Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Süheyla Bayrav

Süheyla BayravFilolojinin Oluşumu yazarı
Yazar
8.5/10
2 Kişi
21
Okunma
2
Beğeni
1.121
Görüntülenme

Süheyla Bayrav Gönderileri

Süheyla Bayrav kitaplarını, Süheyla Bayrav sözleri ve alıntılarını, Süheyla Bayrav yazarlarını, Süheyla Bayrav yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Edebiyat
Eğitim Kitapları: ●
Edebiyat Bilgi ve Kuramları
Edebiyat Bilgi ve Kuramları
|
Edebiyat Bilgi ve Kuramları
Edebiyat Bilgi ve Kuramları
● 📕 VIII-XIII. Yüzyıllar Türk Edebiyatı, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 XIV-XV. Yüzyıllar Türk Edebiyatı, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 XVI. Yüzyıl Türk Edebiyatı, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 XVII. Yüzyıl Türk Edebiyatı, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 XVIII. Yüzyıl Türk Edebiyatı, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 XIX. Yüzyıl Türk Edebiyatı, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 Yeni Türk Edebiyatına Giriş, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ●
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı
● 📕 Çağdaş Türk Edebiyatları I, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 Çağdaş Türk Edebiyatları II, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 Batı Edebiyatında Akımlar I, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 Batı Edebiyatında Akımlar II, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 Eleştiri Kuramları, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları ● 📕 Eleştiri Tarihi, Kolektif, Anadolu Üniversitesi Yayınları Ek Okuma: ●
Yazı - İnsanlığın Belleği
Yazı - İnsanlığın Belleği
Filolojinin Oluşumu
Filolojinin Oluşumu
Edebiyatta Dil Kullanımları
Edebiyatta Dil Kullanımları
Okurken Ne Görürüz?
Okurken Ne Görürüz?
Edebiyat Kitabı
Edebiyat Kitabı
Kelimelerle Dünya Tarihi
Kelimelerle Dünya Tarihi
: İnsanlığı, Tarihi ve Medeniyetleri Şekillendiren Kaynaklar ●
Gizemli Kütüphane
Gizemli Kütüphane
: Bir Kitapseverin Edebiyat Tarihinin İlginçliklerine Yaptığı Yolculuk
"Sanat sanat içindir" di­yenler yalnız biçimde yer alan, adeta içeriksiz bir güzelliğin varlığını savunurlardı. Sanat ürününün bir bildirisi olabilece­ğini yadsırlardı. Oysa, çağdaş eleştiride, bir edebiyat bilimi­nin (poetika) kurulmasını isteyen akım, sanat eserinin top­lum hayatındaki etkisini kabul etmekle kalmaz, eserin içeri­ğini, bildirisini, savunduğu düşünce ve duyguları araştırma konuları olarak görür. Ne var ki, kendine seçtiği çalışma ala­nı, metnin bütün cepheleri değil de, onu sanat ürünü yapan yanlarıdır. Yine Jakobson: "sanat görevinin iletme görevine üstünlüğü, iletmeyi (burada dolaysız anlam denotation) orta­dan kaldırmaz. Ancak onu birçok anlama gelebilecek biçi­me sokar (ambigu)" diyor.
Reklam
Edebiyat metnini edebiyat yapan yanların (litteralite) aranması demek olan "poetika" çalışmaları, bir yazarın üslu­bunu betimlemeye girişmeden önce söylevlerin sınıflandırıl­masını ele almayı önerir. Poetika başlığı altında toplanan ve yapısal yöntemleri uygulayan araştırmalar, yazının biçimleri­ni, söylev çeşitlerini, söz perdelerini ( registres de la parole) inceleyerek edebiyat olgusunu daha bilimsel, daha doğru ta­nıtacaklarını umarlar.
Bilindiği gibi, edebiya­tın kullandığı bütün biçimler, yazı kalıpları, söz sanatları edebiyat olmayan yazılarda ve sözlerde bulunur. Özellikle edebiyatın ve yalnız edebiyatın malı olan bir üsluptan söz edilemez. Böyle olduğuna göre, bir edebiyat biliminin ger­çekleşmesi olanağı yok mudur?
Herhangi bir yazı, yazarının ereği ne olursa olsun, edebiyat ürünü niteliğini ta­şıyabilir.
Çağdaş eleştiride en büyük yeri iki yöntemin, tematik ile yapısalcılığın tuttuğunu söylemiştik. Paul Ricoeur, bu iki yöntemin ikisini de değerli bulmakla beraber uygulama alan­larının bir olmadığı düşüncesindedir. Bu yüzden bir iş ayırımı yapılmasını: bize yakın edebiyatın, yani duygularımızı, fikirle­rimizi etkileyen eserlerin tematik, ya da "hermeneutique" yöntemle yorumlanmasını, ama, değişik nedenlerden dolayı yabancılık duyulan bazı konuların yapısal yöntemle taranma­sını öngörür.
Reklam
Yapısal­cılık, önceden verilmiş yargılardan sıyrılarak, belli bir metin­de birimlerin (belirti saydığı ve belli bir görevi yüklenmiş bi­rimlerin) ne belirttiklerini, hangi anlamı taşıdıklarını araştı­rır. Sonra da, yazıda birimlerin oluşturduğu figürü ortaya koyar. Bu işlemleri yaparken tematik gibi metnin içindeki can damarlarını arayacak yerde kendi kurduğu daha doğru­su eserden çıkardığı bir şemaya metnin ne derece uyduğunu bulmağa çalışır. İşlemlerine, belli varsayımlar öne sürerek girişir. Sezgilere değil akıl yoluyla vardığı ölçülere, kafes bi­çiminde kurduğu şifre anahtarına değer verir. Metin üzerin­de, tasarladığı kategorilerin deneylerini yapar. Elde ettiği fi­gürleri yorumlar, onlara bir anlam verir.
Tematiğin ortak niteliğini metnin havası­na girmek, içindekileri ortaya koymak, metni bir çeşit betim­lemek (bir çeşit diyoruz, çünkü gerçek ve tam bir betimle­me ancak metni okuma olabilir. Metnin içinde olan her şeyi belirten, ama bu işi öğelerin yerlerini değiştirerek yapan bir betimleme bile bir yorum olmaktan kurtulamaz), yazarın iç dünyasına sokularak, onunla özdeşleşmek çabasında bulabi­liriz. Georges Poulet "iki bilincin (yazar-eleştirici) kaynaş­ması olmadan gerçek bir eleştiri düşünülemez" der. Te­matik araştırmasına girişen kişi, hem metinle, hem yazarıy­la bir anlaşmaya, bir kaynaşmaya varmağa çalışır.
Yazarın bu gizli dünyasına, eserlerinin birliğini yapan iç alemine girebilmek, onun özel­liğini kavramak için en güvenilir yolu da şöyle tanımlar Proust: "Bir yazarın tek kitabını okumak, onunla bir defa rastlaşmağa benzer. Bir defa konuştuğumuz kimsenin deği­şik yanları olduğunu sezebiliriz. Ama, birbirlerine benzeme­yen durumlarda tekrarlanan yanlar ancak ayırıcı ve özel­dir".
Çağdaş eleştiri, yorumların­da, metnin içindeki yapı ve figürleri dile getirerek anlamını bulmağa çalışır.
Reklam
Edebiyatın dille meydana geldiğini, gerecinin dil olduğunu unutamayız. İşte bu olgu üzerinde duran çağ­daş eleştiri "kitap", "eser" gibi terimler yerine "metin", hatta "yazı" sözlerini kullanmayı daha yerinde ve doğru buluyor.
cevabı hayır olsa gerek
Okumada metin kadar okuyanın olgunluğu, ruhsal du­rumu; zevki etkilidir. Okuma, her zaman, bir metinle bir okuyucunun işbirliğidir, dolayısıyla bir yorumdur. Bu sözleri­miz, aslında daha bilinçli bir okuyucu olan eleştiricinin, o günkü ruhsal durumundan, izlenimcilikten, öznel yargılar­dan sıyrılarak iş göremiyeceği anlamına mı gelir?
Doub­rovsky "eleştiri tarihi, metinlerin kaybolan anlamlarının tari­hidir" der ve şöyle devam eder: değersiz metin, tek bir öze, büyük eser ise varoluşa, insanlar yaşadıkça sürekli oluşum gösterecek bir öze sahiptir. Daha başlangıçta esere verilmiş ve yayımlandığı günden beri içinde gömülü duran bir anla­mı meydana çıkarmak söz konusu olamaz: eleştiri arkeoloji­nin bir kolu değildir. Eser, daha yapımı sırasında, değişik ve karşıt anlamları taşıdığı gibi - zaman geçtikçe - yeni görüş açıları, ona başka anlamlar da kazandırır.
58 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.