Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cebirci Dayı

Cebirci Dayı
@Ali2624
Hayat, bütün derinliğiyle görebilen gözler için sürekli bir mucize olarak çağlamaktadır
12 eylül'ün taaa..
Olaylara çok güzel, espritüel, sıra dışı bir bakış açısı var yazarın, bunu birkaç alıntıyla göstermek isterim: Bu kuşak 12 Eylül ile birlikte üstünden buldozer geçmişe döndü. Çoğu katledildi, kalanlar akıl almaz işkencelerden geçti. İşin bu bölümünü hepimiz az çok biliyoruz da asıl trajedi şu. 12 Eylül ile bir dönem bıçakla kesilmiş gibi
Sayfa 31 - Everest
Reklam
Çalışarak insan kendisine değerli bir konum elde edebilir. Bu sebeple gençlerimiz bağımsızlığın ancak çalışarak elde edileceğini unutmamalıdır. Elde edilecek olan bağımsızlık sadece maddi bir bağımsızlık değildir. Cehalet de kendi başına bir köleliktir. Boş bırakılmış zihinler bilgisizlik yüzünden hayatı zor ve çekilmez bulur, çalışkan biri ise kanıtlanarak sislerin arasından uçup vadilerin derinliklerine dalar. Ve burada insanların en asil ve en yüce olanlarıyla arkadaşlık eder. Büyük şairler ve bestecilerle birlikte filozofların ve sanatçıların yakın dostluğunun tadını çıkarır. Onun arkadaşlıklarını milyonerler bile kıskanır. (syf. 29)
Sayfa 29 - Flipper
Taş devrindeki insanların ölüm deneyimini anlamak için önemli olan bir faktör vardır. Taş Devri ölüm dünyası bir ani ölüm alanıydı. Kazalar, travma, insan ve hayvan yırtıcılığı neredeyse hiçbir uyarı olmadan gerçekleşmektedir. Ve düşünme, hazırlanma için zaman bırakmamaktaydı.
Sayfa 45 - Phoenix

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aşık Veysel'in Ankara Maarif Koleji'ine geldiği günü hatırlıyorum, yanında küçük Veysel diye tanıttığı bir Aşık daha var. ikisi beraber çalıyorlar ve nedense benim duygu dünyamda büyük yer tutan bu olaya, benim öğrenci arkadaşlarım aldırmıyor. Oysa koca Veysel Bir efsane benim için. Onun gibi saz çalmaya uğraşan çocuk olarak, büyük Veyselle tanışmanın heyecanını yaşıyorum. 33 devirli plaktan tanıdığım ezgiler birbirini kovalıyor. Anadolu bilgesi Aşık Veysel "muhabbet bir ekin ekip yeşertmek" diyor "Sen Bir Ceylan Olsan Ben de Bir Avcı" dedikten sonra avına kıyamıyor ve Avcı'nın zalim tüfeği yerine sazını koyarak ekiliyor şöyle : "Avlasam çöllerde saz ile seni, bulunmaz dermanı yoktur ilacı, vursam yaralasam söz ile seni" Yüreğimin kökünde Aşık Veysel'in ve Anadolu'nun büyüklüğünü hissediyorum.
Sayfa 381 - DK
Okul kitaplarında kısaca gerileme dönemi dediğimiz şey rüşvetti, yolsuzluktu, negatif seleksiyondu, devlet hazinesinin Galata bankörlerinden ve batıdan para dilenmesidir. Ahlaki çöküntüdür, yönetim kadrolarının yetersizliğidir. 16 yüzyıl başlarının muhteşem İmparatorluğunu dize getiren olay budur işte. Ama Osmanlı öylesine güçlü bir devlettir ki, çöküşü bile yüzyıllar almıştır. Toplumsal hafızamız, bu çöküş yüzyıllarının etkisi altındadır. Kuşaklar boyu süren çürüme içten içe işleyen bir iltihap gibi kanımızı zehirlemiştir ve şimdi de devam etmektedir. Kısacası "hasta adam" iyileşmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni gelen kuşakları Mustafa Kemal Paşa'nın umutlu rüyasını bir karabasana dönüştürdüler..
Sayfa 152 - DK
Reklam
Fatih Kanunnamesi devletin devamlılığı için İmparator adayları olan şehzadelerin katledilmesini yasal hale getirmiştir, yani vatan uğruna kardeşlerini öldürmek yasalaşmıştır. Kardeş katli bütün dünya literatürlerinde ve dinlerinde lanetlenen bir suçtur. Habil ve Kabil cinayetinden başlayan bu suç her toplumda en ağır biçimde cezalandırılmıştır. Bu suç bizde vatan sevgisinin göstergesi haline dönüşmüştür. Herkes vatanını o kadar çok sever ki bu uğurda kardeşlerini bile öldürmeye hazırdır. Bu yüzden bugüne kadar binlerce milliyetçi Türk genci kardeş kanı dökmüştür. Çünkü vatanlarını çok sevmektedirler.
Sayfa 144 - DK
Eskiden böyle şeyler olmazdı. Develer boğalar, mandalar katledilmezdi ortalık yerde. Birer koyun alınırdı. Usta bir el tarafından korkutmadan, dualarla kesilirdi, şimdi bu iş bir kan banyosu halini aldı. "Alo kurbanım kaçtı" hattı kurulmuş olması bile çılgınlığı anlatmaya yetmiyor mu? Zavallı hayvanları sakatlıyorlar, baltalarla saldırıyorlar, kaçmasın diye önce bacaklarını kırıyorlar, sonra başını binbir eziyetle kesiyorlar. Boğaziçi koylarını kan rengine büründürüyorlar.
Sayfa 107 - DK
Ego'yu öldüren tek şey aşktır ,gerçek derin, tutkulu, özverili, canını verecek kendi kimliğini silip eritecek yok edecek kadar büyük bir aşk. Böyle bir esrimenin karşısında EGO yaşayamaz, insan üzerindeki egemenliğini sürdüremez, yenilmeye mahkumdur. Kendi varlığını başka bir varlık içinde eritmek isteyen kişi çok güçlüdür. Yenen değil yenilen olmak ister, kazanan değil kaybeden, bencillik değil fedakarlık yapan olmaya çalışır. Çünkü EGO onun efendisi değildir. Artık adına Aşk denilen yeni bir efendisi vardır
Sayfa 48 - DK
Tabutçu Şakir
Tabutu ziyan etmeyin, tahtaları kışın sobada yakarsınız, bağırsaklarımı çıkarttıp gül ağacının altına gömün. Çok iyi gübre yapar..
Sayfa 105 - İndigo
Gay
Beklersin beklersin sevgilin gelmez ya. Bu mesajı ona at ve rahatla: Sen gelmeyince gay(gey) olmaya karar verdim, haftaya tekrar buluşalım. Ama abini de getir.. Baayy
Sayfa 40 - İndigo
Reklam
Sığıroğlu
Minicik bir kuşun nesini sığıra benzettiler de adını Sığırcık koydular acaba?
Sayfa 33 - İndigo
Havuz Problemi
Havuzlu villanız varsa tamamdır. Çalışmanın, kariyerin, hayallerin bir anlamda hayatın bittiği yerdir havuzlu villa. Hayatın tüm zenginliğini satın aldığımız şeyler sanmaya devam ettikçe havuz Bir hayal ve aynı zamanda bir problem olmaya devam edecek sanırım.
Sayfa 74 - Everest
HARDAL
Bu garson milleti adamı delirtiyor bazen ya. Girdik oturduk. _" 2 tane sosisli sandviç 2 de aydan.. Sosislilerden biri hardallı olsun" dedik. _"Hangisi hardallı olsun" dedi yaa..
Sayfa 72 - Doğan
Prof. Zeldin
Mesele tohum atmaktır, çiçeğin nereden çıkacağını bilemezsin.
Sayfa 29 - Can
Yaşlan yaş-lan
Gençlik yorulma ihtimalini anlamamaktır, yaşlanmak ise yorulduğuna hep şaşırmak.
Sayfa 26 - Can
38 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.