"Başka ne kusurum var bir bakayım... Bazı zamanlar melankolik bir halde olurum ve üst üste günlerce ağzımı açmam. Bunu yaptığımda küskün olduğumu düşünmemelisin. Sadece beni yalnız bırak, kısa zamanda iyi olurum.."
İnsan hayatı karşılıklı olarak kandırılıp hiçbir şeyin farkına varmadan birbirlerini incittiği ve bu tuhaflığın bariz bir şekilde ortada olduğu örneklerle dolu.
İnsanlardan yardım istemek mi? Gülünç bir fikirdi bu. Babama, anneme, bir polise, hatta hükümete başvurmuş olsam bile kendi bildiğini okumakta mahir bu insanlar sadece bir hikâye uydurup meselenin üstünü kapatmaz mıydı? Hiçbir zaman adil yargılanmayacağımın çok iyi farkındaydım.
Bana göre “saygı görmek”, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten biri beni görene, yüzümü bir avuç toz hâline getirip beni ölümden beter bir utanca mahkûm edene kadar herkesi mükemmele yakın bir hileyle kandırmak anlamına geliyordu.
Mutlu muyum? Aslında küçüklüğümden beri insanlar sürekli şanslı biri olduğumu söylüyor ama bana sorarsanız cehennemde gibi hissediyorum, bana şanslı olduğumu söyleyenlerse benimkiyle kıyaslanamayacak ve ölçülemeyecek kadar mutlu görünüyorlar.