Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“ Umudun bütün tedavilerin ilk şart olduğuna inanıyorlardı.”
Sayfa 44 - Can yayınlarıKitabı okuyor
“Varlığımın aşağı yukarı ne zaman sona ereceğini bilmek hayatıma anlam vermemi zorunlu hale getiriyor, aynı zamanda da zorlaştırıyordu.”
Sayfa 42 - Can yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Dünyayı omuzlarımda taşımam mümkün değil. Kışlık ceketimi bile zorlukla taşıyorum.
Takdire şayan. 1K için serlevha:
Kul, cahil birini gördüğünde, "Bu cahil olduğu için Allah Teâlâya is- yan etti, ben ise ilmime rağmen ona asi oldum. Bu benden daha çok mazeret sahibidir" demelidir. Bir âlim gördüğünde ise, "Bu benim bilmediklerimi biliyor. Nasıl onun gibi olabilirim ki?" demelidir. Eğer kendinden daha yaşlı birini görürse, "Bu
Sayfa 182
“Öyle ya,üzüntünün olmadığı yer var mıdır?”
Dorlion yayınlarıKitabı okudu
“Onunla konuşmaya başladığınız vakit, gözlerinizin ta içine dikkatle bakar, her sözünüzü de üstünde düşünüyormuş, sorunuzla ona çözülmesi gereken bir problem vermişsiniz ya da ağzın dan bir sır almak istemişsiniz gibi ciddiyet ve saygıyla dinler, sonunda da kısa ve açık cevaplar verirdi.”
Reklam
"... (acı ve can sıkıntısı) birinden uzaklaştıkça diğerine yaklaştığımızı ve bunun tersinin de geçerli olduğunu; böylece, yaşamımızın bu ikisi arasında gerçekten daha güçlü ya da daha zayıf bir salınım oluşturduğunu anımsatmakta yarar var. Bunun nedeni, her ikisinin de birbirleriyle bir yandan dışsal ya da nesnel, bir yandan da içsel ya da öznel olmak üzere çifte bir karşıtlık oluşturmasıdır." Hayatın acı ve can sıkıntısı arasında bir salınım halinde olduğunu belirtmektedir: bu iki kutup arasında gider geliriz, birinden uzaklaşırken diğerine yaklaşırız. Örneğin, "yoksulluk ve yoksunluk acı verir; buna karşılık güvenlik ve bolluk, can sıkıntısı doğurur." "Boş zaman, tam da Ariosto'nun dediği gibi, cahillerin can sıkıntısıdır. Sıradan insanlar sadece zamanı geçirmeyi düşünürler; herhangi bir yeteneği olan kimse ise ondan yararlanmayı düşünür."
“Herkesin içinde yaşadığı dünya, öncelikle kendi kendisinin kavrayışına bağlıdır, bu yüzden kafaların farklılığına göre yönlenir: Bu farklılığa göre yoksul, dar ve sığ ya da zengin, ilginç ve anlam dolu olabilir. Örneğin biri, yaşamında karşısına ilginç olaylar çıkan bir başkasını bu yüzden kıskanırsa, onu daha çok, bu olaylara onun betimleyişi içinde sahip oldukları önemi kazandırmış olan kavrayış yetisinden ötürü kıskanmalıdır: Çünkü akıllı bir kafada böyle ilginç bir biçimde görülen aynı olay, sığ bir kafanın sıradanlığıyla kavrandığında, sadece günlük yaşamın yavan bir sahnesi olacaktır.”
Duyarlılığın anormal bir biçimde ağır basması, ruh halinin eşitsizliğine, periyodik olarak, bir aşırı neşeliliğe, bir melankolinin ağır basmasına yol açar. Dehanın koşulu da sinirsel gücün, yani duyarlılığın aşırılığı olduğu içindir ki, Aristoteles tüm seçkin ve üstün insanların melankolik olduklarına çok doğru bir biçimde dikkat çekmiştir.. "Felsefede, politikada, edebiyatta, ya da sanatlarda olağanüstü olan tüm insanlar, melankoliktirler." .. "Aristoteles, tüm dâhi insanların melankolik olduklarını söylüyor." ..
“Biricik doğru ve gerçek olan şimdiki zamandır: Bu, gerçek olarak doldurulan zamandır ve varoluşumuz sadece bu zamanda yer alır. Bu yüzden bu zamanı daima neşeli bir karşılamaya değer görmeli ve bunun sonucunda katlanılır ve dolaysız aksiliklerden ya da acılardan bağımsız her saatinin tadını olduğu gibi çıkarmalı, yani onu geçmişteki yanlış umutlar hakkında surat asarak ya da gelecek için kaygılanarak berbat etmemeliyiz. Çünkü mevcut iyi bir saati kendinden uzaklaştırmak ya da geçmişe yönelik hoşnutsuzluk ya da gelecek olana yönelik kaygı yüzünden bu saati bile bile mahvetmek budalalıktır. Kaygıya ve hatta pişmanlığa da kendi zamanları ayrılmalıdır; olup biten hakkında şöyle düşünülmelidir: Ama bizi ne kadar üzerse de, onu oluruna bırakmak isteriz Ve bize ne kadar zor gelirse de, yüreğimizdeki sıkıntıyı dağıtırız. ve gelecek hakkında da şöyle: Ve bu tanrıların kucağında yatıyor.”
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.