Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Simeran

Simeran
@simeran
"Hayatla aramda ince bir cam var. Açıkça görmeme ve anlamama rağmen, dokunamıyorum.”
68 syf.
·
Puan vermedi
Anton Çehov’un kendisi kısa, etkisi uzun olan, 68 sayfada koca bir hayatın röntgenini çektiği, akıcı, okuması keyifli öykü kitabı. Kitabın ana öyküsü; bir taşra kasabasında, akıl hastanesinde görevli olan bir doktor ile orda yatan bir hasta arasındaki felsefik, hayata dair sohbetler ve bu sohbetler sonucu doktorun kendisini içinde bulduğu durum. Tabii bu ana hikayenin ekseninde ilerlerken, arka planda; toplum - dönem eleştirisi, bulunduğu ortamdan biraz farklı düşünen, ses çıkaran insanların toplumdan nasıl dışlandığını da anlatıyor. Kitapla ilgili eleştirebileceğim kısım ise; biraz daha uzun olabilirdi :) Okuyun, okutturun. Keyifli okumalar.
Altıncı Koğuş
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202270bin okunma
Reklam
214 syf.
·
Puan vermedi
Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun, Birinci Dünya Savaşı sırasında kolunu kaybeden yaralı bir askerin, Anadolu’daki bir köye yerleşmesiyle başından geçenleri anlattığı; akıcı, sürükleyici, gerçekçi romanı. Kitap, İstanbul’dan Anadolu’ya göç eden bir subayın köy hayatına ve oranın ortamına alışma sürecini anlatırken aynı zamanda; o dönemin insanlarını ve düşünce yapısını, Atatürk’ün Milli Mücadeleyi sadece dış etmenlere değil, kendi içimizdeki etmenlere rağmen kazandığını, Türk aydını ve Anadolu halkı arasındaki farklılığı, gerçekçi ve cesur bir bakış açısıyla aktarıyor. Bana kalırsa bu roman, Türk Edebiyatı eserleri arasında; içinde barındığı realizmle, dönemin atmosferine gerçekçi bir ışık tutmasıyla, dönemin koşullarını ve insanlarını cesur eleştirileriyle, kurgu diliyle, okuduğum en iyi kitaplardan biri oldu. Okumanızı tavsiye ederim, keyifli okumalar.
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,4bin okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
Paulo Coelho’nun; akıcı, yalın, basit bir anlatımla yazdığı, sürekleyici kitabı. Kitap; ana karakterimiz Veronika’nın başarısız bir intihar girişimi sonrası, gözlerini akıl hastanesinde açmasıyla başlıyor. Sonra karakterin iç dünyasına yolculuk yapmaya başlıyoruz. Devamında; yaşamaya - ölmeye, umuda - umutsuzluğa, acıya, kedere, mutluluğa dair anlatımlarıyla, karakterin kendini bulma yolculuğunu okuyoruz. Pek çoğumuzun kendinden bir şeyler bulabileceği, okurken kendi hayatını sorgulayabileceği bir eser. Okumanızı tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
Veronika Ölmek İstiyor
Veronika Ölmek İstiyorPaulo Coelho · Can Yayınları · 202077,6bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
496 syf.
·
Puan vermedi
Pessoa sayfaların birinde, “İsterim ki bu kitabı okuyunca, şehvetli bir kabus görmüş gibi olun” diyor. Bence tam kitabın bıraktığı etkiyi anlatan bir cümle... Portekizli yazar Fernando Pessoa’nın kaleme aldığı, daha doğrusu ölümünden sonra arkasında bıraktığı metinlerden derlenmiş; yazarın çeşitli konularda fikirlerini belirttiği, deneme tarzında, biraz da dertleşme havasında olan kitabı. Adının karşılığı fazlasıyla veriyor, okurken insanı huzursuz ediyor. Fazla melankolik, hüzünlü, buhranlı ama bir o kadar da gerçek. Okunması çok kolay bir kitap olduğunu; gerek yazım diliyle gerekse de içeriği nedeniyle düşünmüyorum. En azından kitabın dünyasına alışmak biraz zaman alıyor. Ama okumanızı tavsiye ederim, bence insanı etkileyen, sarsan bir sürü yeri var. Zaman zaman tekrara kaçan yerler olsa da ben okumaktan keyif aldım, galiba en çok alıntı yaptığım kitaplardan biri oldu. Keyifli okumalar.
Huzursuzluğun Kitabı
Huzursuzluğun KitabıFernando Pessoa · Ayrıntı Yayınları · 202310,5bin okunma
617 syf.
·
Puan vermedi
Bu romanı; üstünkörü okursanız, ana karakter Oblomov’u tembel, üşengeç, vurdumduymaz, asosyal biri olarak algılayabilirsiniz. Ama karakteri derinlemesine okuyup; çocukluğunu, ailesini, yaşamını, olaylara bakışını anlamaya çalışırsanız Oblomov’un bunlardan çok daha fazlası olduğunu algılarsınız. Oblomov tembel birinden daha çok hayatındaki anlamı bulamamış belki varoluşsal sıkıntılar yaşayan biri olabilir. Hayata tam olarak atılmasında onu tutan neden; üşengeçlikten ziyade, ailesinin onu çocukluğunda aşırı korumacı yetiştirmesinden dolayı bilinmezliğe duyduğu korku olabilir. Evinden uzaklaşmamasının, topluma karışmamasının nedeni insanlara duyduğu nefretten ziyade, sadece evinde kendini güvende hissetmesi olabilir. Kısaca Oblomov dışardan görünenin aksine tembel değil; hayatla barışamamış bir türlü hayatı tam olarak yakalayamamış, dünyada kendi küçük alanı dışında kendine bir yer bulamamış, temiz kalpli, düşünceli, hassas, sade bütün derdi kendiyle olan biri. Kitabın uzunluğu gözünüzü korkutmasın, okunması keyifli, kendinizden birçok şey bulabileceğiniz bir kitap. Oblomov’luk yapmayın, okuyun bence.
Oblomov
Oblomovİvan Gonçarov · İletişim Yayınları · 201939,3bin okunma
Reklam
444 syf.
·
Puan vermedi
Okurken, bozkır havasını derinden hissedeceğiniz bu kitap; ana karakterimiz Yedigey’in dostu Kazangap’ın vefat haberini almasıyla başlıyor. Bundan sonra kitap aslında tek bir günde geçiyor ama Yedigey’in geçmiş hatıraları anımsamalarıyla, bölüm bölüm hikayeler anlatıyor. Bu hikayeler; dostluk, vefa, aşk, sevgi temalarının etrafında gezinirken, aynı zamanda da destanları , o dönemin şartlarını , baskılarını, savaş sonrası dönemin zorluklarını ve uzay hikayesi de anlatıyor. Bu hikayelerin bazıları, başta birbirinden kopuk gözükse de sonunda hepsi birbirine bağlanıyor. Okurken keyifle okuduğumu belirtmekle beraber; bence bazı gereksiz uzatılmış kısımları da vardı. Tabii çok akıcı kısımları da... Genel olarak; atmosferiyle, yazım diliyle, kurgu bütünlüğüyle okuması zevkli bir kitaptı sadece sonu biraz havada kalmıştı, bence hikaye başka türlü noktalanabilirdi. Keyifli okumalar.
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra BedelCengiz Aytmatov · Ketebe Yayınları · 202145,7bin okunma
238 syf.
·
Puan vermedi
Hikayesi; kurgusu, konusu, işleyişi, hikayenin barındırdığı fantastik olaylar, öykünün anlatım şekli ve hikayenin bağlandığı yerle beraber şimdiye kadar okuduğum en enteresan ve orijinal Türkçe kitap olabilir. "Ulema, cühela ve ehli dubara; ehli namus, ehli işret ve erbab-ı livata rivayet ve ilan, hikâyet ve beyan etmişlerdir ki kun-ı kâinattan 7079 yıl, İsa Mesih'ten 1681 ve hicretten dahi 1092 yıl sonra, adına Konstantiniye derler tarrakası meşhur bir kent vardı." Diye bir paragrafla başlayan ve devamında bolca Osmanlıca ve eski kelime barındıran bu roman; hikaye olarak biraz ağır başlıyor, karakterler fazla ve çeşitli ama romanın kurgusuna ve diline alıştıktan sonra; betimlemeleri, okurken o dünyayı hayal ettiren kurgusu ve yazım diliyle, okuyucuyu romanın içine çekip, su gibi akıp gidiyor. Okunmasını tavsiye ederim, dediğim gibi ilk sayfalardaki ağır dili sizi korkutmasın sonrasında hikaye açılıyor ve merak unsurunu diri tutarak sonuna kadar hevesle okuyorsunuz.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,4bin okunma
280 syf.
·
Puan vermedi
Oscar Wilde’ın yazıldığı dönemde, ahlaki bulunmadığı için ağır eleştiriler alan, edebiyat dili ağır ve ağdalı olmayan, içinde pek çok aforizma ve yer yer kendi hayatınızı sorgulatacak bölümler bulunan okunması zevkli, ilk ve tek romanı. Oscar Wilde kitabında; kitaba ismini veren karakter ve diğer iki ana karakterin, diyalogları ve farklı bakış açılarıyla birbirlerinin hayatı üzerindeki etkilerini ve hayatı algılayışlarını anlatıyor, bunu yaparken de okuyucuyu sık sık sorgulamaya itiyor. Bu üç karakter için Oskar Wilde : "Basil Hallward ben olduğumu sandığım kişidir; Lord Henry dünyanın ben sandığı kişidir; Dorian ise benim olmak istediğim kişidir, belki başka bir çağda..." Demiş, kitap için en iyi özet yine yazarı tarafından yapılmış bence.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Can Yayınları · 201873,2bin okunma
744 syf.
·
Puan vermedi
Hemen hemen bütün karakterlerine sinir olduğum, ana karakteri Kenan’ı bir hayli antipatik bulduğum, okurken yer yer sinir olduğum ama yine de okumamaktan kendimi alamadığım Vedat Türkali’nin yazdığı ilk kitabıdır. Roman 60’lı yılların keşmekeş siyasi ortamında yeşeren bir yasak aşk etrafında dönüyor. O dönemin siyasi ve sosyal havası hakkında da geniş bilgiler veriyor ama tabi bir hayli yanlı anlatıldığı için tarih kitabı olarak değerlendirilemez bence. Onun dışında yazarın siyasi görüşü de düşünülünce kendi cenahını da sık sık eleştirmesi ve sorgulamasını taktir ettim. Kitap da zaten bütün karakterler bencil ve yer yer tutarsız davrandığı için, karakterlerle empati kuramıyorsunuz, motivasyonları da okuyucuya ikna edici gelmiyor bence. Karakterler de sık sık içinde bulundukları durumu sorguluyorlar zaten. Son olarak da beklenmedik bir son olmasına rağmen ben kitabın bitişinde pek tatmin olamadım. Roman 700 küsür sayfadan oluşup bir hayli uzun olmasına rağmen, sonunda birçok konu havada kalıp bir yere bağlanamadan bitmiş gibi geldi. En azından benim açımdan birçok soru işareti bıraktı sonu. Yani kısaca; eleştirebileceğim yönleri olmasına rağmen, okumasının keyifli olduğunu, hikayenin akıcı olduğunu ama yine de abartıldığı kadar güzel bulmadığımı belirtmek isterim. Sanırım karakterlerini benimseyip, empati kuramadığım romanları tam olarak sevemiyorum, yoksa Vedat Türkali’nin yazım dilini beğendim, diğer kitaplarını da okurum muhtemelen.
Bir Gün Tek Başına
Bir Gün Tek BaşınaVedat Türkali · Everest Yayınları · 20145,2bin okunma
520 syf.
·
Puan vermedi
“Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum. Bilseydim, bu mutluluğu koruyabilir, her şey de bambaşka gelişebilir miydi? Evet, bunun hayatımın en mutlu anı olduğunu anlayabilseydim, asla kaçırmazdım o mutluluğu.” Orhan Pamuk’un etkileyici giriş cümleleriyle başlayan, İstanbul’da aynı isimli müzesi bulunan, ana karakteri Kemal’in uzaktan akrabası
Masumiyet Müzesi
Masumiyet MüzesiOrhan Pamuk · Yapı Kredi Yayınları · 202241,4bin okunma
Reklam
479 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı okuduktan sonra, kitabı hazmedeyim diye bir süre yorumlamak için bekledim o yüzden şimdi direkt konuya giriyorum: İyi ki okumuşum dediğim, benim için gerçek bir başyapıt olan, Oğuz Atay’ın düşünmekten, sorgulamaktan yaşamaya fırsat bulunmayanları anlattığı romanıdır. Genelde okuyucular Oğuz Atay’ı okumaya en meşhur kitabı olduğu için
Tehlikeli Oyunlar
Tehlikeli OyunlarOğuz Atay · İletişim Yayıncılık · 202231,1bin okunma
102 syf.
·
Puan vermedi
Yaşar Kemal’in yazdığı; birkaç saat içinde bitirdiğim çok akıcı bir dili ve kısa ama vurucu bir hikayesi olan romanıdır. Kitap kısaca; ailesinin ve toplum baskısının küçük bir çocuğu adım adım nasıl annesinin katili yaptığını anlatıyor. Aslında kitap başından, öykünün sonuna dahil önemli bir ipucu da verse ben yine de okurken sonunun farklı olmasını umdum hatta sonlarına doğru baş karakter Hasan’ın içinde bulunduğu çıkmazı, sıkıntıyı, çevresindeki insanların ona yaptığı baskının ağırlığını ben de hissettim bu da pek tabii ki Yaşar Kemal’in başarısı. Kitabın benim için eleştirilebilecek tek yanı sonu birden bitti sanki, hikayeyi okurken daha farklı bir son bekliyordum daha doğrusu, hızlı tam bir şeyler sinmeden bitti gibi geldi. Kısaca bir çırpıda okunabilecek içinde güzel betimlemelerin ve psikolojik çıkarımların olduğu, akıcı bir kitap.
Yılanı Öldürseler
Yılanı ÖldürselerYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202019,1bin okunma
166 syf.
·
Puan vermedi
Her ne kadar klasiklerin yeri ayrı da olsa bu kitap gibi meramını sade, süslemeden, olduğu gibi anlatan hikayeleri de okumayı seviyorum. Bu kitap da okuyucuya çok bir şey vadetmiyor gibi başlayıp bitirince damakta güzel bir tat bırakan Barış Bıçakçı’nın okuduğum ikinci kitabı. Ben yazarın daha önce “Bizim Büyük Çaresizliğimiz” kitabını okumuştum onu da beğenmiştim bu kitabı da beğendim. Yazarın yazım dilini ve kitaplarında basit bir hayat hikayesini okuyucuyu yormadan anlatmasını seviyorum. Bu tarz kitapları beğenenlere okumasını tavsiye ederim. ... Kitap yazar olmak isteyen bu uğurda yıllardır çalıştığı ve giderek yükseldiği işini bir anda bırakıp kendini roman yazmaya adayan Cemil’in hikayesi etrafında dönüyor. Bunu hikayeyi anlatırken de; aşkı, yazmayı, yazar olmanın zorluklarını ve zaman zaman yazarların kitaplarını tutturmak için nasıl kolay yollara kaçtığını ve Cemil’in hayata karşı duyduğu heyecansızlığın içinde aslında nasıl heyecanlandığını anlatıyor.
Sinek Isırıklarının Müellifi
Sinek Isırıklarının MüellifiBarış Bıçakçı · İletişim Yayınevi · 20213,508 okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın basım tarihi 1987, bir önceki yüzyılda, 30 seneden fazla zaman önce yazılmış (yazıldığı dönem baya bir tepki çekmiş hatta bir dönem yasaklanmış bile.) Peki bu otuz sene de yaşanılanlar, önyargılar, bakış açıları niye değişmemiş. Hem ne kadar ilerlemiş hem de niye hiç ilerlememişiz? Günümüzde Kadının neden hala adı yok? Kitabın;
Kadının Adı Yok
Kadının Adı YokDuygu Asena · Doğan Kitap · 06,4bin okunma
153 syf.
·
Puan vermedi
Ferhan Şensoy’un tarzını beğenenlerin yine seveceği, 17 kısa hikayeden (sondaki ek hikayelerle birlikte) oluşan, yazarın kendine özgü tarzıyla ve nokta atışı çıkarım ve betimlemeleriyle yazdığı; akıcı, okuması keyifli çerezlik kitabı. *Ben yine de Ferhan Şensoy’un ilk okuduğum kitabı olan “Eşeğin Fikri” kitabını daha çok sevmiştim, yazarı yeni okuyacaklar bence o kitaptan başlasın.
Düşbükü
DüşbüküFerhan Şensoy · Ortaoyuncular Yayınları · 1997296 okunma
32 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.