretmenini hayatından çıkarıp onu sanat okulunda öğrenci yaptığımda, bir tuvalin başında kafasında tilkiler dönerken görüyorum onu. Ve bir anda kalkıyor resminin başından, fırçaları, boyaları sağa sola itip, aynı kötülükleri yapmaya gidiyor alel acele.
Evet,
Oral Sander’in bu güzel kitabı ile tarih yolculuğumun başında bu hislerimi de tarihe not düşeyim
İleride alman iç ve dış politikasını ve giderek tüm dünya barışını temelinden değiştirip tehdit edecek olay, 1919 yılının Ocak ayında Münih’te alman işçi Partisi’nin kurulmasıdır. Bu partiyi kuranlar ve destekçileri, Versallies hükumetine göre terhis olmuş işsiz askerler, romantik serüvenciler ve siyasi tahrikcilerdi. Eylül ayında, bu zamana kadar hiç tanınmayan eski başçavuş ve başarısız ressam Adolf Hitler partinin siyasi komitesine katıldı 1920 yılındaysa partinin adı Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (Nazi) olarak değiştirildi.
Anna Karenina
Beraber okuyup sonrasında üzerine tartıştığımız 7 muhteşem eser,
Oğuz Atay "...kitaplardan bahsederken sesin ne kadar farklıydı." Olayı yaşıyor gibiydin sanki kitabın kahramanı sendin, her kitaba aynı heyecanla başlayıp sonrasında bi kaç gün etkisinden çıkamamak..
Yasin Eren çok zevk aldığım bi süreç oldu bu listeye eklenecek diğer kitapları da heyecanla bekliyorum, tavsiyelerin için teşekkür ederim, birlikte nicelerine .. 😍
Kavgam üzerine yapılmış isabetli bir değerlendirme. Üçte birini zor okuyabilmiştim. Hitler’in hastalıklı düşüncelerine maruz kalmak kolay taşınabilir bir şey değil. Fakat gücümü topladığımda okumaya devam edeceğim. Hitler’i anlamanın önemli olduğunu düşünüyorum. Tarihinin akışı içerisinde Hitler’in yaptıkları politik, sosyolojik, ahlaki ve aklımıza gelebilecek bir çok olgu açısından önemli bir mihenk taşı niteliğinde. Hayat zıtlıklarla anlam kazanır savından yola çıkarak söylüyorum ki hem insanlık tarihini anlama yolculuğumuzda hem de kendi bilgeliğimizi tamamlama serüvenimizde
Kavgam bizi tamamlayan bir kitap, gerçek bir turnusol kağıdı. Nitekim yazın dünyasında Hitler’e de Kavgam’a da sayısız referans vardır. Bazen şunu düşünürüm; yazın dünyasında belli bir kulvarda Hitler ve Kavgam’ı tam ortaya oturtulmuş ve her şey onun etrafında şekillenmiş sanki. Kendini bu kadar iyi tanıma fırsatı verdiği için çok mutluyum. Öyle ya; zifiri karanlığın tarifini bilmeden aydınlığı nasıl idrak edebilirdim
Buna ilişkin doktrinler Hititler hapisteyken yazdığı ve son derece tutarsız, edebiyat ve bilim değeri olmayan kavram adlı kitabında anlatım bulmaktadır.