Herkese merhaba Ayın başından beri okuduğum ama daha yeni bitirdiğim kitabın yorumu ile geldim bugün. Kitabı herkes çok fazla sevdiği için beklentimi baya yüksek tutmuştum fakat maalesef beklentimi karşılamadı. Yine de sevdiğimi söyleyebilirim.
Sanırım kitabın en büyük sorunu diliydi. Dilinde bir türlü akıcılık yakalayamadım hatta bu yüzden beni reading slump adı verilen döneme bile soktu. Yazarın diğer okuduğum kitabında (Kürk Mantolu Madonna) dilini sevmiştim fakat orada da konuyu sevmemiştim, bu kitapta ise tamamen tersi oldu. Kitabın başları sıkıcı, ortası baya akıcı, sonları yine sıkıcıydı. Belki de Sabahattin Ali’nin ilk kitabı olduğundan böyleydi, bilemiyorum ama bu kitabın en büyük eksiğiydi.
Bunun yanı sıra karakterlerin duygu ve düşüncelerinden ziyade olaylar üzerinde durulmuştu, sanırım bu kitabın en sevmediğim özelliklerinden biriydi. Bu kadar olay karşısında biraz da psikolojik tahlil beklerdim. Olaylar tam da psikolojik tahlil de çıkarmalıktı fakat bu olmayınca kitap bir eksik kalmıştı.
Olaylara gelince ben bu kitabı kurgu bakımından çok daha fazla sevdim. Karakterler, olay örgüsü... her şeyiyle iyiydi. Kitabın sonu hiç tahmin etmediğim bir şekilde bitti, hatta net bir son yazılmaması en sevdiğim özelliklerden biriydi. Keşke devamı da yazılsaydı, dedim kitabın kapağını kapattığımda.
Kitapta yazım, noktalama ve anlatım hatası yoktu. Fakat bunlara rağmen dilini sevmediğim için bunlar bana artı bir özellik gibi gelmedi.
Sözün özü kitabın dilini sevmedim ama olay örgüsünü sevdim. Alıp almamak size kalmış bir şey ama sanırım ben Sabahattin Ali’nin kalemini herkes kadar sevemeyeceğim.