Cephede bir ordu ölümle pençeleşirken burada ve elbette buralarda, yalnız Akşehir'de değil, bütün memlekette birşeyler "Ufak tefek birşeyler" olmuştu. Salih ve binlerce Salih sınırlarda kol, bacak bırakır, meslek, zenaat bırakırken Niko ve Nikolar usta olmuş, dükkânlar açmış, bahçeler satın almışlardı...
Ve birşeyler "Ufak tefek birşeyler" olmuştu.
Gelen nedir?
Zafer veya diyeti imkânsız yeniliş mi?
Bunu tarih her nesle bar bar bağıracak, ama hiçbir nesil bu geceki nal seslerini ve kahkahaların sahiplerini bilemeyecekti ve bilinmeyen onbinler olacaktı daha.
Savaşçı
TÜRKİYE'DE SOSYAL BİLGİLER EĞİTİMİ ANABİLİM DALINDAKİ AKADEMİSYENLERİN VE ÖĞRETMEN ADAYLARININ BAŞVURU KİTAPLARI ÜZERİNE DÜŞÜNCELERİ,
Adnan ALTUN, Bahri ATA.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Journal of the Institute of Social Sciences Sayt Number 2, Sonbahar Autumn 2008, 27-45
Düşünemiyor, konuşarak anlamaya çalışıyordu. Eskiden bu kadar değildi. O da pekâlâ ötekiler kadar düşünüp, fikir yürütebilirdi. Son zamanlarda, belki de düşündüklerini söylemeye söylemeye böyle olmuştu.
Hele o ses... Hele o erkekçe, bir bakıma güzel, bir bakıma harikulâde, fakat insana ait değilmişcesine canlılığını kaybetmiş, bu yüzden de melankoliden çok daha ezici, çökertici bir tesir yapan ses!..
Bu ses mezarda bile kulaklarını bırakmayacak gibiydi:
"Adı Yemen'dir,
Gülü çemendir..."