Öncelikle bu kitabı okumamda vesile olan ve ona ikinci bir şans vermemi sağlayan
Tayfun abime çok teşekkür ederim...
.............
Kitabı okuduktan sonra aşkı tanımlamaya çalıştım kendimce.Ve uzun süre kalemimi oynatamadım. Sadece bazı belirtileri geldi ilk aklıma.Oysaki herkesin az çok bir deneyimi olmuştur
80 yayınevi ve 50 yazar ile gerçekleşecek olan Tokat Belediyesi 3. Kitap Günleri’ne son 2 gün!
28 Eylül-6 Ekim 10.00-20.00 saatleri arasında ziyaretçilerini bekliyor.
Ey Oğul!
Lokman Hekim'in oğluna şöyle bir öğüt verdiği rivayet edilmiştir: "Ey oğulcağızım, seher vakitlerinde uyuyarak, öten horozu kendinden akıllı kılmayasın. "
Türkler Dünyada nasıl biliniyordu;
Eskiden; Ölmekten korkmayan, Savaştan kaçmayan,Cesur, Cengâver, Öncü, Madden ve manen Asla pes etmeyen
Şimdi ; (yorumları alalım )??
( Spoiler içerir ! )
Rasim Özdenören’in ilk ve son romanıymış bu eser. Bünyesinde iki hikayeyi birden barındırıyor.
Birincisi; kurtuluş savaşından sonra bir çok arkadaşını kaybetmiş olmanın verdiği hüzünle ve verdikleri mücadelenin bir hiç uğruna olduğunu gördükçe, protesto olarak 50 yıl boyunca evine kapanıp gül yetiştiren adamın hikayesi; ikincisi kaybolmuş, kendi kültür ve medeniyetlerinden tamamen kopmuş, yozlaşmış yeni nesili; ‘’Sitare, Yavuz, Çarli ...’’ ve diğerlerini.
Eser, metropollerde sabahlara kadar sönmeyen ışıklar, bankalar ve otellerin hızla her caddeyi istila etmesinin ardından doğu ve batı arasında sıkışmış adeta prangalanmış olan zihinleri gözler önüne seriyor. Modernitenin kıskacına sıkışmış insanların iç hallerini bize gösteriyor; harcıyorlar, oynuyorlar, geziyorlar fakat doyuma bir türlü ulaşamıyorlar,bir türlü mutmain olamıyorlar.
Bu hikaye dede ile torunun arasında ki o derin uçurumu anlatıyor. Psikolojik dürtüleri, sosyal süreçleri göz önüne seriyor.
Kitapta yaşlı adamın sorduğu ‘’Sizler nasrani misiniz? Yoksa mecusi misiniz? Hangi millettensiniz?’’ soruları beni dehşete düşürdü.
Birde, ‘’Savaşarak neyi ortadan kaldırmak istemişlerse, savaştan sonra o gelmişti. ‘’ cümlesi geçiyor , zaten hep böyle olmamış mıydı?! Bu pasaj bana 28 şubatı hatırlattı; o yerlerde sürünen, derslerden kovulup okula alınmayan, bu uğurda mücadele veren ‘’başörtüsü bez parçası değil ayettir’’ sloganı atan ablaları...
İsmet özel’in dediği gibi, neyi kaybettiğini hatırla, hatırlayalım..
İnceleme çok güzel.
Bir de
Savaşarak neyi ortadan kaldırmak istemişlerse savaştan sonra o gelmişti sözünde 28 Şubat değil de daha öncelere göndermeler var sanki. Çanakkale gibi...