Hasta bir adamım ben... Çirkinim. Oldukça da kindarım. Sanırım karaciğerimden hastayım. Aslında hastalığım hakkında herhangi bir fikrim yok; hatta doğrusunu söylemek gerekirse tam olarak neremin ağrıdığını bile bilmiyorum...
İşte böyle yeraltı adamı; neyi olduğunu bilmediğini söylerken bile, cümlelerin temelinde farkındalığı yüksek bir bilinç var. Kitabı okuduktan sonra, her şeyi derinlemesine anlayan ve tahlil eden, kendi dünyasında kendi iç savaşını veren biri olduğunu anlayacaksız.
Kitap iki bölümden oluşuyor. Birinci bölümde yeraltı adamımız kendiyle hesaplaşıyor ve aynı zamanda insanı, onun iç dünyasını, gerçekliğini, varlığını sorguluyor, sorgulatıyor... Yaratıcı monologlarla birlikte; siz bir sorunun cevabını düşünürken, cevap bir sonra ki sorunun içinde yerini buluyor. İkinci bölümde ise ilk bölümde yaptığı insanoğlu felsefesini pekiştirecek bir hikayeye yer veriyor. Tutarsızlığın, gururun, merhametin, acımasızlığın bir karmaşası olan bu hikaye, derin ve düşündürücü bir şekilde bitiyor. Ama hikaye aynı zamanda ilk bölümü daha iyi analiz edebilmemiz için de yazılmış sanki. Çünkü ikinci bölümde çocukluğuna, okul yıllarına, yaşadığı yoksulluğa, dışlanmışlığa, ötekileştirilmeye değinilmiş. Bu durumun asosyal bir genç ve sonunda kendi dünyasına çekilmiş bir yeraltı adamı yaratmış olması ise çok olağan.
Bir kere okuduktan sonra kitaplığın bir köşesine bırakılacak bir kitap değil bence.
Her okunduğunda daha iyi anlaşılacak ve daha iyi analiz edilecek bir kitap Yeraltından Notlar.