İnsan şehirde kalabalık içinde yalnız olabilirdi ve şehri şehir yapan şey de zaten kalabalık içinde insanın kafasındaki tuhaflığı saklayabilme imkanıydı.
Evrenin yetkin uru dünya.
Boşluktaki büyük küresel yaraya göre, kişinin iyileştirilemeyecek bir yarası olamaz gibi görünüyor bana. Onun için varoluş tarihindeki acılar insanın kendini, öznelliğini aşması için nesnel bir destek. Bu dışı derinden tanıma ile gerçekleşecek kurtuluş içselliğimizi de derinleştirirken, bize özgürlük ve erinç duyumunu sunuyor. Artık, çirkef ilişkilerden, utku ve yenilgi ikileminden, her hamlede mat hevesinden, ele geçirme savaşımından vazgeçmek gerekir. Vazgeçilmiyorsa, geçilemiyorsa Üzünç Teyze* gelir hep oturur içimize. Şen ve özgür hayaletler olalım!
*Ece Ayhan'ın "Bakışsız Bir Kedi Kara" şiirinden.
Kafka başını Strindberg'in göğsüne yaslamak istediğini söyler. Haksız da değildir bu arzusunda. Düşünsene açık bir deniz kıyısında Kafka ve Strindberg kucak kucağa...