Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanın düşünenleri olmalı; Merak edenleri, Hesapsız kitapsız değer verenleri, Uzakta olunca özleyenleri, Sesini duyunca sevinenleri olmalı... -Melih Cevdet Anday 13 Mart 1915 Istanbul 28 Kasım 2002 Istanbul Saygıyla
Soner Duman
DİNİ DOĞRU ANLAMANIN EN BÜYÜK ENGELLERİNDEN BİRİ: İNDİRGEMECİLİK Bu yazıda dini doğru anlamamızı engelleyen son derece önemli bir hastalıktan söz edeceğim. Aslında dini doğru anlamamızı engelleyen pek çok hastalık söz konusudur ancak bunların başında “indirgemecilik” hastalığı gelmektedir. İndirgemek, bir şeyi bütün özellikleriyle
Reklam
9. 1000Kitap Denizli Okuma Grubu Toplantısı Gerçekleşti!
Öğretmenler günü olan 24 Kasım'da dokuzuncu, sezonun da ikinci toplantısını gerçekleştirsik. Bu toplantıyı 13.00'de, her zaman olduğu gibi, kampüste yer alan Pamuk Kafe'de gerçekleştirdik. Kitap, Hakan Günday'ın "Azil" isimli kitabıydı. Bu kitabı baştan sona tartıştık, Hakan Günday üzerine ve onun düşünceleri üzerine yoğunlaştık. Kitap tartışması konusunda çok verimli geçen bir toplantı oldu. Yaklaşık olarak 1,5 saat boyunca kitap tartışmasında bulunduk. Kitap tartışmasından sonra, Metin Kaçan'ın bir eseri olan ve Mustafa Altıoklar'ın yönettiği "Ağır Roman" isimli filmini tartıştık. İstanbul sokaklarına gidip geldik. 13.00-15.40 arasında uzunca süren toplantımıza, https://1000kitap.com/Kleopatr de katıldı. Kendisine "hoş geldin" diyoruz. Katılanlar:
Abdullah Aktan
Abdullah Aktan
mustafa tamer akder
mustafa tamer akder
Serkan Mutlu
Serkan Mutlu
zişan kılcı
zişan kılcı
https://1000kitap.com/Kleopatr
Üç Cam Kutu
“Lumpenizm” diyebileceğimiz garip bir ideoloji çeşitli kılıklar içinde sanki “dışarıya” egemen olmuş, alt düzey bir delilik toplumun dokularına nüfuz etmişti. Toplumda entellektüel “hiyerarşi” altüst edilmiş, en zekâsız ve yeteneksiz olanlar en çok konuşma hakkını ele geçirmişti. Zekâ, yetenek, bilgi, yaratıcılık aşağılanıyordu, insanlığın en korkunç sorularından biri olan “sen vatanını ne kadar çok seviyorsun” sorusu herkesin toplum içindeki yerini belirliyordu. Herkes vatanını çok seviyordu, deli gibi seviyordu, ölesiye seviyordu, bunun kanıtı da “vatanını çok sevdiğini” bağırarak söylemekti. Kimin daha çok vatanını sevdiğine ise iktidar karar veriyordu. Bu dehşet verici yarışta aklını ve mantığını kaybetmeyenlere yer yoktu. Mantıklı her itiraz, hukuka ve insanların hakları olduğuna duyulan inanç yarış dışı kalmaya yetiyordu. Edebiyat küçümseniyordu, yetenek küçümseniyordu, yaratıcılık küçümseniyordu, hayat küçümseniyordu, ölüm yüceltiliyordu, cehalet yüceltiliyordu, iktidara sadakat yüceltiliyordu. Lumpenler, bayraklarını her yana dikmişlerdi. (Ahmet Altan "Üç Cam Kutu" yazısını kaleme aldıktan kısa bir süre sonra 13 Kasım 2019 tarihinde tekrar gözaltına alındı ve tutuklandı.)
Biz savaşmayı bilmiyoruz
Ölümcül hasta bilim insanı kendini dünyanın 'ilk tam cyborg'una' dönüştürdü  21 Kasım 2019 Perşembe 10:11 | Son Güncelleme: 21 Kasım 2019 Perşembe 10:20 Kas kaybına neden olan ölümcül bir hastalığa sahip Britanyalı bilim insanı, dünyanın ilk tam 'cyborg'una dönüştüğünü söylüyor. Dr. Peter Scott-Morgan, 2017'de ALS tanısı konduktan sonra
23 Nisan 1920'de BMM'nin açılması, Bağımsızlık Savaşının en önemli aşaması ve ulusun kaderini kendi ellerine almasının başlangıcıydı. Yalnızca 27 yıl sonra, 23 Nisan 1947'de Cumhuriyet Gazetesi'nin ana başlığında "Amerikan Ayanı yardım yasasını 23'e karşı 67 oyla kabul etti" deniliyor. Ana başlığın altında 23 Nisan'ın yıldönümünü temsilen küçük boyutlu bir resim: Genç kız, Türk Bayrağı ve bir çocuk. Hangi gerekçeyle olursa yok olma korkusuna kapılan liderler, yeniden 1912'nin, 1914'ün ve daha sonra 1918'in kolayca teslimcilik alışkanlığına dönmüşlerdi. Mustafa Kemal'in 13 Kasım 1918'de" Geldikleri gibi giderler" dediği yabancı askeri gemiler gerçekten gitmişlerdi; ama bu kez 7. Filo olarak döndüler. Halk, Boğaz'ın iki kıyısına yığılmış; ellerinde birer küçük Amerikan ve Türk Bayrağı coşkuyla izliyordu zırhlıları. 3 Mayıs 1947'de gazetenin "Dost Amerikan filosu hararetle karşılandı" ana başlığının yanında zırhlıların, amirallerin fotoğrafları basılmıştı. Fotoğrafın altındaki haberin girişiyse köklü dönüşümü anlatmaya yetiyordu. "Kabataş'a ve Kadıköy'e Kuzguncuk'a kadar kesif bir halk gelmişti. Amiral Biery: Samimi bir dostluğun nişanesi olarak sahillerimizi selâmlarız."
Sayfa 245Kitabı okudu
Reklam
Tv'de Vatan Sevgisi Üzerine Düşünceler.
Üç cam kutu*  AHMET ALTAN | Le Monde | P24 Avukat görüşmeleri yan yana dizilmiş cam kutular içinde yapılır hapishanede. Bir avukat görüşünde, sol tarafımdaki kutunun içinde bir seri katil, sağ tarafımdaki kutuda ise bir mafya reisi vardı.  Dünyanın herhangi bir “yüksek güvenlikli hapishanesinde” bir seri katille bir mafya reisine
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.