Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

merve

184 syf.
·
Puan vermedi
Bir Gün Acıyı Keşfeden Küçük Bir Çocuğun Hikayesi
Şeker Portakalı bilinenin aksine bir çocuk kitabı değil. Bu kitabı çocukken okumuş olsaydım muhtemelen etkisinden uzun süre çıkamazdım. Zeze yoksul ve çok çocuklu bir ailede büyüyen afacan, ayal dünyası oldukça geniş ve hayatı zorluklarla dolu bir çocuktur. Ailesi tarafından ihmal edilmiş, çoğunlukla yanlış anlaşılmış ve cezalandırılmıştır. Bu cezalar onda onarılmaz yaralar açmıştır. Tüm bu yalnızlık ve yanlış anlaşılmışlık karşısında o da hayal dünyasına sığınmış, hayali dostları sayesinde tüm bu zorluklar ile başa çıkmıştır. Hayali dünyasında ne acı vardır ne yalnızlık, sadece saf sevgi ve anlaşılmışlık vardır. Bu dünya onu ölümden bile çekip kurtarır. Şeker Portakalı, ihmal edilmiş, gölgede kalmış, görmezden gelinmiş bir çocuğun ben aslında burdayım ve varım hikayesidir.
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022230,6bin okunma
Reklam
318 syf.
·
Puan vermedi
Hayyam, bize nasip olan şu güzel anı keşke kalkıp görebilseydin!
Kitabı elime aldım ve bir anda 14 Nisan 1912’de bir gemide buldum kendimi. Tarihsel kurguyu her zaman çok sevmişimdir ancak yazar için bunun çok zor olduğunu düşünüyorum. Tarihten birçok kişi ve olayın kurgusal karakterler ve olaylarla harmanlanması bunu yaparken de gerçekten uzaklaşmadan yapmak usta bir yazarın harcı olabilir ancak. Hatrı sayılır bir tarih bilgisi olmadan bunun altından kalkmak mümkün değil. Amin Maalouf, bu anlamda herkesin beğenisini toplamış. Kitaba kurgusal karakterimiz Benjamin O. Lesega’in anlatımıyla başlıyoruz. Daha sonra birden neredeyse bin yıl geriye gidip Nişapurlu Ömer’in (Ömer Hayyam) Semerkant’a gelişine ve akabinde gelişen olaylara tanıklık ediyoruz. Tarihsel olarak Büyük Selçuklu Devleti’nin en parlak dönemine denk gelen bu dönemde tarihten birçok tanıdık sima karşımıza çıkıyor: Nizamülmülk ve Hasan Sabbah gibi. Kitabın ilk bölümlerinde bu üç ismin birbiriyle tanışmasından başlayarak şekillenen olaylar anlatılır. Son kısımda ise 1900’lü yılların başındaki İran’daki siyasi ortam anlatılır. Tüm kitap boyunca aradığımız ise Ömer Hayyam’ın yazması olacaktır. Hangi olay gerçek, hangisi kurgu derken bir bakıyorsunuz bir sürü şey öğrenmişsiniz. İşte tarihsel kurgunun en sevdiğim yanı da bu: sizi araştırmaya, öğrenmeye yöneltmesi. Mesela şimdi ben Ömer Hayyam, Nizmülmülk ve Hasan Sabbah hakkında başka okumalar yapmak, onları daha yakından tanımak istiyorum ve bunu Semerkant’a borçluyum. Tüm bunların yanı sıra oldukça akıcı, okuması kolay ve merak uyandırıcı bir kitaptı. Eğer bir süredir kitaplardan uzak kalmışsanız iyi bir dönüş kitabı olabilir, ben öyle yaptım.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,7bin okunma
188 syf.
·
Puan vermedi
Öteki, Öteki Ben ya da Peterburg Manzumesi. Dostoyevski’nin İnsancıklar adlı ilk romanının ardından yayınlanan ikinci eseri. Öteki ile birlikte Dostoyevski hayranları ikiye ayrıldı. Birinci grup İnsancıklar ile büyük hayranlık uyandıran hatta büyük edebiyat çevrelerince adından geleceğim büyük yazarı olarak söz ettiren Dostoyevski’nin Öteki ile
Öteki
ÖtekiFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201922,1bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
88 syf.
·
Puan vermedi
Aziz Bey Hadisesi, benim bu aralar tam olarak ihtiyacım olan bir kitaptı. Karakterleri ve olaylar son derece gerçekçi, doğal; dili ve anlatımı da anlaşılır, akıcı ve sade. Kolayca okunacak ama iz bırakacak bir eser. Kitabımız kitabın sonu ile başlıyor. Kitap boyunca da bu sonun nasıl hazırlandığını okuyoruz. Olaylar bir çizgide nedensel olarak
Aziz Bey Hadisesi
Aziz Bey HadisesiAyfer Tunç · Can Yayınları · 202210,4bin okunma
348 syf.
·
Puan vermedi
Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var
Nikos Kazancakis, çağdaş Yunan edebiyatının en önemli yazarlarından biri. Kendisine şöhreti getirmiş olan da 1946 yılında yayınladığı, 1964 yılında da sinemaya uyarlanan Zorba adlı eseridir. 1957’de ucu ucuna Nobel Edebiyat ödülünü kaçırıyor. Kazancakis, hukuk mezunu, daha sonra felsefe eğitimi de alıyor. Sayısız eseri Yunanca’ya çeviriyor.
Zorba
ZorbaNikos Kazancakis · Can Yayınları · 202016,1bin okunma
Reklam
400 syf.
·
Puan vermedi
2023 yılına başlarken bu yıl Kayıp Zamanların İzinde serisini okuma hedefini koymuştum kendime. 1 Ocak 2023 tarihinde serinin ilk kitabı olan Swann’ların Tarafı’nı okumaya başladım. Niyetim her ay bir kitabı okumaktı ancak hesapta olmayan bir zaman girdi araya. Ne yazık ki kitaplarım depremde kaldı. Çok sonra büyük bir kısmını kurtarabildim.
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,237 okunma
246 syf.
·
Puan vermedi
Hayatın ne kadar kısa olduğunu yaşayarak gördüğüm bir dönemden geçiyorum. Ânın kıymetini, ne yaşadıysak o an yaşadığımızı, bir gün yarının bir daha hiç olamayacağını tecrübe ettim geçtiğimiz bir ay içinde. Şu an benim için, yarın hiç olmadığı kadar belirsiz. Plan yapamıyorum, düşünemiyorum, tahmin yürütemiyorum daha kötüsü hayal kuramıyorum. Her
Yavaşla
YavaşlaKemal Sayar · Kapı Yayınları · 20209,5bin okunma
67 syf.
9/10 puan verdi
Ahh Tezer Özlü, Türk edebiyatının nostaljik prensesi. Hacimsel olarak hafif olan bu romanda Tezer Özlü; çocukluğu, ailesi, intihar girişimleri gibi yaşamına dair birçok detayı tüm içtenliği ile çırılçıplak karşımıza çıkıyor. Ve aslında okudukça o kadar da hafif olmayan yer yer soluklanmak isteyeceğiniz bir kitap olduğunu anlıyoruz. Bu kitapta bir kadının hayatı var, hem de tüm gerçekliği ile. Korkuları var mesela, yalnızlığı var, sonra hayattan kopuşları, Tanrı’ya yakarışları, sonrasında Tanrı’ya olan inancını yitirilmesi. Konuşulmayan, yokmuş gibi davranılan, tabulaştırılan cinsellik. Sürekli dönülen, bir türlü çıkılamayan çocukluk. Bu küçücük kitabın insan üzerinde bıraktığı etki çok derin. Çocukluğun Soğuk Geceleri ile dürüstçe karşımıza çıkan Tezer Özlü’nün cesaretine hayran kalmamak elde değil. Onu daha da yakından tanımak istiyorum. Bu muhteşem kadından öğrenmem gereken çok şey varmış gibi hissediyorum. Tezer Özlü’yü tanımak isteyen herkesin okuması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Çocukluğun Soğuk Geceleri
Çocukluğun Soğuk GeceleriTezer Özlü · Yapı Kredi Yayınları · 201816,5bin okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
Şüphesiz her birimiz nesnelerin farklı anlamlar yüklüyoruz. Hatta bazen onlarla vedalaşamıyoruz bile. Peki toplumsal konuları nesneler üzerinden ele almak kaç kişinin aklına gelmiştir ki ? Ben bir kişiyi tanıyorum: José Saramago. José Saramago’nun Portekiz’de Salazar diktatörlüğü altında yaşadığı dönemde yazdığı öykülerden oluşan Ölümlü Nesneler, büyük ustanın dünya çapında ünlenmesini ve Nobel Ödülü’ne değer görülmesini sağlayan müthiş ironisinin, muazzam öngörüsünün ve zekice geliştirdiği özgün felsefi mantığının erken dönem örneklerini sunuyor. Eminim çoğu bu kitabı tüm bunları bilmeden okuyup rafa kaldırmıştır. Hatta çok sıkıldığını, sayfalarca bir sandalyeden bahsettiğini, buna gerek olmadığını falan söylemiştir. José Saramago ise muhatabınız okuduğunuz her satırdan şüphe duymak zorundasınız. Onun dili ve anlatımı muzipçe kullandığını bilmelisiniz. Tüm bunları bilerek bu yolculuğa çıkarsanız keyif almama ihtimaliniz yok! Öyle de iddialıyım! İçerisinde altı adet öykü barındıran Ölümlü Nesneler, José Saramago’ya başlangıç için ideal bir kitap olabilir. Herkese keyifli okumalar dilerim.
Ölümlü Nesneler
Ölümlü NesnelerJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 20151,817 okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
Adından da anlaşılacağı üzere kitap, bir dedektiflik öyküsü. Hatta ilk dedektiflik öyküsü olarak kabul ediliyor. Ölüm ve cinayet konularını defalarca işlemiş olan yazarımız Edgar Allan Poe, burada da yeteneğini konuşturuyor. Sanki bir satranç oyunundasınız ve birbirini takip eden ustaca hamlelerle oyunu çözümlüyorsunuz. Kısacık bir öykü. Ben bu kitabı şöyle bir nefeslenmek adına okudum. Yoğun bir zamanı kitapsız geçirmemek adına hoş bir öykü. Ayrıca bu kitap birçok ünlü dedektiflik hikayesinin de ilham kaynağı olması sebebiyle önemli bir yere sahiptir.
Morgue Sokağı Cinayetleri
Morgue Sokağı CinayetleriEdgar Allan Poe · Can Yayınları · 202314,6bin okunma
Reklam
176 syf.
10/10 puan verdi
“Kırlangıça dönüşmüş olarak uyanacağım günü iple çekiyorum.”
Yakın zamanda bir dostuma bu sene okuduğum en iyi kitabı hediye ettim ancak İdeal Defter’i okumamla bu değişti. Evet bu senenin en iyi kitabını açıklıyorum. Açıkladım. İdeal Defter ile tanıma fırsatı bulduğum sevgili Brenda Lozano, kendini çok büyük yazarlarla beslemiş bir yazar. O kadar dürüst ki her şey çok güzel ya da kusursuz değil, her şey olduğu gibi. Okudukça uzaklaşmıyor yakınlaşıyorsunuz, ayrıca bu merdiven hem iniyor hem çıkıyor. Ne anlatayım bilmiyorum, kere tekniği şahane! Aklından geçenleri öyle evirip çevirmeden olduğu gibi, günlük tutarmışçasına karalamış. Parçalar birbirinden bağımsız ama bütüne bakınca nefis bir kitap. İçinde her şey var; aşk, yas, beklemek, özlemek, kendini aramak. Müthiş bir bilinç akışı. Sen bu zamana kadar neredeydin yahu! Bu kitabı 30’lu yaşlarımda tekrar okumak üzere kitaplığıma kaldırıyorum şimdi. “Wild in the Wind” dinliyorum, hem David Bowie, hem Nina Simone hem de George Michael versiyonunu dinledim. Ben Nina Simone ile devam edeceğim sanırım.
İdeal Defter
İdeal DefterBrenda Lozano · Notos Kitap · 2021450 okunma
232 syf.
10/10 puan verdi
2022 Nobel Edebiyat Ödülünü almasının ardından sevgili Annie Ernaux’umuzun bütün kitaplarını edindim.  Hemen kendime bir Annie Ernaux okuma rehberi oluşturdum. Annie Ernaux’u tanımak, kalemine aşina olmak adına da ilk sıraya Seneler’i koydum. Seneler ile zamanda bir yolculuğa çıkıyoruz. Hem Annie Ernaux ile tanışıyoruz hem de 1940’lı yıllardan 2000’li yıllara kadar geçen sürede yaşanan siyasi ve toplumsal olayların da üzerinden geçiyoruz. Kitaba Annie Ernaux’un 1941 tarihli bebeklik fotoğrafı ile başlıyoruz. Yine devamında da farklı tarihlere ait fotoğraflarını görmesek de hayal edebiliyoruz. Hatta öyle ki iki oğlunun doğumundan kalan sezeryan izlerini bile hayal edebiliyoruz. Nasıl anlatsam bilemiyorum, şu an bu kitap sayesinde elimde çok sağlam bir müzik/film/kitap listesi mevcut. Bir kitap bana daha ne verebilir inanın bilmiyorum. Oldukça sıradan başlayan hayatını özellikle 40’lı yaşlarından sonra nasıl dönüştürdüğüne şahit oluyoruz. Bu öylesine bir dönüşüm ki sonu Nobel’e çıkıyor. Kişisel görüşüme göre 30’ların zirve olduğunu düşünürdüm, hatta son zamanlarımı “30’a yaklaşıyorum daha hiçbir şey yapamadım” diye hayıflanarak geçiriyordum ta ki Seneler’i elime alıncaya dek. Annie Ernaux bu güzelimi 68 yaşında yazdı. (Bu notu kendim için düşüyorum.) Ben diğer kitapları için sabırsızlanıyorum. Okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyorum.
Seneler
SenelerAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20211,600 okunma
196 syf.
·
Puan vermedi
Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba ?
Kitap, Oğuz Demiralp’in kaleme aldığı bir önsöz ile başlıyor. Ben önsöz okumayı çok seviyorum, oldukça da önemsiyorum. Hatta bununla ilgili Oğuz Demiralp de şunu söylüyor: “Önsözün amaçlarından biri de okur ile kitap arasına fazla girmeden, okurda kitaba karşı heves ve merak uyandırabilmektir.” Hala bunu alışkanlık edinmeyenler varsa çok şey kaçırıyor söyleyeyim. Korkuyu Beklerken Oğuz Atay’ın sekiz adet hikayesinden oluşuyor. Hikayelerden biri kitaba ismini veren Korkuyu Beklerken. Hikayelerin romandan aşağı kalır yanı yok. En az bir roman kadar derin ve zengin. Öyle ki hikayenin sona erdiğini sayfayı çevirip diğer hikayenin başlığını görünce anlıyorsunuz. Belki çok iddialı olacak ama Oğuz Atay bir bütünse Korkuyu Beklerken de o bütünün parçalarıdır diyebilir miyiz ? Bence deriz. Her hikayeden Oğuz Atay’a çıkıyor yolunuz. Her hikayenin mutlaka bir tutunamayanı, toplumdan dışlananı, yaşarken anlaşılma saadetine erişemeyeni mevcut. Severek okudum, bütün hikayeleri beni içine çekti. Oğuz Atay ile tanışmak isteyip çekinen varsa güzel bir başlangıç olabilir.
Korkuyu Beklerken
Korkuyu BeklerkenOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202226,5bin okunma
256 syf.
·
Puan vermedi
Ne zaman Şükrü Erbaş okusam karşısına geçip “Bana bunu niçin yaptınız ?” diye sormak istiyorum. Gerek var mıydı içimi açıp, hadi şimdi ne yaparsan yap deyip, beni öylece bırakmaya ? Gerek var mıydı ? “İnsanın Acısını İnsan Alır” ismi bile oldukça tesirli. Sahi insanın acısını insan alır mı ? Yahut insana asıl acıyı veren zaten insanın ta kendisi değil midir ? Sanırım ben bunun cevabını bir süre daha veremeyeceğim. Kitap, Şükrü Erbaş’ın kısa anlatılarından oluşuyor. Her satırı usta şairliğinin izleri ile bezeli. Üç bölümden oluşuyor. Son bölümünde şiirlerinin perde arkasında neler olduğuna değinip büyük şairlerimize şöyle başının ucuyla mütevazi bir selam veriyor. Ben alıntı yapmaya doyamadım, kendimden çok şey buldum, çok hislendim, hatta çoğunlukla savunmasız kaldım. Sanırım bir süre daha alıntı yapmaya devam edecek, sık sık bu kitabı karıştıracağım. Okura naçizane tavsiyem yavaş yavaş okuması yönünde olacaktır.
İnsanın Acısını İnsan Alır
İnsanın Acısını İnsan AlırŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201810,2bin okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Ne yalan söyleyeyim ilk başta korkmuştum. Proust zor bir yazar, ya hakkını veremezsem diye düşünmüştüm. Evet Proust zor bir yazar hala böyle düşünüyorum. Hazlar ve Günler’i Proust’un kalemine, üslubuna dair bir ipucu olması adına seçtim. Kayıp Zamanın İzinde serisine başlamadan evvel iyi bir ön hazırlık niteliğinde olabileceğini düşündüm, en azından kendi adıma. Okurken zaman zaman zorlandığım, koptuğum oldu. Hatta bazen keyif alamıyor muyum acaba bile dedim ama bırakmayı da hiç düşünmedim. Hazlar ve Günler, Proust’un yirmili yaşlarda kaleme aldığı, aslında yayınlandığı dönemde çok da başarılı olmayan, kısa anlatılardan, şiirlerden oluşan bir kitap. Çoğunu severek okudum, bazılarında kopukluk yaşadım. Sayfa sayısı az ama bir gecede okunacak kitap değil. Ben de yavaş yavaş okumayı tercih ettim. Ruhsal çözümlemelere, betimlemelere, şiirsel ve derin bir anlatıma ve uzun cümlelere hazır olmalısınız. Bunları sevmeyen Hazlar ve Günler’i de sevmeyecektir. Şunu da söylemek zorundayım, Proust dağınık bir zihnin yazarı değil, karşısına darmadağın bir şekilde çıkamazsınız, kaybolursunuz. Kitap bitti ama halen karıştırmaya devam ediyorum. Sanırım alıntılara da devam edeceğim. Muhtemelen tekrar okuyacağım ama şimdi elim soğumadan Kayıp Zamanın İzinde serisine başlamak istiyorum. Eğer bu yazdıklarım okunuyorsa okuyan kişiye şunu söylemek istiyorum “Korkma ve Proust’a başla.”
Hazlar ve Günler
Hazlar ve GünlerMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20221,337 okunma
112 syf.
·
Puan vermedi
“ Adil oyun diye bir şey yoktu. Bir kere yere düştün mü sonun geldi demekti.” 1903’te yayımlanan Vahşetin Çağrısı için Jack London’ı Jack London yapan eser dersek abartmış olmayız sanırım. Oldukça hızlı bir hayatın ardından yaşam tarzını değiştirmeye karar veren London’ın yazar olmak için başından bir altın macerası geçmesi gerekiyormuş. Altın aramak için Kanada’ya giden Jack London, bu yolculuk esnasında yazarlığını keşfediyor. Vahşetin Çağrısı da bir yıl kaldığı Klondike hakkında yazdığı romanı. Yazarın üslubu, kullandığı dil oldukça akıcı. Yani Jack London işte. Okurken zorlanmak, sıkılmak mümkün değil. Karakterimiz Buck adlı bir köpek. Hikayeye onun gözünden ortak oluyoruz. Kitapta oldukça rahat bir hayatı olan evcil bir köpek olan Buck’ın kaçırılıp kızak köpeği olması ve ardından gelişen olaylarla birlikte özüne ve özgürlüğüne dönüşü anlatılır. Vahşetin Çağrısı, Jack London ile tanışmak isteyenlerin ilk başvuracağı kitaplardan biri olabilir. Okuyacak olanlara keyifli okumalar diliyorum.
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202332,3bin okunma
Reklam
282 syf.
7/10 puan verdi
Nerede olursak olalım gökyüzü her daim sonsuz.
Bu kitabı okumaya kendi adıma zor geçen bir zamanda başladım. Kendi hayatımdaki anlamsızlık düşüncelerinin oldukça yoğun olduğu, kitap seçimlerimin dahi beni yıprattığı, okuduğum karakterlerin bile hayatlarının sırtıma bindiği bir dönemde başladım. Peki bu kitapla hayatım değişti mi ? Hayır. Yaşama sevinciyle mi dolup taştım ? Hayır. Buna ben pek inanmıyorum. Bir kitapla hayatın değişebileceğine. Gece Yarısı Kütüphanesi’nde birçok hayatı gezdim, birçok hayatı deneyimledim. Çoğu herkesin gıpta ile baktığı hayatlardı ancak hiçbiri hayatımı değiştirmedi, ne benim ne de Nora Seed’in. Bir kitapla ne değişir peki ? Hayat değilse bile hayata verdiğimiz anlam değişebilir. Hayata baktığımız açı değişebilir. Dün bize berbat gelen hayat bugün umut verebilir. Ben bu kitabın kapağını “Güzel bir yolculuktu.” diyerek kapatıyorum.
Gece Yarısı Kütüphanesi
Gece Yarısı KütüphanesiMatt Haig · Domingo Yayınevi · 202155,4bin okunma
113 syf.
·
Puan vermedi
Burada yanlış olan bir şey var
Barış Bıçakçı okumaya başlarken büyük bir hata yaptım. Normalde kronolojik okumayı severim. Yazarların bütün o yolculuklarına eşlik etmeyi. “Herkes Herkesle Dostmuş Gibi” ile başlama sebebim de tamamen buydu. Ancak bu defa olmadı. Belki de yazarın en son okunacak kitabı buymuş. Diğer kitaplarında geçen karakterlere bu kitapta rastlıyoruz ama karakteri öncesinden tanımayınca anlamı bir okuma sağlamak güç. ( Gerçekten ilginç bir bir yazma stili. Sadece bunun için bile Barış Bıçakçı okunur.) Bu tamamiyle benden kaynaklanan bir hata, yoksa Barış Bıçakçı’nın hepimizin göz ardı ettiklerini şiirsel bir anlatımla taçlandırmasına söylecek sözüm yok. Daha büyük titizlikle araştırılmış bir liste ile yeniden başlamak istiyorum. Şimdilik bu kadar. Yanlış yayınevi, kalitesiz çeviri ve yanlış okuma listesi kadar okuma eylemine zarar veren yoktur.
Herkes Herkesle Dostmuş Gibi
Herkes Herkesle Dostmuş GibiBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20211,826 okunma
574 syf.
10/10 puan verdi
“İyi bir okurum diyenler için bu kitabı okumak sünnettir.” Şu an severek okuduğumuz birçok yazara ilham kaynağı olan Gecenin Sonuna Yolculuk, Fransız yazar Louis-Ferdinand Céline’in yazın dünyasına girdiği ilk kitap. Bu nasıl oluyor inanın bilmiyorum. Nasıl oluyor da bu başyapıt bir yazarın ilk eseri olabiliyor ? İnsan bekliyor ki ilk kitaplar biraz daha acemilik barındırsın oysa Gecenin Sonuna Yolculuk’ta bunu görmek mümkün değil. Bu kitaba sürükleyici bir kitap olmadığını bilerek başlamak zorundasınız. Ben de kitabı okurken çok fazla koptum. Okuyup bitirmek 16 günümü aldı. Şimdi diyorum ki keşke bu süreyi daha uzun tutup kitabı daha çok irdeleseydim. Bu kitapla ilgili tek bir cümle söyleyecek olsam sanırım şu olurdu: “Ben bu kitabı tekrar tekrar okurum.”
Gecenin Sonuna Yolculuk
Gecenin Sonuna YolculukLouis Ferdinand Celine · Yapı Kredi Yayınları · 20224,080 okunma
192 syf.
8/10 puan verdi
“ Bir öykünün her bir yazılışının, bir öncekinden daha iyi olduğunu inanmışımdır hep. O halde, hangisinin en sonuncusu olması gerektiğini nereden bileceğiz?” 1982 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi yazarımız Gabriel García Marquez’in öykü yazmaya başlamasını yetmişli yılların başında, Barcelona’da beş yıl yaşadıktan sonra gördüğü ilginç bir rüyaya
On İki Gezici Öykü
On İki Gezici ÖyküGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 2020811 okunma
90 syf.
8/10 puan verdi
“Olayların kaynağını binlerce fersah ötede aramak ve caddenizi yıkayan suyun Nil’den geldiğini varsaymak ilginç bir saplantı! Ne yazık ki bu ne bir İngiliz’in, ne bir Amerikalının, ne de bir Çinlinin kitabıdır. Düşüncelerini o kadar uzaklarda arama alışkanlığı olmayan yazar Bir İdam Mahkumunun Son Günü’nü yazmak için bir kitaptan değil, hepinizin
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023120,8bin okunma
222 syf.
7/10 puan verdi
Orhan Kemal’in kendi yaşamsal öyküsüne yer verdiği Küçük Adamın Romanı dizisinin ilk kitabı olan Baba Evi, yazarın Adana’da geçen çocukluk yılları, milletvekili olan babasının mensubu olduğu Ahali Cumhuriyet Fırkası’nın kapatılması üzerine Beyrut’a yerleşmek zorunda kalmaları, Beyrut’daki zorlu yaşamları ve geçim sıkıntısının ardından Orhan Kemal’in Adana’ya dönüşü anlatılır. Küçük Adamın Romanı dizisinin ikinci kitabı olan Avare Yıllar ise; yazarın ortaokula devam etmek üzere Beyrut’tan Adana’ya dönmesiyle başlayan gençlik yıllarına yer verilir. Adından anlaşılacağı üzere yazarın avare geçen yılları anlatılır. Baba Evi, Orhan Kemal ile tanışmak isteyenler oldukça güzel bir seçim olacaktır. Ardından Avare Yıllar’a yer vermek çok daha planlı bir okuma yapmayı sağlar diye düşünüyorum. Kaldı ki Baba Evi bitince Avare Yıllar’ı da merak edecek ve okumak isteyeceksiniz. Ben bu iki kitabı kendi adıma yeni bir yolcuğun başlangıcı olarak nitelendiriyorum ve tekrar Orhan Kemal okumak için sabırsızlanıyorum.
Baba Evi - Avare Yıllar
Baba Evi - Avare YıllarOrhan Kemal · Everest Yayınları · 2020830 okunma
Reklam
910 syf.
9/10 puan verdi
“Romanın ‘öz’ babası Miguel de Cervantes Saavedra, kendisini izleyen tüm romancıları yapıtlarının ‘üvey’ babası konumuna düşüreceğini -çünkü Don Quijote’den şu ya da bu biçimde etkilenmemiş tek büyük romancı yoktur- okuruna seslenirken bilebilir miydi?” Don Quijote, 1605 yılında doğdu, doğduğundan beri edebiyatın her alanını etkilemeye,
Don Quijote (2 Cilt Takım)
Don Quijote (2 Cilt Takım)Miguel de Cervantes · Yapı Kredi Yayınları · 202222,9bin okunma
57 syf.
9/10 puan verdi
Franz Kafka’nın babası Hermann Kafka’ya yazdığı mektuptan oluşan bu eser hiçbir zaman alıcısına ulaşmadı. Bu eser; Kafka‘yı tanımak, onun dünyasına giriş yapmak için bir anahtar niteliği taşıyor. Bu yüzden Kafka okumak için iyi bir başlangıç kitap olacaktır diye düşünüyorum. Tipik ataerkil bir aileye sahip olan Kafka, evin tek erkek çocuğudur.
Babaya Mektup
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,5bin okunma
125 syf.
7/10 puan verdi
William Shakespeare’in yazarlığının ilk dönemlerine ait olan bu komedya beş perdeden oluşmaktadır. Shakespeare, Hırçın Kız’da birçok açıdan İtalyan komedyasından esinlenmiştir. Yazar bu oyuna birbirini geliştiren iki önoyunla başlar. Önoyunlarda Christopher Sly karakteri ve onun başından geçenler yer alır. Bu karakter ile o dönemdeki Londra
Hırçın Kız
Hırçın KızWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20124,217 okunma
158 syf.
·
Puan vermedi
1955 yılında yayımlanan romanda, Çukurova’daki çeltik ağlarına karşı mücadele eden, köylünün yanında yer alan, genç ve idealist kaymakamın öyküsü anlatılır. Kitap, roman ve tiyatro olmak üzere iki bölümden oluşuyor. Her iki bölümde de anlatılan olaylar aynı ancak tür farklılıkları elbette ki göze çarpıyor. Yaşar Kemal’in sade ve akıcı anlatımı, yöre halkının özelliklerini anlatma biçimi okumaktan ziyade izliyormuş hissi veriyor. Hatta kullanılan yerel söyleyişleri kulaklarınızda hissetmeniz bile mümkün. Günün sonunda yine zorbalar kazanıyor. Tarih değişiyor, kahramanlar değişiyor ama dünya yine zorbanın, güçlünün dünyası olmaya devam ediyor. İnsanlar olanca heyecanı ile bu millete hizmet etmek için var olan düzenlerini, ailelerini bırakıp belki adını bile duymadıkları, yolu bile olmayan, Anadolu’nun ücra köşelerine gidiyor. “Ben vazifeliyim, beni bu cumhuriyet büyüttü, okuttu benim bu cumhuriyete vazifem var.” düşüncesi insana bilmediklerini öğretiyor, yapamam dediklerini yaptırıyor, müthiş bir motivasyon sağlıyor. Tüm bunların üzerine ben bu düzeni değiştirebilirim düşüncesi ekleniyor. Düzen değişmiyor, düzen yine bildiğimiz düzen ama bizim yine umudumuz baki “… gün gelir zorbalar kalmaz gider.” Çünkü genç kaymakamımızın dediği gibi “…mücadeleye değer… Bir hayat pahasına da olsa değer…”
Teneke
TenekeYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20179,7bin okunma
360 syf.
·
Puan vermedi
1961 Pulitzer Edebiyat Ödülünü alan kitap, Harper Lee’nin yayımlanan ilk romanı. Roman, 1930’larda Alabama Eyaletine bağlı Maycomb adlı kasabada yaşayan Scout ve Jem adlı iki kardeş, yakın arkadaşları Dill ve avukat olan babaları Atticus etrafında şekillenmekte. Scout takma adını kullanan küçük bir kız çocuğu olan Jean Loise Finch’in gözünden anlatılan eser iki bölümden oluşmakta. İlk bölümde Scout ve Jem’in Dill ile tanışması, komşuları Arthur Radley ile olan ilişkileri ve ardından okul döneminin başlaması, ikinci bölümde ise; Atticus’un siyahi bir adamın avukatlığını üstlenmesi ve bu durumun aileye olan yansımaları ele alınmakta. Sade ve anlaşılır bir dili olan eserde adalet, özgürlük, toplumsal eşitsizlik, ırkçılık, cinsiyetçilik, ayrımcılık gibi ne yazık ki günümüzde de güncelliğini koruyan temalar işleniyor. Kitabın bana göre en güzel yanı “tatsız” olarak nitelendirebileceğim bu temalara bir çocuğun gözünden bakıyor olmamız. Scout, bunun en güzel örneğini; “… bana kalırsa tek bir tür insan var. İnsanların hepsi insan.” diyerek gösteriyor. Bir yere, sosyal sınıfa, ırka, dine, cinsiyete ait olmamak mümkün mü, tüm bunlar olmadan yalnızca insan olabilmek mümkün mü soruları sıklıkla yoklar beni. Mümkün mü bilmiyorum ama inanıyorum. Her şeye rağmen bir çocuğun zihni gibi berrak, kalbi gibi güzel bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyorum. Bu kitapla ilgili benim baskın olan hissim “umut” oldu. İçindeyken her şeye gücünüzün yeteceğine inandığınız bir hikaye. Okumayı düşünenler çok da bekletmemeli.
Bülbülü Öldürmek
Bülbülü ÖldürmekHarper Lee · Epsilon Yayınevi · 202072,2bin okunma