Zaman Galip Ağabeyin söylediklerine test imkanı verdi 12 Eylül darbesi oldu. Görüş kabininin telleri arasından ilk gördüğüm sivil yüz; Galip Erdem'di. Babamız oldu bize bakti, avukatimiz oldu davamızı savundu, çocuğumuz oldu yumuş tuttu, ağabeyimiz oldu nazımızı çekti, öğretmenimiz oldu bize dâvanın inanmak, sevmek, yaşamak olduğunu öğretti..... "On yıl sonra içinizden on kişi ülkücü olabilir ve kalabilirse" diyen Galip Ağabey ne kadar haklıymış... 26 yıl sonra her birimiz kendimizi Galip Ağabeye göre kıyaslarsak ne durumdayız dersiniz? Onun 1977'de söyledikleriyle, 1990'lı yıllarda yaşadıkları arasında hiç çelişki yoktu.
Feragatin, fedakarlığın, hasbiliğin, dava arkadaşlarına karşı tevazu, din ve millet düşmanlarina karşı vakarın timsali olarak yaşadı. İnandığı kutsal değerler ve Türklük için yapamayacağı fedakarlık yoktu. O sessiz ve şöhretsiz bir kahramandı.
Binlerce arkadaşın hatıralarında Galip Erdem vardır. Acılarında, sevinçlerinde, gönüllerinde hep o vardır...
Benim de 1970 yılından itibaren fikirlerimin doğru istikamet bulmasında, 1977'den sonra o zor yılların ağır gelen yükünü kaldırmamızda,cezaevinin çilesinde,
tahliye olduğumda, cezaevi önünde, Sosyal Güvenlik Vakfı'nda selefim, eşimi istemeye giderken, yüzüklerimizi takarken yakınım, çocuğum doğunca yanımda, kızım ölünce yanımda, acımda sevincimde hep o vardı.
Vefatından sonra iki defa rüyamda gördüm. Çok, çok iyi gördüm. Zaten nasil olabilir ki!..
Hepimizden alacaklıydı, kimseye borcu yoktu. Davasından kazanmadı, davasına kazandırdı.
Allah mekanını cennet eylesin...
《Muhsin Yazıcıoğlu》