İSMAİL BİÇER
-"İnsanın, Kur'an'ı güzel okuyabilmesi için iki şey yapması gerekir: Birincisi, Kur'an'dan uzaklaşmamalı, her fırsatta onu okumalı, ikincisi de sadece kendisi okumakla kalmayıp aynı zamanda talebe okutmalıdır." demiştir.
Hz Ömer tanışmayı üç şeye bağlamıştır: "Yolculuk, ticaret, aynı mekanı paylaşmak..." Bu üç durum, insanı başka bir insana tanıtan en önemli üç alandır.
Sabır; eli kolu bağlayıp zillete mahkum olmak değil, hak yolunda hakikat namına direnmektir. Eğer yüzünden yol kutsi bir yol ise, o yolun taliplerine heybelerine sabır azığının bulunması şarttır. Çünkü büyük davalar, büyük fedakarlıklar ister. Bir şeyleri feda edebilmek, başa gelen birçok şeye evelallah diyebilmek ancak sabırla mümkündür.
Kur'an; örnek ve model olarak anlattığı şahsiyetlerle muhataplarının şahsiyetini inşa eden ilahi bir kitaptır. Vahyin içerisinde anlattığı kısa ve şahsiyetler kesinlikle sırf bir tarihi bilgi olsun diye aktarılmaz; çünkü vahiy bir tarih kitabı değildir. Böyle olmasına rağmen Kur'an'ın neredeyse üçte ikilik bir kısmını kapsayan tarihi anlatımlar hep muhatabının şahsiyetini inşa etmeyi hedefler bu inşaat sürecini iki ayağı vardır; örnek ve ibret nazarıyla okumak...
ANKEBUT S. 45. AYET
"Kitaptan sana vahyedilenleri oku, namazı özenle kıl. Kuşkusuz namaz hayâsızlıktan ve kötülükten meneder. Allah’ı anmak her şeyden önemlidir. Allah yaptıklarınızı bilir.
Namazın hikmetini bize açıklamaktadır...
Kıblenin değiştirilmesi,
Yahudi ve Hristiyanların kıblesi olan Beyt-i Makdis'ten sadece şekli olarak Kâbe'ye dönüşü ifade etmemektedir. Aksine, tevhidî gelenekten gelmekle birlikte sonradan sapkınlaşan insanlarla yolların ayrılmasını, yeni ve özgün kimliğin inşaat sürecinin başlatılmasını ifade etmektedir.
Kabe, Peygamber Efendimizin risalet öncesi de Mekke'de en fazla değer verdiği bir mekandı. Cahiliye halkından gördüğü her türlü olumsuzluğa karşı belki de onun kendisini teselli ettiği en saygın sığınaktı.
ABDURRAHMAN GÜRSES HOCA EFENDİ
Mesleğinde çok titiz ve hassastı. Mihrabiyelerini asla terk etmez, aşkta ve şevkle görevini yapar. Tilavetini kendine has bir üslubuyla okurdu.
Beyazıt camii'nde görevli iken, mihraba geçmeden önce, kenarda kenarında Kadı Beydavi tefsiri bulunan musafını açar, okuyacağı aşırı şerifi, manasını ve tefsirini gözden geçirir, manen onun etkisi altına girer, bu halet-i ruhiye ile oldukça etkili okurdu. Başı açık Kur'an tilavetinde bulunmaz, sarı cübbesi yanında yoksa mutlaka takke takar, kendisi de çeki düzen verirdi.
Edep abidesi bir âlim olarak hoş bir seda bıraktı bembeyaz sarığına en küçük bir leke sürmeden bu dünyadan göçüp gitti.
Savaş neredeyse bir hayat tarzı olarak görüldüğü ve tür şartlarda Araplar hac ve ticaret gibi zorunlu faaliyetlerini gerçekleştirmek için güvenli zaman dilimlerine ve mekanlara ihtiyaç duymuşlardır. Onlara bu imkanı Hz. İbrahim (as) zamanında tespit edilmiş olan haram aylar (Zilkade, Zilhicce, Muharrem, Recep) ve ticari panayırlar sağlanmıştır.
Allah Teala'nın son peygamber Muhammed Mustafa'ya tavsiye ve emrettiği din de aynı Hz. İbrahim'in takip ettiği tek ilah öğretisidir. Bu nedenle Kur'an, muhataplarına İslam'ı anlatırken Hz. İbrahim ve onun öğretilerine işaret eder
...Allah'a yönelen, dost desteğine mazhar olur, yüz çeviren de kendi başına bırakılır mahvolur. Bu yüzden eski büyüklerin her daim duaları "Ya Rab! Bizi bize bırakma, akıbetimizi hayırlı kıl" olmuştur.
Yüce Allah "Şayet bilmiyorsanız bilgi bilgi sahiplerine sorun" (Enbiya: 21/7) buyurmaktadır.
Zaten herkesin her şeyi bilmesi mümkün değildir, gerekli de değildir herkes yaptığı işi ve mesleği en iyi bilecek, diğer insanlar da onların bilgilerine hünerlerine ve zanaatlerına saygı duyacak, işlerine güvenecek ve gerektiğinde müracaat edecektir. Bu sadece dini ilimler için değil, her ilim dalı ve meslek için geçerlidir. Bir alimin ilmine saygı duymak neyse, bir fırıncının veya marangozun zanaatına, mimarı ve mühendisin bilgisine, , tabibin maharetine saygı duymak da aynıdır.