Insanı acı veren yalnızlık; tercih edilmemiş, tasarlanmamış ve mecbur bırakılmış yalnızlıktır. Bağlarınızdan koparıldığınız an, terk edilmiş bir çocuğun hissiyatı etrafınızı pis bir koku gibi sarar.
Yalnızlık, yaşamda bir ân,
Hep yeniden başlayan..
Dışından anlaşılmaz.
Ya da kocaman bir yalan,
Kovdukça kovalayan..
Paylaşılmaz.
Bir düşün'de beni sana ayıran
Yalnızlık
Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Insan sabah kalkıp önemli bir törene, cenazeye, düğüne ya da karar duruşmasına hazırlanıyormuşçasına özenle giyinir. Cemiyet içine girer, misafir ağırlar ve bütün bunların ardında yalnızlık vardır. Kalplerde ve ruhlarda bu yalnızlığın arkasında bir beklenti sürdüğü müddetçe buna katlanılır, insan yaşamaya devam eder, iyi olmasa da onurlu yaşar, ne olursa olsun yaşar ve sabah şalteri kaldırılan mekanizmanın akşama kadar tik tak etmesinin bir anlamı olur.