Dostlar, kim ne derse desin burası bizim teknolojimizin ancak yorumlayabileceği olağanüstü bir mekân. Cehaletimizle burayı kurcalarsak inanılmaz felaketleri başlatırız.
Gömülenin bir daha görülemeyeceği gerçeğinin tabut mezara iner­ken ancak fark edilmesi...
Reklam
Eğer bir yerde kitapları yakıyorlarsa orada eninde sonunda insanları da yakacaklardır.
Aklımıza o zaman Heinrich Heine’m 1821’de söylediği söz geliyordu: ‘Eğer bir yerde kitapları yakıyorlarsa, orada eninde sonunda insanları da yakacaklardır.’
YANDAŞ OLURSAN İHYA OLURSUN
Derginin kapanmasından (Aydede) yaklaşık bir ay sonra (7 Aralık 1922) Yusuf Ziya Ortaç, her şeyiyle Aydede'nin bir kopyası olan Akbaba'yı çıkarmaya başlamış; Akbaba, zaman içinde Türk mizah tarihinin en uzun soluklu ve en etkili mizah yayınlarından biri olmayı başarmıştır. Bunda Yusuf Ziya'nın Refik Halid'den farklı olarak hep iktidar odaklarını kollayan bir yayın politikası izlemesinin de payı vardı.
Sayfa 15 - inkılapKitabı okudu
Mağaradaki iskelet hikâyesini biliyor musun Tobias? Hımmm bilmiyorsun demek. Anla- tayım: Mağarada bir iskelet bulunur. Kimliği bilinmez. Amerikan polisi uzmanlarıyla gelir, üç gün uğraşır iskeletin kimliğini çözemez. İngiliz polisi gelir, Alman polisi gelir günlerce uğraşırlar iskeletin kim olduğunu anlayamazlar. En son Türk polis ekibi gelir, mağaraya girer. Uzun süre çıkmazlar. Yiyecek içecek isterler o kadar... Aradan 6 ay geçer, herkes meraktadır. Yedinci ayda mağaradan çıkarlar. Türk polis şefi açıklama yapar, der ki: ‘İskelet ifade vermemekte direndi. 6 ay uğraştık ama sonunda iskeleti de konuşturduk.’”
Reklam
20 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.