Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Akın Ölmez

Akın Ölmez
@Aknolmez
Bazen koca Dünya'ya meydan okur, ama kendine yenilirsin... Herkese yetişir de kendine kaybolursun...
Değişecekti, değişmek zorundaydı; değişecek ve ardında bir sürü şey, bir sürü insan bırakacaktı, ama daha vakit gelmemişti.
Can Yayınları
Reklam
İnsanın kendinden, bir başkasıymış gibi nefret edebilmesi ne tuhaf.
Can Yayınları
Ben yalnızca kendim olmak, kendime dayanmak istiyorum.
Can Yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
218 syf.
9/10 puan verdi
1940'lı yıllar Viyana'da geçen Hitler döneminin en şiddetli zamanlarına da yer veren, insanın iç dünyasının çok güzel anlatıldığı harika bir öykü. Viyana'ya yakın bir göl köyde yaşayan Franz Viyana'ya gelip bir tütüncüde çırak olması, mesleğin inceliklerini öğrenirken ünlü tiryakilerle tanışması,  bunlardan biri olan Sigmund Freud'la tanışması, gizem kokan bir kıza aşık olması ve Freud'la bundan sonra görüşmelerinin sıklaşması. Annesi ile olan mektuplaşmaları, tütün dükkanında hayata dair öğrendikleri çok yumuşak ve akıcı bir tonda yazılmış. Tabii müthiş Viyana tasvirleri. Harika bir kitap, insanın kesinlikle bir Viyana gezisi planlamayı aklına koyuyor, orada bahsedilen yerleri gezip görmek ve o havayı orada solumak hissi uyandırıyor.
Tütüncü Çırağı
Tütüncü ÇırağıRobert Seethaler · Jaguar Kitap · 20211,178 okunma
Reklam
Freud iç çekti. "Gerçi yolların çoğu bana bir şekilde tanıdık geliyor. Ama aslına bakarsan yolları bilmek bizim fıtratımızda yoktur. Aksine yolları bilmemek var bizim fıtratımızda. Dünyaya cevap bulmak için değil, aksine soru sormak için geliyoruz. İnsan, deyim yerindeyse kesintisiz bir karanlığın içinde el yordamıyla yolunu bulmaya çalışır ve ancak çok şanslıysa bazen bir ışık noktasının parıltısını görür. Ve yine insan, ancak yeteri kadar cesur ya da sebatlı yahut aptal ise veya en iyisi hepsine birlikte sahipse bizzat kendisi ardında bir işaret bırakır!"
Sayfa 192 - Jaguar Kitap
Herkesin bildiği gibi, beklemek her zaman en iyi seçenek, hatta zamanın çeşitli zorluklarının arasından hasar almadan sağ salim çıkabilmenin belki de tek yoluydu.
Sayfa 140 - Jaguar Kitap
112 syf.
9/10 puan verdi
Diderot, Rameau'nun yeğeninin ağzından toplumsal eşitsizliklere ve insanların bencilce davranışlarına keskin taşlamalar yöneltiyor. Diderot bu romanında ahlak üzerine düşüncelerini dile getirmiş. İnsanın toplum içinde başkalarıyla ilişkilerinde davranışlarını dengelemek zorunda olduğunu da düşünmektedir. Bir anlamda insanın amacı mutlu olmaktır. Bu amaca ulaşmak için hangi yolu seçmeli? Öyle kişiler vardır ki, mutluluğa ermek için başkalarına zarar verir kötülük etmekten çekinmezler. Buna karşılık iyi erdemleri olduğu halde mutlu olamayan insanlarda vardır.
Rameau'nun Yeğeni
Rameau'nun YeğeniDenis Diderot · İş Bankası Kültür Yayınları · 2013238 okunma
Freud'a göre, insan ruhunu temellendiren iki tane dürtüsel kuvvet vardı. Bunlardan birincisi Eros'un temsil ettiği yaratmaya ve birleştirmeye yönelen erotik kuvvetler, ikincisi de Thanotos'un temsil ettiği yıkmaya ve bölmeye yönelik saldırgan kuvvetleriydi. Freud, Eros'u yaşam dürtüsünün, Thanotos'u ise ölüm dürtüsünün sembolü olarak görüyor ve gösteriyordu. Ama Freud'un dünyasında bu ikisi arasındaki ilişki sadece basit bir zıtlıktan ibaret değil, bilakis, son derece sofistike bir alışveriş şeklindeydi. Ölüm dürtüsü canlı bünyeyi özgün cansız maddeye dönüştürmeyi hedeflerken yaşam dürtüsü hayatta kalma çabasına karşılık geliyordu.
Sayfa 21 - Cinius Yayınları
Bartleby, paravanın arkasında oturduğu yerden son derece yumuşak, ama kararlı bir sesle, 'Yapmamayı tercih ederim,' dediğinde yaşadığım şaşkınlığı, yo, dehşeti bir düşünün...
T. İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
210 syf.
10/10 puan verdi
Aslında bir dişçi olan Yu Hua'nın kitabı, Çin'de yayınlandığı zaman yasaklanmış. Kitapta anlatıcı, sıradan bir köylü olan Fugui'nin yaşam öyküsünü bize sunuyor. Uzun zamandır böylesine etkilenmemiştim bir kitaptan. Sizi içine alıyor, bitmesin istiyorsunuz. Zaman zaman, bu da olur mu ya, çok abarttı da diyebilirsiniz, ama oldukça gerçek bir yaşam hikayesi. Çin'de köy köy dolaşarak geleneksel halk türkülerini öğrenmeye çalışan, insanların hikayelerini dinleyen anlatıcı bir köyde öküzü ile tarla süren yaşlı bir adamla karşılaşır. Adam Fugui'dir ve hikayesini anlatmayı pek sevmektedir. Bizler Fugui'nin öyküsünü dinleriz kitap boyu. Varlıklı bir ailede doğmuştur Fugui. Gençken tamamıyla zevk-i sefa içinde yaşar, savruktur, elinde avucunda ne varsa bir süre sonra kumarda kaybeder ve bir tas pirince muhtaç kalır. Hem kendisi hem de ailesi. Aslında Çin'in o zamanki sefaleti de anlatılmakta. Sonra olaylar çok hızlı gelişir, bir gün evden doktor çağırmak için çıkar ve zorla askere alınarak savaşmak için çok uzaklara götürülür. Yıllarca geri dönemez. Döndüğünde ise karısı ve çocuklarını ser sefil bulur. Yine sarılır hayata, bir çıkış arar. Bu arada Çin'de de değişimler başlamıştır. Zenginler cezalandırılır. Halkın olan tüm mal devletin ortak malı olur. Devlete çalışır tüm ülke. Sonunda Fugui öküzü ile dertleşe dertleşe umutla yaşamaya çalışır.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201634bin okunma
1.206 öğeden 61 ile 75 arasındakiler gösteriliyor.