1. BÖLÜM
SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM
1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI
Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde
(...)10
Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan
zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine
ve ledünniyat ve
BİNGO buna benden başkası cesaret edemez
NUR RİSALELERİ’NE
ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM
(RİSALE-İ NUR’UN İÇYÜZÜ)
ABDULLAH TEKHAFIZOĞLU
Bunun PDFsi var okuyun nur risalesi gerçeğini görün ya da görmeyin bana ne....
Ön Söz.................................................................................................................................................................... 9
EMANET VE EHLİYET İLMİHALİNDEN-İSLAM FIKHININ KAYNAKLARI-SÜNNET
32 Önce sünnet kelimesi üzerinde duralım. Lugat manası; "adet, makbul olsun veya olmasın takip edilen yol, yüz, yahut yüzün görünen kısmı, siret, tabiat" manalarına gelir. Cahiliyye döneminde Araplar "Sünnet" kelimesini takip edilen (çiğnenmiş) yol manasına kullanıyor ve biliyorlardı. Sahabe-i Kiram, Resûl-i Ekrem
"Hadis, fıkıh ve diğer ilimlerin alimleri şöyle demişlerdir: Amellerin faziletleri ile tergib ve terhib konularında, uydurma olmadığı sürece zayıf hadisle amel etmek caiz ve makbüldür. Ama helal-haram, alım-satım, nikah-boşanma gibi konularda zayıf hadisle değil, sadece sahih veya hasen hadisle amel edilir. Bazı alım-satım veya nikah-boşanma gibi konuların mekrüh olduğuna dair zayıf bir hadis olsa bile, o zayıf hadisle amel etmemek uygun olur. Şayet onu destekleyen başka deliller varsa, o takdirde o zayıf hadisle amel edilebilir." (bk. Mehmet Yaşar Kandemir, el-Ezkār Tercüme ve Şerhi, I, 40)
Sayfa 26Kitabı okudu
Şeytan Kadınları tuzak olarak kullanır
Şeytan) Dedi ki: “Rabbim, beni (nefsime ağır gelen imtihanla) kışkırttığın (Adem’e hürmet ve tâbiiyet emrinle beni hırçınlaştırdığın) şeye karşılık, andolsun ben de yeryüzünde onlara, (Adem’in evlatlarına Sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp saptıracağım.” hicr 39. Âyet meali
Düğün Yemeği
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رضي الله عنه انه كان يقول : " شَرُّ الطَّعَامِ طَعَامُ الْوَلِيمَةِ يدعى لها الأغنياء ويترك الفقراء ، ومن ترك الدعوة فقد عصى الله تعالى ورسوله صلى الله عليه وسلم". رواه البخاري ومسلم
Ebû Hüreyre (r.a) şöyle demiştir:
"Zenginlerin davet edilip, fakirlerin davet edilmediği ziyafet en kötü yemektir. Davete icabet etmeyen kimse Allah'a ve Resûlü'ne isyan etmiş olur. (Buhârî 4882, Müslim 1432)
》Ebû Hüreyre (r.a)'ın bu ifadesi Allah Resûlü (s.a.v)'den nakledildiği için Ebû Hüreyre'den sâdır olan bu ifadeler aslında Allah Resûlü (s.a.v)' in bir hadisidir.
》Hadis bizlere insanlara samimi ve sade bir şekilde sırf Allah'ın rızasını kazanmaya matuf bir formda ikramda bulunmamızı öğütlüyor. Eğer bu, az gelişmiş ülkelerdeki yetim ve öksüzleri doyurmak şeklindeyse, bunu yapın! Gönülden ve samimi bir şekilde verilen basit bir yemek, gönülsüz bir şekilde verilen şatafatlı yemeklerden çok daha evladır! Ama öyle anlar oluyor ki insanların açlıktan öldüğü bir zamanda çok fazla yiyecek israf oluyor ki bu kelimenin tam anlamıyla cinayettir!
Sayfa 82Kitabı okudu
Sünnetin Işığında İslam Ahlakının EsaslarıLütfi Doğan · Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları · 202219 okunma
Ebû Hüreyre (r.a)'ın ettiğine göre Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir erkek karısının yatağına çağırır da karısı gelmez ve erkek ona dargın olarak gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lanet ederler."
Sayfa 101 - Rihle Kitap
Kadın fiziksel manada eşine çatmaktan sakınmalı, ona agresif bir şekilde davranmamalı, kötü söz etmemeli, küfür, iftira, dır dır etmemeli, görgüsüz ve gayr-i ahlâki davranışlardan uzak durmalı, kocasının karşılamaya gücü yetmeyeceği gereksiz isteklerde bulunmamalı. Eğer kadın bunlardan kaçınacak olursa sadece kocasından da benzer hassasiyet ve sevgiyi görmekle kalmayacak aynı zamanda Allah'ın rızasını kazanmış ve sevaba nail olmuş olacak.
Sayfa 100 - Rihle Kitap
Ümmü Seleme (r.anhâ)'nın rivâyet ettiğine göre Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kocası kendisinden razı olduğu halde hangi (mü'mine) kadın ölürse cennete girer."
Sayfa 98 - Rihle Kitap
Saygı, kadın düşüncelerini ifade edebilecek olmasına rağmen kocasının görüşlerine katılmasa bile eşinin kararlarını kabul etmesi manasına gelmektedir. Yani kocasını dinlemesi, düşüncelerine saygı duyması, eşine karşı sorumsuz bir çocuk gibi değil zeki bir yetişkin gibi davranması demektir! Evlilikle alakalı her meselede kocanın hakkı olan itaati gerektirir. Saygı duymak Allah ve Resûlü (s.a.v)'in emir ve yasaklarına muhalif olmamak kaydıyla ve kadının haklarının ihlal edilmemesi şartıyla! Diğer bir hadiste Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurur: "Bir kadın beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, namusunu muhafaza eder ve kocasına itaat ederse kendisine 'İstediğin kapısından gir cennete' denilir."
Sayfa 97 - Rihle Kitap
Kadın, kocasını evin reisi olarak görmeli ve ona saygı duyup sözünü dinlemelidir. Kadın için Allah ve Resûlü (s.a.v)'den sonra, kocasından başka bir kimse saygı, sevgi ve hayranlığa daha layık değildir.
Sayfa 97 - Rihle Kitap