Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

süsü

süsü
@okurtamokur
Uçsak birden, başı alıp nere gideriz?
Lisans
İstanbul
24 Haziran 1998
18 okur puanı
Ağustos 2020 tarihinde katıldı
“Kitap. Nasıl diyeyim… İçinde yaşadığımız ev gibi olmalı, vatan gibi olmalı, ona alışmalıyız, bağlanmalıyız, köşesini bucağını gayet iyi tanımalıyız, her noktasına hatıralarımız karışmalı. Değil mi? Bir musiki parçası gibi…”
Sayfa 24 - Ötüken NeşriyatKitabı okuyor
Reklam
‘Bağımsızlığı için ölümü göze alan ulus, insanlık onur ve yüceliğinin gereği olan bütün özveriyi yapmakla teselli bulur ve hiç kuşkusuz tutsaklık zincirini kendi eliyle boynuna geçiren miskin, onursuz bir ulusa göre dost ve düşman gözündeki yeri bambaşka olur.’
Sayfa 9 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
‘Bir şeylerden kaçar gibisin.Soluk soluğa ama hiçbir şey anlatmayacağına yemin etmiş gibi sakinsin. Gitmek istediğin belli bir yer yok ama kalmak istemediğinden eminsin.Sadece biraz olsun herkesin ve her şeyin susmasını istemişsin.Kendini duyabilmek için.’

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanları anladım derken ne kadar da aldanıyoruz değil mi? Aldırma, “her şeyi olduğu gibi kabul et.” Bu da seni aydınlatan yeni bir tecrübe olsun. Öyle telakki et… Anlaşılmamanın ve düşünülmemenin derdi yüreğini sarmasın kardeşim.
Sayfa 58
Bulmanın kıymetini yitirmeden anlayabilseydik, belki de “bulmak” bu kadar da kıymetli olmayacaktı. “Yitirmek gibi bulmanın da bir zamanı vardır.”
Sayfa 199Kitabı okudu
Reklam
“Yüzleşmekten kaçındığımız korkularımızı örtbas edip kendimizi güvenlikte olduğumuza inandırırken, hayatı ne denli kuruttuğumuzu çoğu zaman göremiyoruz.”
“… Kendi geleceğini kendi sesiyle ışıtır insan. Başkasının evinde yanan ışıktan bize ancak gölge düşer.”
Sayfa 109Kitabı okudu
“Yeni bir hayat. Hep böyle denir. Oysa maziden kurtulmak mümkün değil. Kişi kendini inkâr edemez. Yine de yeni bir sayfa açmak bize tanınmış bir imkândır. Umudun anahtarı ile açılan bir kapı.”
Sayfa 277
Güneşin tüm Dünya’yı sırasıyla nasıl selamladığının anlatıldığı en eğlenceli, masumane bir alıntı. :) Bkz; “Elektriğin bulunmadığı çağlarda bu gezegenin altı kurasında dört yüz altmış iki bin beş yüz on bir kişilik bir bekçi ordusu, her akşam sokak fenerlerini yakmakla görevliydi. Bu orduya uzaktan bakmaya doyum olmazdı. Hareketler bir opera balesi kadar düzenliydi. Önce Yeni Zelandalı ve Avustralyalı bekçiler görünürdü. Bunlar fenerlerini yaktıktan sonra gider uykuya dalarlardı. Bu kez dura Çinli ve Sibiryalı bekçilere gelirdi. Onlar da yerlerine çekilince Rus ve Hintli bekçiler ortaya çıkardı. Sonra Afrikalı ve Avrupalılar, sonra Güney Amerikalılar, en sonra da Kuzey Amerikalılar. Sahneye giriş sırası hiçbir zaman bozulmazdı. Görülecek şeydi açıkçası. Yalnız Kuzey kutbundaki tek fener bekçisiyle kafadarı Güney kutbu bekçisi boş gezerlerdi; Yılda iki kez iş düşerdi onlara.”
Reklam
“ ANILAR GERÇEK MİDİR? Elbette gerçektir bizde sürdüğü için, elbette gerçek değildir yaşanan zamanın dışına düştüğü için. Anılar... Günde kim bilir kaç kez gidip gidip geldiğimiz, alın kırışığımızda saklı dünyamız. Bugünümüzü biçimleyen, yaşamın içimizde ve dışımızda süren tortusu. Kaç kişiyle paylaşılırsa paylaşılsın herkese özel olan duygu. Bir daha yinelenemez olan. Yaşarken seçip istemesek de sonradan sahiplendiğimiz, durdukça değerlenen yaşantı parçacıkları. Kimi gün kederle, kimi gün hazla kirpiklerimize takılan geçmiş zaman ölüleri . Bizim ömrümüzü, öznel tarihimizi oluşturan ayrıcalığımız. Akıp giden zamanı bize gösteren, dönüp dönüp kendimizi seyrettiğimiz ayna. ” Anlatımının eşsizliğine vurulmak
Normalliğin temel ölçütlerinden biri, kişinin kendisini iyi hissedebilmesidir. Bu ise yalnızca yaşamın sürdürülmesini değil, insanın dünya içinde kendine özgü bir yer edinebilmesini ve yaşamından doyum sağlayabilmesini de içerir. Buna karşılık, yalnızca toplumun onayına yönelik davranışlar kişiliğin ortadan silinmesine neden olabilir.
Sayfa 12
Hiçbir şeye karar vermiyor ve dalgın gözlerle kendi içini seyrediyordu.
“Okumak için uzaklara gitmekten çok, uzaklara gitmek için okumaktaydım.”
Sayfa 116
Perişan bir haldeydim fakat içimde kendimden bile sakladığım bir ümit vardı.