Rusya’nın Kafkasya’yı fethi, çağımızın barbarlık tarihinin en feci tablosunu oluşturur. Kafkas dağlılarının direnişini kırabilmek için 60 yıllık askeri terör ve kıyım gerekti.
-Jan Karol-
Murat Baybatur meclis konuşması:
(Düzeltme: Çerkez-Doğrusu Çerkes)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bundan yüz elli üç yıl önce gerçekleşmiş dünya tarihinin en acımasız ve karanlık sayfalarından biri olan Çerkez sürgünü ve soykırımıyla ilgili yaşanan faciayı hatırlatmak üzere şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi
Tarihin en eski dönemlerinden beri yaşadıkları anayurtları Kafkasya’da eşsiz bir dil ve kültür geliştiren Çerkesler yüzyıllarca süren onurlu bir direnişe rağmen, büyük devletlerin ve Çarlık Rusyası’nın kolonyalist politikaları ve stratejik hedefleri doğrultusunda soykırıma uğradı ve anayurtlarından koparıldı.
21 Mayıs 1864; 300 yıl süren Kafkas -
yaşadım o büyük serüvenleri
yolculuklar tarihimdi benim
Acılar yaşanıyordu yurdumda
peşpeşe yakılıyordu kentler
Bense hep oralardaydım
daha yangın başlamadan önce
18 Mayıs 1944 Kırım Tatar Sürgünü’nün 75’inci ve 21 Mayıs 1864 Büyük Çerkes Sürgünü’nün 155’inci yıldönümünde, ebediyete intikal eden sürgün şehitlerini rahmetle anıyorum...
#KırımTatarSürgünü
#ÇerkesSürgünü
Karadeniz'in hırçın dalgalarına nice ağıt yakıldı, nara atıldı, sitem edildi.
Ancak dalgasında çok şey gizliydi bizim için. Kimsenin duyamadığı ninnileri biz duyduk, içli aşk hikayelerini biz dinledik, visalsiz hasretin gözyaşlarına biz eşlik ettik.
Biz izledik Karadeniz'in sularında ana vatan yolunu. Taşımaya devam ediyoruz yüreklerimizde Soçi'nin, Kuban'ın, Elbruz'un umudunu.
Evet, en iyi biz biliriz bir ulusun kanıyla kararan Karadeniz'i...
21 Mayıs 1864'te Rusya Çarlığı'nın bir buçuk milyon insanı sürgün ettiği, insanlığın seyre durduğu bu tarihin acısını...
Bir buçuk milyon insanın gemilere istiflendiği ve Karadeniz'de ölüme terk edildiği unutulmaz vahşeti biz biliriz.
Yavrusunun öldüğü anlaşılmasın diye Rus askerine karşı emzirme rolü yapan yaralı anne suratlarını biz biliriz. Mezarsız koymamak için ağıt ve dualarla kovanın içine koyduğu pamuk simalı bebeğini balıkların midelerine gözyaşıyla yollayan, göz kenarlarında feryat çizgileri buruşturan o anaları...
Sırf soyları devam etsin diye ailelerinin erkeklerini gemilerle bir daha görmemek üzere uğurlayarak ölüme bile isteye kucak açan yürekli kadınları, genç kızları, cesur çocukları...
Anadolu’ya ayak bastıklarında göç yolunda açlık ve sefaletten dünyaya göz yumup kendilerinden sonraki nesillere canlarıyla gelecek bağışlayan kahraman dedeleri, gözü kara delikanlıları...
Sonraki nesil... Her 21 Mayıs günü 1864 tarihine dönerek ölüp bugün dirilen...
Yapılan her soykırım insanlık için yunulmaz bir leke, telafisiz bir utanç.
Bu yüzden Çerkes soykırımını tanı, duyarsız kalma, unutma ve unutturma.
Atalarımıza rahmetle...
Bebeğinin ölü olduğu anlaşılmasın diye onu günlerce kucağında pışpışlayan, ona ninniler söyleyen ve ölü olduğu anlaşılınca denize atılan çocuğunun arkasından kendini karadenizin hırçın sularına atan bir annenin hikayesidir 21 Mayıs.
Bir gün atlarımızı alıp geleceğim ve haydi Kafkasya'ya diyeceğim.. İnan ne sen yadırgayacaksın yerini ne atlar unutmuş olacak sahiplerini.. :'(