Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Alperen Arslan

Tanpınar'ın da işaret ettiği gibi medrese pıhtılaştığı devirde bile büyük imkanlar hazinesine, Cevdet Paşa çapında alimler çıkarabilecek vasıflara sahiptir.
Sayfa 68 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bir başka ifadeyle bütün modern yönlerine rağmen siyasi mağlubiyetlerin fikri boyutunu gözden kaçırmadıkları ve eskiye karşı zihni bir hazımsızlık sergilemedikleri için modernist değildirler
Sayfa 45 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Sarı yılan memnundu. Bir zafer haykırışıyla ona bağırdı: -Yarışı kazandım. Senden önce buraya geldim. Senden yüksekteyim. Bozdoğan acı acı gülerek cevap verdi: -Sürünerek çıkmak yükselmek demek değildir. Sen yukarılara doğru çıksan bile yine alçaksın. Ben aşağıya düşerken bile yükseğim. Sen yılan gibi yükseldin. Ben doğan gibi düşüyorum.
Sayfa 68 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ey savaş! Sen acı ve korkunç... Kanlı ve berbat... Çirkin ve yıpratıcısın... Fakat sen büyük ve azametlisin... Bunun içindir ki insanlar sana ebediyen tapınacaklardır.
Sayfa 59 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Hayat kısadır... Neticeler çabuk alınmalıdır... ve takıntılar insanı yürümekten alıkoymamalıdır.
Sayfa 50 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
İnsanlar nedense kelimeleri pek hor kullanırlar. Bakarsınız türlü ihtimamla sarf edilmesi gereken bir kelime, olur olmaz yerde sık sık kullanılmaktan yıpranır, eğilir, büzülür, liğme liğme olur. Çok zaman pek zayıf bir kelimecik güçsüz omuzlarına taşıyamayacağı yükler yüklenir. Onun bu zavallı ve aciz durumu rahatsız eder insanı. Bazense kocaman etli canlı bir kelime, adaleli omuzlarında hafif bir anlam yüklenir. İsrafın akıl almaz şeklidir bu.
Sayfa 104 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Söyledikleri çevre tarafından anlaşılmazsa susmalı insan. Ben senden ayrıldığımdan beri sustum. Şimdi buldum seni. Oysa sana da endişemi anlatamıyorum. Seni buldum ama zamanın ve başka ortamların düşüncelerine verdiği yepyeni bir şekilde. Öyleyse senin elinden tutmalı ve bazı önemli şeyleri sana anlatmalıyım.
Sayfa 32 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Düşününüz ki biz Türkler nice devlet kurmuşuzdur ama onlardan geriye bugün ne kalmıştır. Çünkü bilinen bir gerçektir ki doymuş milletlerde gevşemeler başlar. Doymak, istekten yoksun olmak demektir. Büyük devlet, büyük hayallere, büyük rüyalara sahiptir.
Sayfa 93 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Osmanlılık hiçbir zaman bir ailenin bir ferdine körü körüne bağlanmak demek değildi. Osmanoğlu bir tohumdur. O tohumdan meydana gelen nebatın tohumla şekil olarak hiçbir ilgisi yoktur. Ancak tohumdan nebata öz intikal eder. Öyleyse nebat, sıhhatli bir ömrün icaplarını yerine getirip yeni tohumlara uygun ortamı hazırlamalıdır. Sen, ben, hepimiz bu bitkinin dalıyız. Yaprağıyız. Biz Osmanlılık özünden Türk-İslam ağacı fikrine bağlanmalı, onu yaşatmalı, onu güçlendirmeliyiz. Elimizde İslam gibi şaşmaz bir ölçü var. Konu bizzat padişah hazretlerini bile hedef alsa yaptıklarımızı bu ölçüye vurmak gerekirse ana bünyeyi kurtarmaktır.
Sayfa 92 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Senin kuvvet adını verdiğin şey, şu zaman isimli tırtıl tarafından zaten kemirilmekte oğlum. İnsanı kuvvetli kılan şeyler, iman kuvvetiyle paraleldir. Onu yıkacak şeyler imanın zayıflamasıdır. Kuvvetin gıdası harekettir. Devamlı, durmamasıya ileriye yönelmiş yepyeni hamlelerle hareket.
Sayfa 174 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Hayaller istikbâl tarlalarına ekilmiş tohumlardır.
Sayfa 172 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
O halde ben derim ki kan ancak inançla devrederse iklimini bulur. Yoksa toprağın tâ derinliklerindeki gizli madenler gibi faydasızdır. Kan kılıcın yapıldığı madense iman da onu çeliğe dönüştüren su ve onu faydalı kılan bilenmedir. Su verilmemiş ve bilenmemiş bir kılıcın yapacağı iş ancak sağlam bir odunun yapacağı işten öteye gitmez.
Sayfa 118 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Tâ doğumundan muayyen bir inanca itilmiş bir insanın bu inancından sonradan dönmesi tahminlerin üstünde güçtür. Tarafsız bir kafayla doğrunun mânâsını incelersek görürüz ki doğru, kişiye, kişinin içinde bulunduğu topluluğa ve topluluğun yaşadığı asra göre değer alır. Onlarca doğrunun tarifi, içinde bulundukları ve bulunmaktan haz duydukları durumdur.
Sayfa 115 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Tâbi Macaristan'da halk toktu ve bu tokluk hem Macaristan refahının hem de Türk hâkimiyetinin sonunu hazırladı. Zihinlerde evvelce öne çıkmış olan açlık, yerini yavaş yavaş şuurun tâ gerilerine itilmiş bir fikre, Macaristan hürriyeti idealine terk ediyordu. Kiliseler varlıklarını Türklerin derin müsâmahasına borçlu olduklarını unutup, bulabildikleri bütün imkânlarla efendileri aleyhine her türlü iftirayı revâ görüyorlardı.
Sayfa 93 - ÖtükenKitabı okudu
Geri14
74 öğeden 61 ile 74 arasındakiler gösteriliyor.