" Ben küçücük bir çocukken içimde küçük bir kuş olduğunu ve şarkılar söylediğini zannederdim. Şarkıları o söylerdi."
"Ben artık küçük kuşumun varlığından şüphe duymaya başladım. Küçük kuşum gerçek değilse, içimdeki bu konuşan ve etrafı gören şey nedir ki?"
- " İstersen açıklayayım Zezé. Neden böyle biliyor musun? Artık büyüdüğün için."
"Aklım mı erecek?"
- "Ne güzel hatırladın. İşte o zaman bir mucize gerçekleşir. Bilincimiz büyür, büyür ve hem kafamızı hem kalbimizi tamamen ele geçirir. Gözlerimizde ve yaptıklarımızda beli eder kendini."
"Anladım. Peki ya küçük kuş?"
- "Küçük kuşu Tanrı yaratmış, çocuklara dünyayı keşfederken yardımcı olsun diye. Küçük kuşa daha fazla ihtiyaç duymayan çocuklar onu Tanrı'ya iade ederler."
Eve dönünce dosdoğru Minguinho'nun yanına gittim.
- "Neyi bekliyoruz Zezé?"
"Gökyüzünden güzeller güzeli bir bulutun geçmesini."
- "Niçin?"
"Küçük kuşumu serbest bırakacağım. Sahiden artık ona ihtiyacım yok ..."
Sisifos kayayı tepeye çıkarınca, kaya aşağıya yuvarlamaya başladığında, yukarıdan kayaya bakar ve sonsuza kadar cezalandırılmış olsa da yüzünde hafif bir gülümseme olur. İşte insan bunun için yaşamalıdır. Camus da bunu vurguluyordu. O ”Sisifos’un mutlu olduğunu düşünmek gerekiyor” kanısına varmıştı.
"Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır, intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir.’’ - Albert Camus
"Kendi kendime de, dünyaya da yabancıyım”
"kendini öldürmek bir anlamda melodramlarda olduğu gibi içindekini söylemektir. Yaşamın bizi aştığı ya da yaşamı anlamadığımızı söylemekti."
Albert Camus'un bu denemesi dört ana başlıktan oluşuyor:
-Uyumsuz Bir Uslamlama
-Uyumsuz İnsan
-Uyumsuz Yaratım
-Sisifos Söyleni
Sisifos Söyleni'nde Camus, yaşamın anlamsızlığını, dünyanın insan karşısındaki kayıtsızlığından dolayı doğan uyumsuzluğunu, yabancılaşmasını, anlaşılamaz olmasını ve sonuç olarak bütün bunların direniş ve başkaldırı ile aşılması gerektiğini düşünmüştür.
Sisifos, Yunan mitolojisinde tanrılar tarafından cezalandırılan ve bir kayayı dağın tepesine kadar yuvarlayıp çıkartmaya mahkûm edilmiş bir kahramandır. Sisifos kayayı tepeye kadar getirecek, kaya tepeye gelince yeniden aşağı düşecektir. Sonsuza dek süren yararsız ve umutsuz bir çabadan daha korkunç bir ceza yoktur. Sisifos’un her şeye rağmen bu işkenceden onu mutlu kılacak bir yan bulduğunu ve bilincinde bir çeşit sevinç hissettiğini umutlu-umutsuzluğun mutluluğuna ulaşacağını ileri sürer Camus.
Çünkü onun bu çabası, azmin kaderine boyun eğmekten öte yapılan zulmü görmezden gelerek tanrılara karşı gelmektir. Sisifos her şeye rağmen yaşamayı seçmiştir. Bu seçimin onun özgürleştirdiğini düşünür Camus.
Sisifos SöyleniAlbert Camus · Can Yayınları · 20208,4bin okunma
Uçurtma Avcısı, biri efendi diğeri hizmetkar olan iki arkadaşın hikayesini anlatmaktadır.
"Afganistan'da çocuk çok ama çocukluk yok."
Dünya da öyle değil mi?
İnsan çok ama "insanlık" yok.
Bilmeyerek işlediği bir günah yüzünden onurundan olan Oidipus’un günahlarından arınması ve onurlandırılmasını anlattığını görmekteyiz. Sophokles de kitap boyunca bunu vurgular Oidipus’un ağzından:“En büyük acıları yaşadım dostlarım ve her şey isteğim dışında oldu. Tanrı şahidimdir ki hiç istememiştim öyle olmasını”.
Talihsiz Oidipus.. tiyatro okumak güzeldi.
Oidipus Kolonos’taSophokles · İş Bankası Kültür Yayınları · 20161,535 okunma