Normalde her kitabın bir okuma zamanı olduğunu düşünürüm,erken ya da geç kalmışım diye bir cümle kurmam çok fazla. Ama bu kitabı bitirdikten sonra kurduğum ilk cümle -"Of! Keşke daha önce okusaydın, sanki biraz geç kalmışsın." cümlesi oldu. Geç olsun güç olmasın diyor,kitabın bana hissetirdiklerine geçmek istiyorum.
Direniş benim için her zaman çok başka bir yerde olmuştur. İnsanların mücadelesini, haklarını adalet duygularını yitirmeden aramalarını ve sonunda kazansalar da kaybetseler de hep gözü yaşlı izlerim,okurum. Kitabın yazıldığı döneme baktığımızda açlığı, sefaleti iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Her şey o kadar gerçek o kadar canlı ki, böyle olamaz, bu böyle gitmemeli diyorsunuz, sanki o an gözünüzün önünde oluyormuşcasına. Aynı yerde yemek yemek, aynı yerde uyumak ve aynı yerde banyo yapmak, aldığı parayla ailemin karnını nasıl doyuyurum sorusunun cevabını aramak ama bir türlü bulamamak.O kadar sahiciydi ki.
Günümüzde de çok bir şey değişmiş değil aslında. Maden işçilerinin, işçilerin hayatları hep değersiz. Buna yaşadığımız coğrafyada çok sık şahit oluyoruz aslında. Zonguldak'ta, Soma'da. Belki de bu yüzden çok etkiledi beni. Gözlerim doldu bazen. İnsan hayatı bu kadar değersiz olabilir mi? Oluyor işte. Ne yaparsak yapalım, bu düzen böyle devam ediyor.
Ama yine de umuttur insanı hayata bağlayan sözüne inanarak, bu düzenin böyle devam etmeyeceğine inanıyorum. Onurlu, adalet duysunu yitirmemiş insaların ne kadar fazla olduğunu biliyorum en azından.
Hep bir ağızdan söylüyoruz o zaman : Germinal! Germinal! Germinal! Ve bir gün mutlaka tekrar okuyacağım.