Sen kim oluyorsun ki sana bir tekne vereyim, Sen kim oluyorsun ki bana bir tekne vermeyeceksin, Ben bu krallığın kralıyım ve krallıktaki tüm tekneler bana aittir. ,Bu gidişle onlar sana değil sen onlara ait olacaksın.
Doğu ile Batı arasındaki fark, Türkiye'dir. Hangisinden hangisini çıkarınca geriye Türkiye kalır, bilmiyorum ama aralarındaki mesafe Türkiye kadar, ondan eminim.
İnsan hakikati ararken bir gücü, bir yargılama gücünü kendinde hıfzettiği zehabına kapılmamalı. Herkes kendi kaybettiğini kendi arasın. Bu arayışta diğerleri sadece arayanın neyi kaybettiğini hatırlatabilirler. Bunu nimet bilmeli. Senin noksanını tasvir edenler, senden birşey gasp etmiş olmaz.
Sabahı beklemeyiniz dostum, geceden yola çıkınız. Olur ki uyuya kalırsınız.. Sırtınızdaki çıkında ebedî gayenin dürülmüş azıkları varsa ne mutlu size. Gece serindir, yapraklardan süzülen yel gözlerinizdeki yaşları kuruturken ruhunuzda kainatın derin sessizliğini taşıyarak sabaha doğru yürüyüp fecri başlatınız.
Cemiyetin vahşi, zehirli bitkilerle dolu, her dalında uğursuz baykuşların manasız telkinler yaptığı sık ağaçlı ormanlarında çetin yolculukların başlangıcı için sabahı beklemeyiniz. Sabahı beklemek öğleni, öğleni beklemek akşamı beklemek gibi bir ruh gevşekliğini doğurur.
Beynimizi tırmalayan zaruretleri mi hatırlatıyorsunuz.Evet hayatın zaruretleri ayaklarımıza dolanmış zincirlerdir ve ızdıraplarımıza çeşni katarlar. Fakat bu vahşi sahayı geçmek için hiçbir zaruret kâfi bir mazeret değildir. Ruhumuzu aldatmayalım, ebedi gayeye ihanet etmiş oluruz.
Durduğumuz noktada inançlarımızın eskidiğini, yabancılaştığı hiç tecrübe etmediniz mi? En acı kayıp budur: Gerilemiş ruhların mütemadiyen tavizler vererek hayatla, zaruretle uyuşmaları...
Filozofun öğüdü bütün hayatımızda takip edeceğimiz en esaslı metottur:
"Uzun yolu seçiniz..."
"İçimizde şeytan yok. İçimizde acz var. Tembellik var. İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var."
“ Günaydın,” dedi küçük prens, “ şapkanız ne kadar ilginç.” “ Bu şapka insanları selamlamak için “ diye yanıtladı kendini beğenmiş adam. “ İnsanlar beni alkışladıklarında şapkamı havaya kaldırırım. Ama ne yazık ki buraya hiç kimse uğramıyor.”
Nev-i beşerdeki fertler, bütün günah ve sevaplarıyla tekmil ruhlarını cemiyete arzettikleri nisbette, ondan hisselerine isabet eden gam ve süruru istismara, gayrı kabili içtinap bir surette müstehak olurlar. -Mütercim Arif