Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Ömür boyu sürecek bir arayıştır çünkü zihin bahçelerimize her gün bakmamız gerekir. Tıpkı çocuklar gibi, onlar da tek başlarına idare edemezler.
Bir zihin bizi ancak bağdaşmazlıklarıyla, hareketlerinin gerilimiyle, fikirlerinin eğilimlerine ters düşmesiyle çeker.
Reklam
“Ben sadece rahat bir zihin istiyorum efendim, bir sürü yükümlülükle kalabalıklaşmamış bir zihin. “
Fizyolojinin, bir çocuğun normal gelişiminin işaretleri olarak gördüğü iki büyük simgenin de hareketle ilişkili olması ilginçtir. Söz konusu iki simge yürümeye ve konuşmaya başlamaktır. Bu yüzden, bilim bu iki motor işlevi insanın geleceğini okuyabileceği bir doğum haritası olarak görmüştür. Çünkü bu iki karmaşık gösterge, gelişmekte olan insanın
Sayfa 82 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okuyor
"SOPHİE" Abdülkadir Bilgili KDY
Dünyanın birçok ülkesinde. Avrupalı bir annenin sürdüğü pusette Uzakdoğulu bir çocuk görmek, adı Louis olan bir Hintli, Sri Lankalı bir çocuk, Richard ismiyle çağrılan bir Çinli… Fakat bu manzaralar kafasına bir türlü oturmuyordu. Bir Çinliye Richard ismi yakışmıyor gibi hissediyordu. Ne bileyim, onun ismi bu olmamalı, ona Wang denmeliydi, belki Zhang, Chen, Huang… Perulu bir çocuğa Gomez, Fernandez, Hintli bir kız çocuğuna Krisha, Arshia, Banhi ismi daha çok yakışıyordu. Belki de isimlere dair zihinsel şemalar kişinin etnik kökeni ile eşleşerek oluştuğu için bu eşleştirmeye uymayan bir ismi zihinsel algı kabul etmek istemiyordu. Bir gerçek var ki ne kadar zorlansa da, telaffuz da edilse, zihin asıl olması gereken isim şemalarına uyan ve yakışan isimleri çağırıyordu. Abdülkadir Bilgili'nin kaleminden çıkan, benzersiz bir kimlik ve köken arayışını ele alan derinlemesine bir roman. Kitap, doğduğu andan itibaren farklı kültürler arasında sıkışıp kalmış bir kız çocuğunun, kimliğini ve köklerini arama sürecini anlatıyor. Sophie, biyolojik ve manevi aileleri arasında bölünmüş, her iki dünyada da kendine bir yer bulmaya çalışırken, kimlik, aile ve aidiyet kavramlarını sorguluyor. Roman, Sophie'nin hem Afrika köklerine uzanan yolculuğunu hem de Batı toplumundaki yerini bulma çabasını eş zamanlı olarak ele alıyor.
"Zihin dalgın dalgın dolanmak istiyorsa ona mani olamazsın; efendi olan odur, sen değil."
Sayfa 66 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yaşlılıkta, çoğu durumda, beden ve zihin aynı zamanda çökmüyordu. Genellikle bunlardan biri daha genç kalıyordu. Hangisinin önce çökmesi daha iyidir gibi trajik bir sorunun cevabını bugün tam olarak öğrenmiştim: Önce zihin çökerse insan daha mutlu ölürdü.
Sosyal medya empati kapasitene zarar veriyor. (Çünkü empatinin merkezinde karşıdakinin mantığını çözümleyebilme, nasıl çalıştığını anlayabilme yetisi olan zihin kuramı yer alır; birinin davranışlarını etkileyen deneyimleri göremediğinde o kişi hakkında zihin kuramı geliştirilemez..)
Sayfa 67 - Mundi Kitap, Jaron LanierKitabı okuyor
256 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Şimdiye kadar bu gezegende yaşamış nesiller arasında en konforlu nesil biziz. Ancak sorun şu ki kesinlikle en neşeli, en sevgi dolu ya da en barışçıl nesil değiliz. Önemli olan ne aradığın değil, bakma yeteneğindir. Anlamanız gereken şu ki doğru şeyleri yapmazsak, başımıza doğru şeyler gelmeyecek: Bu sadece dış dünya için değil, iç dünya için de geçerli. Kitap 2 bölümden oluşuyor. Birinci bölümde, Algımı ksybettiğimde, çıkış yolu içeride, kaderini tasarla, sınır yok, külfet yok, ve şimdi yoga. İkinci bölümde ise beden, zihin, enerji, mutluluk bölümleri var. Birinci bölümde Sadhguru'nun kendi hayatını, kendi deneyimlerini okuyoruz. İkinci bölümde ise yoga hakkında bilgiler, tavsiyeler veriyor. Farklı bir kişisel gelişim kitabı okumak istiyorsanız ve yogaya ilgi duyuyorsanız bu kitap tam size göre. Keyifli okumalar.
İçsel Mühendislik
İçsel MühendislikSadhguru Jaggi Vasudev · Libros Kitap · 202424 okunma
Reklam
Dağın Yamacındaki Büyüleyici Manastır: Sümela Sabahın ilk saatleri, puslu hava eşliğinde servis aracımızla yola çıktık. Sümela Manastırı’nı ilk defa göreceğim için çok heyecanlıydım. Araç yavaş yavaş Trabzon Maçka’ya doğru hareket ederken ben solumdaki camdan Trabzon’u seyrediyordum. Gözlerimin önünden evler, apartmanlar, dükkanlar, okullar,
Öldürdün
Gözleri donmuş, görmez! Dili kurumuş, söylemez! Ne kadar seslensen işitmez! Heyhat! Bir cansız hükmüne girmişti! O akıl, o zeka, o zihin, o letafet, o merhamet, o şefkat, o aşk, o muhabbet ne oldu? Nereye gittiler? Nereye uçtular? O kadar duygunun sahibi olan Fitnat'ın yüreği, nasıl oldu da bütün bu hislerden uzaklaştı? O his ne oldu?...
Sayfa 104
186 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın incelemesi değil kendi düşüncelerim
Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim. Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
İslamda Kadının Çalışması ve Sosyal Güvenliği
İslamda Kadının Çalışması ve Sosyal GüvenliğiFaruk Beşer · Nun · 200921 okunma
BABY REINDEER
Bu yılın en beğenilen dizilerinden "Baby Reindeer" hakkındaki tüm incelemeleri bu iletinin altında paylaşıyorum. Meraklısına... 1- t24.com.tr/yazarlar/asli-k... 2- dadanizm.com/baby-reindeer-n... 3- fayn.press/takinti-itiraf-... not: bu ileti yeni incelemelerle güncellenecektir.
Roman gerçek hayatla bu denli örtüştüğüne göre, vurguladığı değerler de bir dereceye kadar gerçek hayatınkilerle aynıdır ama kadınların değer yargılarının diğer cinsin yarattıklarından çoğu kez farklı olduğu da gün gibi ortadadır; bu, doğal olarak böyledir. Yine de, baskın olanlar eril değerlerdir. Kabaca söylemek gerekirse, futbol ve spor 'önemli'dir, buna karşın modaya karşı duyulan hayranlık ya da giysi satın almak 'bayağı’ şeylerdir. Bütün bu değerler kaçınılmaz olarak gerçek hayattan kurmaca edebiyata taşınır. Bu önemli bir kitaptır, diye varsayar eleştirmen, çünkü konusu savaşla ilgili... Bu kitap beş para etmez, çünkü misafir odasındaki kadınların duygularını irdeliyor... Dolayısıyla, bir savaş alanı sahnesi, bir mağazadaki sahneden daha önemlidir. Değer yargıları arasındaki bu farklılıklar, her yerde ve çoğu kez çok daha sinsice bir şekilde karşımıza çıkar. O yüzden de, eğer yazarı bir kadın ise, erken on dokuzuncu yüzyılda yazılmış olan bir romanın tüm yapısının doğru yolundan hafifçe sapmış ve berrak görüşlerini dışsal bir otoriteye boyun eğerek değiştirmek zorunda kalmış bir zihin tarafından kaleme alındığını söyleyebiliriz. O eski ve bellekten silinmiş romanlara bir göz gezdirerek ve onların nasıl bir ses tonuyla yazıldığına kulak vererek, yazarın bir eleştiriyle karşı karşıya kalıp kalmadığını da tahmin edebilmeniz mümkündür, zira yazar bazı yerlerde düşmanca, bazı yerlerde ise uzlaşmacı bir ton kullanmıştır. 'Ben sadece bir kadınım' dediğinde kabullenici, 'bir erkek kadar iyiyim' dediği vakit ise başkaldırıcıdır.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.