Henüz toy bir delikanlı idim. Şiraz' da bir kızı sevmiştim. O da bana karşı ilgisiz değildi. Bir kaç kez de buluşup konuştuk. Sonra araya ayrılık girdi.Ben gurbetlere gittim.On yıl onun aşkıyla coşup taştım, hasretiyle yanıp kavruldum. Nihayet yurduma geri döndüğüm vakit ilk işim onu aramak oldu. Beni görür görmez başladı siteme:
'' A Sadi! Meğer ne kadar mefasızmışsın!... Bunca yıl geçti aradan, ne bir haber, ne bir mektup?...''
Ona dedim ki:
'' Ey sevgisi kalbimde yer edinen selvi boylu!... Senin yüzünü görme bahtiyarlığından ben mahrum iken, o şerefi postacıya mı bağışlasaydım...''
Leyla' ya sordular ;
- sen mi Kays 'ı çok sevdin ; yoksa omu seni ?
Kara gözlü, kara saçlı,kara benli Leyla iç geçirdi,üzüldü..;
- Dostlar bu nasıl bir soru , bana böyle soruyu nasıl sorarsınız ki..? Elbette ben onu daha çok sevdim , onun beni sevdiğinden ...
- iyi ama Leyla , o senin için deliye döndü , çöllere düştü , adı Mecnun' a çıktı ve kurtlara , kuşlara konuşur oldu ....
- işte bakın , o gitti , bana olan aşkını ona buna anlattı , ben ise aha şuracığımda , kalbimin içinde onun aşkını saklayıp durdum , hiç kimse ile paylaştım , ne kimseye dert yandım. Şimdi siz kara verin , o mu beni daha çok seviş ; ben mi onu ?...