Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İmkansız, sadece bizim imkansız olduğunu düşündüğümüz şeydir. Belki de şu anda imkansız olduğunu düşündüğün şey, işte bu sınırsız olanakların imkansız olmadığı fikridir. Öyleyse bu senin şahsi kanaatindir. Bunun doğru ya da yanlış; iyi ya da kötü bir tarafı yok. Bu, senin kendi kanaatindir ve yaşamın da bu doğrultuda ilerleyip
"Bütün ömrümüzü, hakkımızda en ufak bir şey bile bilmeyen ama hakkımızdaki her şeyi bildiklerini iddia eden insanlarla birlikte geçiriyoruz. En yakın akrabalarımız ve dostlarımız bile bir şey bilmiyor, çünkü kendimiz de çok az şey biliyoruz. Yaşamımız boyunca kendimizi keşfetmeye çalışıyoruz, sonunda zihin gücümüzün sınırına gelince de pes ediyoruz. Çabalarımız tam bir hayal kırıklığı ve mutlak bir ölümcül depresyonla son buluyor. Yetkili olmadığımızı düşündüğümüz için iddia etmeye cesaret edemediğimiz şeylerde, başkaları bizi eleştirmekten geri kalmıyor, bilerek ya da bilmeyerek içimizdeki her şeyi görmezden geliyorlar. Her daim başkalarının fırlatıp attıkları oluyoruz, her yeni günde de kendimizi tekrar bulmak, toparlamak ve birleştirmek zorundayız. Yaşlandıkça daha sert yargılarda bulunuyoruz ve karşılığında iki kat sertlikte yargılara da alışmalıyız."
Sayfa 83 - Sel YayınlarıKitabı okudu
Reklam
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
‘Günün Sonu’nu, ‘Gecenin Ortası’ takip etti… Şimdi sıra, ‘Şafağın Rengi’ni görmeye geldi. …fin de journee Bir cinayet,
Şafağın Rengi
Şafağın RengiJewel E. Ann · Nemesis Kitap · 202360 okunma
Bu sahip olduğumuz inanç ve günlük düşüncelerimiz hakkında bize neyi ima eder? Bütün kış boyunca grip sezonu ile ilgili makaleler okuyup grip aşısı reklamlarına bakarken acaba gribe yakalanma duyarlılığımızı daha da mı artınyoruz, tüm bunlar bizde grip aşısı olmadığımız takdirde hasta olacağımız inancı mı oluşturuyor? Basit bir şekilde grip olan birini gördüğümüzde, aynı yollarla, tıpkı Japon çocuklarının zehirli sarmaşık olduğunu zannetikleri zararsız yapraklardan etkilenmeleri ya da kendilerine allerjen olduğu söylenilen basit bir su buharım içlerine çektikleri zaman astım nöbeti geçirenlerde olduğu gibi kendimiz de hasta olacağımızı düşündüğümüz için hasta oluyor olabilir miyiz? Artrite, çalışmayan ekleme, zayıf hafızaya, enerji dalgalanmalarına ve yaşlandıkça azalan cinsel güdülere, acaba reklamlardan, TV şovlarından ve gazete haberlerinden bize yapılan bombalamalar nedeniyle yakalanma riskimiz çoğalıyor olabil mi? Ya, zihnimizde fark etmeden yarattığımız kendi kendin üreten diğer kehanetlerimiz bize neler yapıyor olabilir? Basitçi ve sadece yeni şeyleri düşünerek ve yeni inançları seçerek acab hangi "kaçınılmaz gerçekleri" tersine çevirebiliriz?
O halde ciddi ve hakiki karar ne olabilirdi? Efendiler, bu vaziyet karşısında bir tek karar vardı. O da hâkimiyeti milliyeye müstenit,bilâkaydüşart müstakil yeni bir Türk Devleti tesis etmek! İşte, daha, IstanbuVdan çıkmadan evvel düşündüğümüz ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz tatbikatına başladığımız karar, bu karar olmuştur.... Osmanlı Hükümetine, Osmanlı padişahına ve müsliminin halifesine isyan etmek ve bütün milleti ve orduyu isyan ettirmek lâzım geliyordu... (Nutuk, ss. 12-13 ve 14-15)
Dikkatimizi, bu kadar ufak ama hayati önem taşıyan ayrıntılara yönelten bir kitap okumanın bir etkisi de şu olabilir: okumakta olduğumuz kitabı bir kenara bırakıp kendi hayatımıza baktığımızda, “ Yazar yanımızda olsaydı nelere dikkat ederdi?” Sorusuna takılabiliriz. Zihnimiz bilinç üzerinde yüzen nesneleri seçmek için yeni ayarlanmış bir radar gibidir. Kitabın bizde yarattığı etki, sessiz olduğunu düşündüğümüz bir odaya radyo getirmeye benzer; sonra anlarız ki sessizlik yalnızca belli bir frekansta vardır, aslında radyo yokken de odanın içini Ukrayna radyo istasyonundan ya da bir gece yarısı sohbetinden gelen ses dalgaları doldurmaktadır. Gökyüzünün aldığı renklere, bir yüzün nasıl aniden değişebildiğine, bir arkadaşın ikiyüzlülüğüne ya da daha önce asla bizi üzmeyeceğini düşündüğümüz bir durum karşısında duyulan bastırılmış üzüntüye yönelir dikkatimiz. Kitap bize duyarlılık kazandırır, kendi incelmiş duyarlılığı sayesinde çoktandır kullanmadığımız antenlerimizi uyarır.
Reklam
Benim kararım
Gerçekte, içinde bulunduğumuz o tarihte, Osmanlı Devleti'nin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmıştı. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk'ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. .... O halde ciddî ve gerçek karar ne olabilirdi? Efendiler, bu durum karşısında bir tek karar vardı. O da millî hâkimiyete dayanan, kayıtsız şartsız, bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak! İşte, İstanbul'dan çıkmadan önce düşündüğümüz ve Samsun'da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulanmasına başladığımız karar, bu karar olmuştur.
Sayfa 9 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okuyor
İnsan yaradılışı tam bir eşitliğe razı olamaz. Ufak tefek imtiyazların teşvikine de muhtaçtır. Diyebilirim ki bizzat iyilik dahi ancak ceza görmesi ve ayıplanması icap eden bir kötülüğün bulunmasıyla kabildir. Günde iki defa Edirnekapı ile Fatih arasındaki yolu en uzun zaman içinde, her adımı ayrı ayrı hayaller peşinde atarak gider gelirdim.
Yalan Ne peki? En büyük yalan, Günün 24 saati olduğumuzu düşündüğümüz ve gösterdiğimiz kişidir.
Facebook, “varlığı senkronize etmeye" yönelik daha geniş kapsamlı çağdaş ve (teknik) tertip kapsamında, oldukça ironik bir biçimde ötekinin yüzünü yok ederek yerine daha kısa ve öz bir mevcudiyet, daha hafif bir dokunuş getirir. Bu durum etkileşimlere farklı bir senkronizasyon türü getirir: "yaşam eksenleri boyunca yolları bir ya da
Sayfa 57 - 58 - PdfKitabı okudu
Reklam
72 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 saatte okudu
Dünyanın çoğu depopülize olmuş, medeniyet olarak resmen resetlenmiştir. Neredeyse herkes öldüğü ve yeni nesil kabile hayatına geçiş yaptığı için kızıl veba virüsünden sağ kalmış bir ingiliz edebiyatı öğretmeninin virüsten 60 yıl sonra bu olayı kabiledeki çocuklara anlatması konu edinmiştir. İnsan gelişiminin döngüselliğini, sahip olduğumuz ve hayatımızın sonuna kadar taşıyacağımızı düşündüğümüz ne varsa bir anda elimizden gidebileceğini, insanın fırsatını bulduğunda vahşileşmeye ne kadar yatkın olduğunu gösteren bir kitap.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · Türkiye İş Bankası kültür Yayınları · 202032,3bin okunma
…bu tabiat kanunlarını koyan, insana bu tabiat kanunlarını keşfetme kabiliyeti veren kim? Böyle düşündüğümüz zaman biz, büyük bir gücün bize çizdiği sınırlar içinde kaldığımızı biliyoruz. Tabiat kanunlarını aşmamız mümkün değil. Yeni bir kanun koyamıyoruz, var olan bir kanunu da değiştiremiyoruz. Çünkü o kanunu koyan kaldırır. Hazreti İbrahim'i ateşe atar, ateşin yakma hassasını onun için ortadan kaldırabilir; çünkü O koydu. Böyle baktığımız zaman ne kadar sınırlı varlıklar olduğumuzu görüyoruz. Halbuki biz kendimizi sınırsız sanıyoruz; ama bizim algımız izafi bir algıdır
Sayfa 155Kitabı okudu
Ramazan'ın-ı şerif'i niyet ettiğimiz kadar güzel ihya edememiş olabiliriz,hatta bize emanet verilmiş bu koca ömrü "halifetullah" makamına layık yaşayamamış olabiliriz. Fakat insanlığa saadet haritasi olarak Kur'an'ın gönderildiği bu günü, bütün cahiliye alışkanlıklarımızı bı kenara bırakıp nedamet içinde, ömrümüzü
139 syf.
10/10 puan verdi
·
23 günde okudu
Daha önce ramazanı kimseden ne böyle güzel dinledim ne de böyle güzel okudum. Sezai Karakoç çözülmesi gerçekten çok zor olan bir yazar olmasına rağmen eserinde ne anlatmak istediğini biz okurlara geçirdi. Kitapta Sezai Karakoç’un her sene ramazan ayında yazdığı yazılardan ve buna bağlı olarak duygu ve düşüncelerinden bahsetmiştir. Kitabı
Samanyolunda Ziyafet
Samanyolunda ZiyafetSezai Karakoç · Diriliş Yayınları · 20233,318 okunma
İsteklere ulaşmak ve mutlu olmak için 45 sır
1) Hepimiz tek bir sınırsız güç ile çalışırız. 2) Sır, ne istediğini bilmek, doğru şekilde istemek ve umutla beklemektir. 3) Zihninizden ne geçiriyorsanız, onu çekersiniz. 4) Bizler mıknatıs gibiyiz, benzer benzeri çeker. Düşündüğünüz şey olursunuz ve düşündüğünüzü çekersiniz. 5) Her düşüncenin bir frekansı vardır. Düşünceler manyetik enerji
1.158 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.