Nasıl başlasam bilmiyorum. Ben de o copları yemiş,o hakaretlere maruz kalmış,o sidiğin,kusmuğun içinde yüzmüş,o yaşlı teyzenin iskence görürkenki ahhlarını duymuş,her tarafı rutubet olan zeminin ıslak olduğu 6 metrekarelik alanda; yalın ayak,kandan giysilerim bedenime yapışmış, orada günlerce haftalarca işkence görmüş;Allah olduklarını söyleyen, maslow hiyerarşisinin henüz birinci basamağında bile kendilerine yer edinemeyen,fiziksel ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun,toplum adına bir birey olamamış, ilkel organizmaların aşağılık laf ve eylemlerine maruz kalmış; ailemden,oğlağımdan,stranlarımdan, dağlarımdan,dilimden,kültürümden ayrı düşmüş kadar hissediyorum.
Bir roman ne kadar yaşanılabilirse o kadar yaşadım "SEN" i.
Kalemine sağlık Mehmed Uzun.
SenMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20114,096 okunma
Martin Eden... Hayatın bağrından çıkmış,henüz yirmisinde, "çakı" gibi delikanlı. Vücudu akranlarına göre epey ileri bir gelişmişlikte ama "zihni bomboş bir levha" yani ne versen o girecek zihnine. Hayatını denizde geçirmiş,hep ağır işlerde çalışmış kendi değişiyle bir "köle" idi.
Ruth ise Martin'in olabilecek en
Sürekli kendi başının çaresine bakmak zorunda kalmış; genç bir kız kendini böyle koruyup kollayamaz.
Mesela sizinkiler gibi yumuşak,nazik gözleri olamaz.